Serdar Kızık

Karaburun nergisi yok mu oluyor? Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan, ziyaretçilere "Nergisler, doğada kendiliğinden yetişen bir bitki değil. Tarlalarımızdaki nergisleri lütfen koparmayalım” dedi.

Karaburun, nergis, festival ve ihanet...

Serdar Kızık

Nergis, Karaburun’la özdeşleşmiş bir ürün, memlekette en güzeli bu topraklarda yetişiyor.

Kokusu baş döndürüyor.

Mersin ve güneyden getirilenler, yanında sahte kalıyor…

Hafta sonu 25-26 Ocak tarihlerinde 7. Karaburun Nergis Festivali düzenleniyor.

Yine büyük ilgi çekecek; yollarda uzun araç kuyrukları oluşacak.

Önceki yıllarda zaman zaman izdiham yaşanmıştı. Trafik sıkışmış, festivale gelenler park yeri, yemek bile bulamamış, tuvaletler yetmemişti.

Yerel yönetim geçen yıl bazı iyileştirmeler yaptı.

Sanırım bu kez daha çok hazırlık ve planlama söz konusu olacak…

Koparmayın!

Bu arada Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan, festival ziyaretçilerine “ Nergisler, doğada kendiliğinden yetişen bir bitki değil. Bu güzellikler, üreticilerimizin büyük emekleriyle yetiştiriliyor. Tarlalarımızı ziyaret ederken, lütfen nergisleri koparmayalım ve bu emeğe saygı gösterelim.” dedi.

Kent Konseyi de şu uyarıyı yaptı:

… Festivale yoğun bir katılım ve ziyaretçi beklenmekte. Yarımadamızın özel ürünlerinden olan nergis çiçeği, ülkemizde yapısı ve kokusu ile farklılık taşımakta, yarımadamızın simgesi konumunda.

Her nerede olursa olsun 'Sahipsiz Nergis Çiçeği Yoktur'.

Nergis bakım gerektiren bir bitkidir ve yılda bir kez açar.

Yol kenarlarında, tarlalarda bulunan nergislerin sahipsiz olduğu düşünülerek koparılması, üreticilerimizin emeklerini boşa çıkaracaktır. Üreticilerimiz için Nergis zeytin gibi, üzüm gibi ekonomik bir değerdir.

Nergis çiçeğinin usulüne uygun olmadan koparılması, soğanının bir daha çiçek açmamasına yol açabilmektedir.

Festivalimize katılacak misafirlerimizin ve Karaburun yaşayanlarının Nergis çiçeğimize, üreticilerimizin emeklerine gerekli duyarlılığı göstereceğine inanıyoruz…

Uyarılar yerinde ama gelelim asıl meseleye…

Yok olmasın...

Ortada nergisin geleceğine ilişkin önemli sorunlar var. Bunlar bir bakıma vurdumduymazlığın, sorumsuzluğun da ötesinde, neredeyse ihanet düzeyinde..

Biliyorsunuz Karaburun, Türkiye’de ilan edilen 18 özel çevre koruma bölgesinden birisi. Üstelik ilçenin tüm sınırları, koruma alanı olarak ilan edilmesiyle diğerlerinden ayrıcalık taşıyor.

Yani denizi, doğası, kara keçisi, nergis benzeri eşsiz ve önemli ürünleriyle korunması gereken hassas bir alan.

Gel gör ki bu özelliğine karşın enerji yatırımı adıyla ilçe yüzölçümünün yüzde 90’ı, özel şirketlere tahsisli. Eh haklı olarak “bu nasıl bir koruma” diye sorabilirsiniz!

Meseleyi yeniden nergise getirirsek ilçenin simgesi, bazı uzmanlara göre nesli tükenme tehditi altındaki türler arasında.

Çünkü doğal koşullar bozuluyor, tarlalar imara açılıyor, hastalıklar artıyor. Haksız sayılmamalılar. Yıllardır bölgeyi bilen, yaşayan bir yurttaş, gazeteci olarak kişisel tanıklığım da o yönde.

Örneğin 2008 yılında Saip köyünde ev yaptığımızda, yaklaşık 300 metrelik bir çap içinde sadece birkaç konut vardı. Her yer nergis tarlası, zeytinlikti.

Şimdi mahalle olduk, dereler bile doldurularak üstüne konutlar yapıldı, yapılıyor. (Bir gün dere yataklarına, dolgu üstüne yapılan evler yıkılır, insanlar ölürse sakın felaket diye ağlaşmayın. Felaket ortada, geleceği günü bekliyor.)

Ne yaptınız ya da yapmadınız?

Yani nergis tarlaları, tıpkı zeytinlikler gibi daraldıkça daraldı.

Bu değerli ürün için ne bir planlama ne bir ciddi yatırım gerçekleşti. Üreticiye destek olunmadı.

Kazanamayan üretici, tarlasının imara açılması için uğraştı durdu. Eh, merkezi ve yerel yönetimler de imara açarak ya da imar aflarıyla yıllar içinde yer yer bu taleplere uydu…

Merkezi yönetimin çeyrek asırdır tanık olduğumuz sermayeci ve piyasacı, doğaya karşı yağmacı, talancı, rantçı tutumu yüzünden nergise yönelik herhangi bir proje, yatırım gerçekleştirmesi umudu, söz konusu olmadı, olmamalı. (Üstelik ilçeyi  özel koruma bölgesi ilan eden, kendileri.)

Ancak bazı çekincelerle birlikte yerel yönetimlerden bu yönde olumlu bir tutum izlemesi, beklenebilir!

Nasıl beklemeyelim, yarımadanın yok olmakla yüz yüze bu çok özel ve değerli ürünü için ciddi bir planlama ve eylem zamanı değil mi?

Bugün festival yapmak tamam da yarın nergisin geleceği daha önemli olmalı kuşkusuz…

İhanet

Gelelim konunun diğer önemli bir yanına…

Festivale gelen konuklar benim de sizlere bir uyarım var. Satın alacağınız çiçeklerde aradığınız, umduğunuz kokuyu bulamazsanız sakın şaşırmayın, burun kıvırmayın. Elinizdeki çiçek, Karaburun’da yetişenlerden olmayabilir.

Festivali fırsat bilip, yüksek talebi karşılamak üzere ilçede yaşayan bazı “uyanık tüccarların”, başta Mersin olmak üzere güney illerinden getirdikleri çiçekleri koklamış, kokluyor olabilirsiniz. Çünkü geçen festivallerde, yaşadığı coğrafyaya, üreticisine, komşularına ihanet sayılacak, festivale gelenleri de kandırmaya yönelik örneklere rastlandı.

Bazılarına göre bu bir ticaret olabilir ama bana göre Karaburun’a ve nergisine ihanettir, insanları aldatmaktır, kandırmaktır.

Doğal olarak bu haksız durumun ortadan kaldırılması sorumluluğu, yerel yönetimlerle ilgili olmalı. Karaburun Ziraat Odası Başkanı Gazanfer Yavaş’a konuyu sordum. Geçmişte bu işi yapan bir kaç kişinin adını vererek bu festival öncesi bazı önlemler aldıklarını, engelleyeceklerini, Karaburun üreticisini koruyacaklarını söyledi. Belediye Başkanı Erdoğan da zabıtanın görev yapacağını, dışardan çiçek satışına izin vermeyeceklerini belirtti.

Karaburun’un simgesi nergise kıymayın…