Gülhane Parkı

“Yenilgilerimiz... Sayıca azlığımızı kanıtlar yalnızca.
Seyirci kalanlardan tek beklediğimiz utanç duymalarıdır.”
Brecht

Gelin, sanki siyasi aktör değilmişiz gibi bir oyun oynayalım. “Gözlemci sıfatıyla” bakalım.

Gözlemci ilk olarak der ki: Üçte biri normal, sol değerlere yakın, çoğu CHP’ye oy veren, laik bir kitle. Üçte ikisi sağcı, kısmen gerici, örfe dayalı ve ideolojik kuşatma sonucu dinden bahseden -ama dinin ne olduğunu asla bilmeyen- bir büyük kütle. Bunlar -hala- ağırlıklı olarak köylüdür. Şehirlere yığılmış olmaları durumu daha da kötü hale getiriyor. Bu bir tespit. Karşı karşıya olduğumuz budur. Ancak hata yapmayalım: Söz konusu yüzde 65-70 din devleti peşinde değil. Diktatörlük falan da istemiyor. “Bu kafayla sadece ABD’ye hizmet ediyorsunuz” dense kavga çıkarırlar, hakaret sayarlar. “Yurtsever değilsiniz” dense, çıldırırlar. “Hırsız var” dense, tek tutamak noktaları söylenenin doğruluğuna inanmamayı seçmek olur. Bilmiyorlar.

Yüzde 30-35’lik ilk bölmeyse zaten aydınlanmayı bir ölçüde özümsemiş, modern denebilecek kesim. Eğitim onlarda. Girişimcilik de yok değil. Bu ülkede gerçekten kişi başına gelir en az iki katına çıkacaksa, bunu yapacaklar onlar. Öyle ya da böyle, değişim olacaksa bunlar yapar. Bu toplamı “şimdilik” ve/veya “güya” temsil eden parti belki yerel seçimde oyunu biraz artırır. Ama son 8 ayda çok kötü “sağa çekti”. Fırsatı kaçırtıyor olabilir.

Gözlemci ikinci olarak der ki: Bazı arkadaşlar “ne yaparsan yap, sağdan oy al”, “zaten 1/3 + 2/3 demekle reçeteyi verdin, sağa çekeceğiz ki oy alalım” diyorlar. İşte yanlış olan bu. “Yok, o kadar değil, haklılık payı var” diyecekler çıkabilir: Sarıgül kazanırsa bahis, diyelim ki, başarıya ulaşır. Ama sonrasında ne olacak?

Sen o yüzde 30-35’i ileriye taşır, güven duyar, güven verir, onların ayağa kalktığını ve dik durmaya devam etmek istediğini anlarsan, belki bir şeyler değişebilir. Son 10 yılı tümden redddediyoruz dersen, o zaman “sağdan” gelip sana yapışırlar. “Sol, sağdan oy alamaz”, seni geri zekalıyla hain arası siyaset cahili. Ancak ve ancak şu olur: “Sağ, solun kapısını çalar”. Ve sen mecbursun bu ülkenin her türlü geleceğini kurtarmak için bu vicdansız, onursuz, vatan haini çeteyi tümden reddetmeye.

Yoksa Mestan ağayla Bostan ağa arasında mektupçu rolüne oturursun. Senin yüzündendir bugün bu halde diktatörlük dayatma rüyası görmeleri. En zayıf haldeyken “ya herro ya merro” dedirttin bitmiş olana, işbirlikçiliğinle. Yoksa asıl hain sen misin?

Diyelim ki “gözlemci” haklı. Peki ne yapacağız?

Girdiğim bahisleri genelde kaybettim. Yeteneksiz mediokrasi yüzünden falan.. Elbette. Ama boş laf. Sonuç önemli.

Ama bir bahis var ki... 14 yaşında hep beraber girdik. O ayrı bahis. O değişmez. O tek gerçek. O bizim onurumuz. O kimliğimiz. O olmadan olamayız. Kimlik 15-19 yaş arası oluşandır. Sonrası olgunlaşmadır. 15-19 yaş arası oluşan kimliğini kaybeden her şeyini kaybeder. 

Onu da kaybedersek ne mi olur? O kaybedilemez. Sadece sosyalizmi bizim ömrümüz süresince göreceğimize dair 14 yaşında girdiğimiz bahsi kaybederiz. 

Ceviz Ağacı oluruz Gülhane Parkı’nda... Onurdur. Daha öte köy mü var?