"İktidar, halkı umursamadığı gibi doğaya da salt rant gözüyle bakıyor. (...) 2024’ün çevre ve doğa yıkımının da üstü örtülüyor."
Çevre talanı tam gaz
Serdar Kızık
Her alanda sicili bozuk, sermayeci, piyasacı, küresel güçlerin işbirlikçisi iktidar, 2024 yılında da çevre ve doğaya karşı da büyük suçlar işledi.
Geldiği günden bu yana Cumhuriyet tarihinde görülmedik çevre talanı ve yağmasına yol açan iktidar, halkı umursamadığı gibi doğaya da salt rant gözüyle bakıyor.
Onları için gelecek kuşakların temiz ve bozulmamış bir doğada yaşama hakkının hiç bir anlamı yok.
Varsa yoksa rant devşirme, küresel güçlere ve yandaşlarına alan açma…
Yerli ve yabancı sermayeye topraklarımızı peşkeş çeken, bunun için gerekli yasal düzenlemeleri sağlayan iktidarın adeta gözü dönmüş.
Kendi çıkarlarından başka hiçbir konu umurlarında değil.
Afrika’da bile görülmeyen vahşi madencilik uygulamalarının ardı arkası kesilmiyor.
Çok hassas, evrensel anlamda korunması ve gözetilmesi gereken değerli bölgeler bile, anlamsız onlar için…
Acımasız bir eko yıkımla karşı karşıyayız. İnsanlarımız ve toprağımız zehirleniyor.
2024’ün en olumsuz çevre felaketlerine gelince…
Siyanür barajı patladı
Erzincan'ın İliç ilçesindeki Çöpler köyündeki altın madeni sahasında 13 Şubat'ta atık barajının patlaması sonucu büyük bir çevre felaketi yaşandı. Siyanürlü toprağın kayması sonucunda 9 işçi göçük altında kalarak yaşamını yitirdi.
İşletmeye karşı yıllarca mücadele eden Sedat Cezayirlioğlu’nun "felaket geliyor" çığlıklarına ve birkaç yayın organının çabalarına karşın iktidar oralı olmadı…
Ardından yargı süreci başladı ve İliç Cumhuriyet Başsavcılığı'nca sürdürülen soruşturma tamamlandı.
9 işçinin ölümüne, 2 işçinin de yaralanmasına sebep olan katliamla ilgili 5'i tutuklu 43 şüpheli hakkında "taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak" ve "çevreyi taksirle kirletmek" suçlarından iddianame hazırlanarak mahkemeye sunuldu.
Yaşanan felaketle ilgili pek çok soru cevaplanmadı, sorumlular hesap vermedi, şirketin ve idari kuruluşların ihmalleri ortaya çıktı. Maden sahasında faaliyetler dururken, şirketten "madenin yeniden açılması için çalışmalar yapıldığı" duyuruldu.
Anagold'un vergi borcunun silindiği, şirketin yüzde 80 ortağı olan altın madeni şirketi SSR Mining'in bilançosunda ortaya çıkmıştı. SSR'nin 2023'te Türkiye'de silinen vergi borcunun 7,2 milyon dolar olduğu belirlenmişti. 9 işçiyi öldüren şirket ihmalleri kabul etmemiş, kendini "İşsizliği bitirdik, cami yaptık" diyerek savunmuştu.
TBMM İliç Maden Kazasını Araştırma Komisyonu üyesi CHP'li Deniz Yavuzyılmaz yığın liçte yaklaşık 3 ay önce yer değiştirme hareketlerinde artış olduğunu söylemişti.
262 sayfalık bilirkişi raporunda, kazanın teknik boyutları değerlendirilmiş, altın madeni ocağını işleten şirketin izin belgeleri, olay yönetimi ve kusurluları da incelenmişti. Maden ve Çevre Kanunu kapsamındaki yükümlüklerin yerine getirilmediği ortaya çıkmıştı.
Bilirkişi raporuna göre "ÇED Olumlu" kararı veren yetkililer de asli kusurlu olarak değerlendirildi. İkinci kapasite artışı iznini dönemin Çevre Bakanı Murat Kurum vermişti.
Altın madeni ocağını işleten şirkette mühendis, yönetici ile idareci pozisyonunda çalışanlardan 13 kişinin asli kusurlu olduğu kanaatine varıldı. Asli kusurlular arasında şirketin Global Projeler Başkan Yardımcısı J.H. ve Kanadalı yöneticisi I.R.G de bulunuyordu.
Ancak daha sonra bu bilirkişi görüşlerine katılmayan ikinci bir bilirkişi raporu alındı. Yeni raporda facianın ÇED raporları ile ilişkilendirilmeyeceği belirtildi. Bu, ÇED raporuna onay veren Bakan Murat Kurum‘un sorumluluğunun bulunmadığı öne sürüldü. Daha sonra da ÇED raporlarında onay ve imzası bulunan kamu yetkilileri hakkında "kovuşturmaya yer olmadığına dair" karar verildi…
Akbelen'de orman katliamı
2024’ün en büyük felaketlerinden birisi de Akbelen ormanlarında yaşandı.
Linyit madeni işletmesi açmak isteyen YK Enerji’ye karşı 2019 yılından bu yana hukuki mücadele veren İkizköylüler dava süreci devam ederken hukuksuzca orman kesimiyle karşılaştı.
