Cumhuriyet yazısı: Güç ve onur

Yetti be! Nerede Topçu, nerede Meriç, nerede Başgil, nerede Turan, nerede Hocaoğlu, "Milli Mecmua" nerede, nerede yanına yaklaşamayacağınız İsmayıl Hakkı, nerede Peyami Safa, nerede Ülken, nerede Şekip Tunç? Bu ne biçim "muhafazakarlık"? Kimsiniz siz kardeşim? Neyi muhafaza ediyorsunuz? Gelecekte arazi rantından bir gecede çalacaklarınızı mı?

Böyle utanmazlık tarihte hiç olmadı. Ne vicdan, ne tarih, ne coğrafya, ne geç "doğa felsefesi" –yani aslında skolastik, ki olumlu anlamda kullanılmalı- ne ilahiyat, ne siyaset, ne ekonomi böyle rezillik görmedi. Ne Rönesans ve Aydınlanma'dan öğrenmiş insan, ne de gelişememiş cahil olanı, tarihinde böyle ağır hakaret görmedi, duymadı, yaşamadı, yaşayamaz.

Bu saatten sonra ne feodalden, ne burjuvadan –hangi saygıdeğer etnik kökenden türerse türesin ve hangi dinin mensubu olduğunu iddia ederse etsin- insan çıkmaz. Köksüz burjuva adayından –ki muhtemelen burjuvalaşması dahi mümkün olmayacak bir dönem zenginidir- hiç çıkmaz. "Kapitalist" denen asalak canlı kim? Ekmeğini ona verenin, çalışanın önünde eğilirse belki bedavacılık günahını affettirebilir ama hiçbir onurlu aydın affetmez –ki zaten af tarihsel olarak mümkün değil. Misal, kim "kapitalist" olmak ister? Kim "kapitalist", yani sömürücü olduğunu kabul eder? Kim "ben başkalarının emeğini sömürerek yaşıyorum" der? Kapitalistin dini ahlakı, vicdanı, vatanı yoktur. Kimse bu rezilliği üstüne ala(a)maz ey saygıdeğer okur-yazar. Kimse bu kanın bedelini ödeyemez.

Gogol büyük yazar ve yazdı. Ecdada böyle bakılır: Kazak atlıları kendilerini Polonya'nın atadığı bir feodal sömürge valisine çiğnetmediler ve onlar "Rus" dedi. "Biz Rusuz": Kazaklar bunu diyebildi. Rus kimdir, 1835'de böyle mi tanımladı? İyi yapmış. Moskova'da müzede, Kazakların 16. yüzyılda despot adayına verdiği cevabın resmine bakın, ki onlar Ataman'larını doğrudan seçerlerdi. Rus milletinin ne kadar onurlu bir halk olduğunu giden, gören bilir. Rus halkının onuru Antalya'da temsil edilmiyor ey okur-yazar.

Ve kim mesela sosyalist olduğunu iddia edebilir, en basit ön koşulu –vatanını sevmeyi- yerine getirmeyi, ulusunun varlığını, adını ve kültürünü savunmayı başaramadıktan sonra? Hangi hakla, nasıl? Kim Jose Marti'ye saygı duyar, ama Mustafa Kemal'den nefret eder? Amma yaman çelişkiler üretilmiş. Misal, tarihte nerede, nasıl, kim yurtsever olmayana, adını, kimliğini, toprağını, geleneğini koruyamayana komünist demiş, der? Nerede görülmüş, ne zaman olmuş? Çin? Rusya? Küba? Vietnam? Fransa? İspanya? İtalya? Onurlu komşumuz Yunanistan? Nerede?

Chavez gibi bir onur, vicdan, vatan sevgisi abidesi mi halkını, çalışanını, işçisini korumamış? Ki halk sadece çalışandır "çalan" halk değildir. Bu alfabedir ey iktisatçı, oku, öğren, neoklasik güdüklükte kalma. Cahilliğin can sıkmaya başladı artık. Sen de duy: İktisat kar veya fayda optimizasyonundan ibaret değildir, ey güzide mekteplerin parlak öğrencisi.

Bolivar mı? Mustafa Kemal mi? Bunlar "burjuva devrimcisi" olduğuna göre, siz kimsiniz ey "liberal" tayfa? Siz kimsiniz utanmadan "ulusalcı" diye bir kategori icad etmiş CIA kütlesi? Dünyada –sizin lakırdınızla- "ulusalcı" olmayan mı var "ulusalcı" olmayanı adamdan sayan halk mı var? Git bakalım Amerika'da bir kasabaya, sokakta yürü! Gör “ulusalcılığın” şahikasını...

Aydınlanma'yı eleştirecekmiş. Nasıl? Amerikan sosyal biliminin üçüncü dünya için yazılan ideolojik versiyonlarından duyarak mı? Ya da orijininden mi öğreneceksin? Olur, 70 sene sonra Adorno'dan, mesela? Ama önce Spinoza'yla Descartes arasındaki farkı oku, anla. Arşiv gerekmez tarihçi değilsen. Ben de değilim. Birincil kaynak diye birşey var. Leibniz var. Newton var ve sadece elma düşmüyor gökten. Aradaki fark konusunda ne diyorlar? Monadoloji'de ne var, Newton hangi "Invisible College" de nasıl var? Daha önce bak bakalım Rönesans ne biçim bir dönem imiş? "Mi son(o) trovato in peliçaria et emi sono stato dato su la schiena" diyor adam 1521' de (Pomponazzi). Ne diyor bu Giordano Bruno'dan 79 sene önce, git de Campo de' (dei) Fiori'de Giordano Bruno heykeline bak, anla. Betimleyici lakırdılardan uzaklaşacak isen bu işlerin uzman yayın organları var, ey mektepli, önce onları oku.

İnsanı neler "insan kılığında dolaşanlardan" ayırd eder? Bilim –hurafe değil Tam Bağımsız Ülke taraftarlığı –emperyalist uşaklığı değil Emeğiyle geçinmek –başkalarını sömürmek değil. Herhangi bir din ancak ve ancak böyle bir ratio'nun oluşması sonrasında bu ratio'yu taşıyan eşit, özgür ve kardeş yurttaşlar tarafından bir gönül gözü rafineliği olarak tevarus edilebilir. Ancak o zaman Avam adımlarını sıklaştırarak Havass'a yaklaşabilir Tersi, Havass'ın Avam'laştırılması, insan aklının kaybedilmesidir ve aklı olmayanın kalbi de olmaz.

Gogol okuyan –ki okuyan Çehov, Puşkin, Turgenyev, Tolstoy, Dostoyevski de okur herhalde, belki Lermontov- Taras Bulba nedir, kimdir bilir.

Sonuç? Nereden geldiğini ve kim olduğunu unutan herkes mahvolur. Adını dahi koruyamayan tarihte var olamaz.