Fransa’ya sol hükümet

Sol var SOL var… (Küçük ve büyük harflere özel konum atfederek aynı sözcüğü zıt ya da çok farkı anlatacak anlamlarda kullanmak Fransızcada oldum olası var olmuş bir yazım alışkanlığı. Türkçe’de de elimizden geldiğince yerinde kullanmağa çalıştığımız bir deyiş olup çıktı. Umarız okur hoş görür) Bugün solların çeşidi kuşkusuz sayısız bir noktaya ulaştı. Sol adına yapılan her şey Sol’dan sayılmayacağı gibi, kimine Sol gözüken başkasına aşırı sağ gibi de gelebilir. Dün ve gün istemediğiniz kadar örnekle doludur.

Fransa’da sol tam iktidar olmadan sol hükümet oldu. Şimdi diyebiliriz ki, “Fransa’da Sol hükümet olmuş olsa bile asla iktidar olmadı.” Doğru. Çünkü iktidarı yalnızca siyasi yönetimin başına geçmekle sınırlarsak, ya da sol ve sosyalizm tanımlarına uygun ve/veya yakın sosyo-ekonomik bir dünya görüşü bir toplumda egemen olmazsa ona nasıl Sol rejim ya da Sosyalizm diyebiliriz? Öte yandan, en azından Fransa’da komünist ve sosyalist partilerin tüm siyasi mekanizmaları ele geçirdikleri, belli başlı büyük işletmeleri kamulaştırdıkları, yerel yönetimlere özel nüfuzlar, haklar tanıdıkları dönemler oldu. Bu dönemleri herkes kabul etmese de belli gözlem ve uzmanlık merkezleri Sol iktidarlar olarak tanımladı. İşte Fransa 6 Mayıs’tan beri yeni bir deneyimin eşiğinde. Bu dönemi okurlarımızla izlemeğe, değerlendirmeğe çalışacağız. Her zaman olduğu gibi kendimize koyduğumuz amaç ve ilke yorum ve yargıdan ziyade somut olay, gelişme ve gözlemleri sizlerle paylaşabilmek. Yorumcuları her dönem ve aşamada, yakın ve uzak çevrenizde bulabilirsiniz. Doğru sizin kendi doğrunuz olacaktır.

Yeni sol hükümet
Biz ne dersek diyelim dünyanın ezici çoğunluğu Fransa’daki gelişmeleri “Yeni Sol Hükümet” olarak okuyor. 16 Mayıs akşamı resmileşen Bakanlar Kurulu Fransa’da, Avrupa’da, dünyada çığır açmaya aday. (Adaylık başka, gerçekleşecek başka olabilir, kayıt hep aklımızda.)

Sosyalist Partisi (SP) Meclis grubu ve Nantes Belediye Başkanı 62 yaşındaki Jean-Marc Ayrault’nun başbakanlığında kurulan hükümet Fransa’da bir ilke imza attı. Yarısı kadınlardan oluşan Bakanlar Kurulu aynı zamanda Fransa tarihinin en genç hükümetini oluşturuyor. Bakanlar arasında 6’sı kadın 7’sinin yaşı 40’ın altında. Yaş ortalaması 52’nin biraz üstünde olan hükümette Radikal Sol Parti’nin eski cumhurbaşkanı adaylarından Karayip Adaları kökenli Christiane Taubira Adalet Bakanı olurken, SP dışında hükümete giren diğer tek üye Yeşiller Partisi Genel Sekreteri Cécile Duflot Bölgesel Eşitlik-Denge ve Konut Bakanlığına getirildi (Yeri gelmişken bir küçük açıklama: Bakanlıkların adıyla ilgili çevirilerimiz zaman zaman çok tuhaf gelebilir. Fakat kısa ve tanınır gibi gözüken sıfatlar okuru çok yanlış açılara kaydırabileceği endişesiyle tuhaflığı pahasına gerçek anlamlarına en yakın sözcükleri tercih ettik).

