Seçimlere Giderken 1 Şah’la 2 Mat

Süleyman Şah ya da operasyonun adıyla Şah Fırat Operasyonunun üzerine inşa edilen kurgunun hala devam ettiğini söyleyebilir miyiz?

İster “niyetlenmemiş sonuçlar” deyin ister devam eden sürecin bir çıktısı. Sözüm ona AKP karşıtı öznelerin kimi noktalarda AKP’den arta kalan boşluklara yerleşme çabasının adıdır bugün AKP’yi geriletmek.

Bugün AKP’nin yapamadığını ben yaparım demek ile AKP’yi tarihin çöplüğüne gömeceğiz demek arasındaki ince ayrımı görmek gerek. Ayrım ince fakat hayati durumdadır.

Hafızalarımızı yoklamakta fayda var. Süleyman Şah Türbesini Suriye topraklarındaki mevcut yerinden YPG kontolündeki bir bölgeye naklini anımsayın. Tartışmalar YPG’den destek alındı mı alınmadı mı, ordu bu operasyon ile “Ergeneokon’dan” çıktı mı çıkmadı diye devam ederken 2015 Newroz’unda Eşme Ruhu çağrısı ile karşılaştık.

Kürt Siyasal Hareketi, Türbenin taşındığı köyün adı olan Eşme’den hareketle YPG-TSK işbirliğini ilerleyen süreçte kardeşleşmenin de önemli eşiklerinden biri olarak görmekte ve Eşme Ruhu çağrısı yapmaktaydı.

Eşme ruhu çağrısının akabinde Ağrı’daki bir şenlikte üzerine kurşun yağdırılan Kürtler geçti tarihe. Ama bu da değil mesele. Ağrı’da Kürtlerin üzerine kurşun açılmasaydı da gerçek yüzünü fark edemeyecek değildik AKP’nin. İş cinayetleri devam edecek, Kürt halkı seçim tartışmaları devam ederken pamuğa, fındığa ve inşaatlara göç edecek biz ise AKP’nin barış vaatlerini dinleyecektik öyle mi?

Geldiğimiz nokta “Van halkı bizi anlamıyor” çaresizliğindeki AKP ile devam eden bir süreçtir. Van yalnız bugün değil açılımın şatafatlı günlerinde “Vanlıyam Şanlıyam Ne Dediğini Anlıyam” pankartları ile anlaşılmaz bir sürecin parçasıydı zaten AKP için.

Bugün iş adamları ile buluşmalara, iktidara yürüdüğü hali yetersiz kalınca iktidardaki faaliyetleri ile de örnek alınan Syriza’ya, Marksizm’in zaten aydınlanmacı bir fikriyat olmadığını anlatanlara kadar geldi iş.

Eşme ruhu nerden nereye…

Sanırsınız ki 30 yıllık kanlı bir savaşı Şah hazretleri nihayete erdirdi. AKP’nin KCK ile terbiye etmeye çalıştığı Kürt halkının bugün layık görüldüğü tablo sanırım bu.

Tablonun diğer parçasında ise Ergenekon operasyonları ile hedef tahtasına alınanlar var. Paralelle hesaplaşma günlerinde serbest bırakılanların bir kısmı, Süleyman Şah operasyonunun ancak bu tahliyelerin sayesinde gerçekleşebildiğini ifade ederken bir kısmı da TSK’nın yeniden ayağa kalktığını dile getiriyordu. Anlaşılan o ki Ergenekon’dan çıkmıştı birileri.

Toprak kaybedildi mi kaybedilmedi mi tartışmaları süredursun bu yaklaşımla Şah Süleyman bu ulusalcı cenahta da etki yaratmışa benziyordu.

Yıllardır Türkiye solunun, sosyalistlerinin, iki ulusalcı cenahın basıncından kurtulması ve bağımsız hareket etmesini salıh verdik. Bugün bu bağımsız hat AKP ‘yi geriletme telkinlerinin basıncına göğüs germektedir.

Komünistler dışında herkes üç şeyde birbirlerinden bağımsız olarak aynı yere işaret ediyor.

İlki Süleyman Şah… Kimisi 30 yıllık savaşın bitmesi için kimisi de TSK’nin yeniden ayağa kalkması için heyecan duyuyor.

İkincisi Syriza… Herkes gerçek Syriza’nın Türkiye versiyonu için adımlar atmakta. Kimisi eski “devlet büyüklerini” bünyesine katarak Syriza’laşmakta kimisi de Egeli iş adamları ile buluşup Çipras’ı İzmir’e davet ederek bunu yapmakta. Kim bilir, AKP’yi geriletmek için 1. Cumhuriyetin iş adamları ile de iş yapılabilir belki.

Sonuncusu ile gerçek İslam. Selahattin Demirtaş IŞİD’e karşı mücadelede İslam kazandı derken Perinçek medeniyet devrimci Hz. Muhammet’ten bahsediyor. Herkes kendi payına AKP’yi geriletiyor.

Tüm bunları aynı torbada olmasını aklınız alıyor mu sizin?

Bir “Şah” ile birçok taş yere düşüyor. Mesele bugün “yıkılan putların” altında kalmamak. Kimileri iş adamıyla, dinci gericisiyle, düzen içi arayışlarla, Haziran ayaklanmasında meclisteki varlıkları ile AKP’yi ayakta tutanlarla AKP’yi gerilettiğini sanabilir. Biz işimize bakacağız! Çünkü AKP karanlığını Marksizm’in aydınlanmacılığı boğabilir yalnızca.