Maden işletmesi, kapasitesini artırmak için 24 Temmuz 2023 günü orman kesim ekibi ve kolluk kuvvetleriyle birlikte ormana girdi. İkizköylüler ve yaşam savunucuları bu yıkımı durdurmak için direndi.
Nihat Özdemir ve İbrahim Çeçen. Akbelen’deki orman katliamının arkasında bu isimler var. Kamudan aldıkları ihalelerle ihya olan holdingler, doğa düşmanı projeleriyle ülkeyi adeta kuşatmış durumda.
Başta iktidara yakın şirketler için formaliteye dönüşen çevresel etki değerlendirme (ÇED) süreci, Limak için de bir engel oluşturmadı. Limak Holding ve bağlı şirketler, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın ÇED verilerine göre 2014’ten bu yana 13 ilde 52 projeye ÇED onayı aldı. Holdingin ÇED onaylarının 5'i enerji, 39'u maden, 8'i sanayi sektöründe bulunuyor.
Çevre Bakanlığı tarafından 52 projesi onaylanan Limak’ın tek projesi dahi reddedilmedi. Limak’ın her projesine "ÇED gerekli değildir" veya "ÇED olumlu" kararı veren Bakanlığın "ÇED olumsuz" kararı verdiği proje sayısı sıfır.
ÇED verileri tüm doğal yaşam alanlarını nasıl kuşattığını gözler önüne serse de Limak’ın faaliyetleri bunlarla sınırlı değil. Kamu kurumları tarafından yaptırıldığı için ÇED sisteminde şirketin adı geçmeyen birçok proje de Limak’a ait. Başta Yusufeli Barajı olmak üzere bölge halkını göçe zorlayan, orman ve tarım arazilerini yok eden Limak, birçok "mega projeye" imza attı. 1915 Çanakkale Köprüsü, Malkara-Çanakkale Otoyolu, Kuzey Marmara Otoyolu ve İskenderun Limanı’nı yapan Limak, kamudan milyarlarca lira değerinde ihale aldı.
İktidarın gözdesi Limak, kamudan aldığı ihalelerde zirvede yer alıyor. Son 12 yılda kamudan 12 buçuk milyar lira değerinde 29 ihale alan Limak Holding’in sahibi ise Nihat Özdemir.
Akbelen Ormanı kesildi, şimdi sıra orman toprağında. Eğer orman toprağına maden ocağı açılırsa bölgenin tarım alanları ve özellikle Bodrum’un suyu tehlike altına girecek.
Öte yandan 1996 yılında Aydın İdare Mahkemesi; Yeniköy, Kemerköy ve Yatağan santrallerinin çevreye verdikleri zararlar nedeniyle kapatılması gerektiğini bildirdi, ancak bu karar uygulanmadı. Bütün yargı yolları tüketildikten sonra santrallerin kapatılması için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuruda bulunuldu. 2005 yılında AİHM söz konusu santralin kapatılması için karar verdi. Karar 18 yıldır uygulanmıyor…
Kazdağları'nda büyük kıyım
Kazdağları bitki örtüsünün taşıdığı biyolojik çeşitlilikle olağanüstü bir ekosisteme sahip...
Çanakkale ve Balıkesir illeri arasında yer alan Kazdağları'nın en önemli özelliği Alpler'den sonra oksijenin en fazla olduğu yerler arasında bulunmasıdır.
Kazdağları da büyük bir felaket yaşıyor. Baş sorumlu AKP iktidarı ve onun gözde şirketi Cengiz Holding.
Projeye göre bir milyon ağaç kesilecek.
Cengiz Holding, Kazdağları’nda altın bakır madeni için bir milyon ağacı kesmeye devam ediyor. Madene ilişkin dava süreci tamamlanmadan şantiye alanını ve yolunu yapan Cengiz Holding’in maden ruhsat alanı içerisinde SİT alanı bulunduğu ortaya çıktı.
Cengiz Holding’in Truva Bakır Maden İşletmesi, Kaz Dağları’nda ruhsat alanı olan yaklaşık 51 bin 660 dönüm, yaklaşık 7 bin 380 futbol sahası büyüklüğünde araziyi maden sahasına çevirmeyi planlıyor. Ancak, geçmişte olduğu gibi bu maden sahalarının önündeki en büyük engel, doğayı korumak için direnen yöre halkı.
Madenin, 66 yerleşim yerinin içme suyunun kaynağı olan, 1. ve 3. derece sit alanlarını da içine alan bölgede "patlamalı açık ocak" yöntemiyle çalışacağına dikkat çekiliyor.
Her şey gizli kapaklı. İhale nasıl oldu, ederi ne, belirsiz.
Halkın hukuk mücadelesi sürerken mahkemeye sunulan bilirkişi raporunda "kamu yararı yok" görüşü ortada.
Buna kaşın 2024’ün çevre ve doğa yıkımının da üstü örtülüyor. Yandaş medyanın zaten çevre korumayla ilgili bir derdi yok. Küresel medyaya gelince, Google arama motoruna bir sorun bakalım 2024’te Türkiye’de hangi çevre katliamları olmuş diye. Sonuca şaşıracaksınız; ilk sıralarda bakanlığın faaliyetleri, ıvır zıvır…
Güllük gülistanlık bir ülkede yaşıyoruz ya!