Hükümetin en genç üyesi son dönemde Hollande’ın sözcülüğünü yapan 34 yaşındaki Najad Vallaud-Belkacem. Kadın Hakları Bakanı ve hükümet sözcüsü atanan Belkacem dışında ülkedeki farklı göç gruplarından Kore kökenli Fleur Pellerin Üretkenlik, Yaratıcılık, Elektronik Ekonomi ve KOBİ’lerden Sorumlu Delege Bakanlığına, Kuzey Afrika Cezayir kökenli yazar, gazeteci ve film yönetmeni Yamina Benguigui Yurtdışı Fransızlardan ve Frankofoniden Sorumlu Delege Bakanlığına ve Kader Arif Harp Malullerinden Sorumlu Delege Bakanlığı görevlerini üstlendiler (Hükümette görev alan 34 kişiden 18’i tam Bakan, 16’sı bakan yetkisinde Delege bakan). Bakan olmayarak büyük sürpriz yaratan Martine Aubry Parti Birinci Sekreteri görevini yeğledi. Aubry’nin başbakanlık dışında görev kabul etmek istemediği söyleniyor.

Hükümette bakanlık deneyimi olan yalnızca 6 kişilik var. Hükümetin 2 numarası ve Dışişleri Bakanı Laurent Fabius (aynı zamanda 65 yaşında ve en yaşlı üye). Diğerleri Pierre Moscovici Ekonomi Maliye ve Dış Ticaret Bakanı, Michel Sapin Çalışma, İstihdam ve Sosyal Diyalog Bakanı, Marylise Lebranchu Devlet Reformu, Yerel Yönetimler ve Kamu İşleri Bakanı ve son olarak Jean-Yves Le Drian Savunma Bakanı. Hükümetin 3 numarası Vincent Peillon Milli Eğitim Bakanı olurken, partinin sağ kanadının temsilcisi Manuel Valls İçişleri bakanlığına, partinin en sol kanadının temsilcisi Arnaud Montebourg da Üretken ve Verimli Kalkınma Bakanlığı görevlerine getirildiler. Kamuoyunda en takdir edilen sosyalist kadın liderlerden Aurélie Filipetti de Kültür ve Komünikasyon Bakanı seçildi.

İktidar olmayan hükümet
Ayrault hükümeti her şeyden önce tam iktidar değil. Ülkenin çoğunluk iradesini temsil etmiyor. 10-17 Haziran tarihleri arasında yapılacak seçimlere kadar geçici olma özelliğini taşıyan bu hükümet Cumhurbaşkanı Hollande’ın seçilmezden önce verdiği ilk sözleri genelgelerle uygulamağa başladı. Öncelikle Cumhurbaşkanı ve Başbakan başta olmak üzere tüm bakanların maaşları yüzde 39 oranında düşürüldü, Bakanlar Kurulu’na seçilen bütün üyeler Fransa tarihinde görülmemiş bir jestle milletvekilliği, senatör ve belediye başkanlığı görevlerinden istifa ettiler. Hollande görev/sorumluluk birikimini resmen yasaklatacak. Fransız ordusu bu yıl sonuna kadar Afganistan’dan çekilecek. Hollande tüm kamu işletmelerindeki en yüksek/en düşük maaş orantılarını 1’e 20’ye indirmeye karar verdi. Bugünkü bazı kamu şirketlerinde Yönetim Kurulu Başkanının maaşıyla işçinin maaşı arasındaki fark 1’e 60’a kadar ulaşabiliyordu. Batı dünyasında bir hükümetin yarısının fazlasının kadından oluşmasının anlamını bilmem okur nasıl karşılıyor? Kesin olan bir şey varsa o da bu Sol hükümet ve belki de 1 ay sonraki iktidarın önlem ve reformlarının önce sembolik olduklarıdır. Sembollerin ağırlık taşıdığı bir medya dünyasında yaşadığımıza göre atılan adımlar, gözükenler önemlidir. Bağlayıcı, kalıcı olacaklar, olması gerekenler bu Sol iktidarın, Fransız deneyiminin gerçek niteliğini belirleyecekler. Bu yarınlar bilinmeyen, özlenen yarınlardan çok daha yakın. Elle tutma somutluğunda, gözle görme uzaklığında…

Paris - [email protected]