Kürdistan’ın Tayyip’i

Kürdistan’ın en büyük hırsızı, yalancısı kimdir?

Ya da soruyu tersinden soracak olursak Kakelo’yu tanıyanınız var mı?

Rohat Alakom’un konuya ilişkin çalışmaları sayesinde işimiz biraz daha kolaylaşıyor. Çok eskilere gitmeye gerek yok. Bundan yaklaşık 50 yıl öncesine kadar herkesin dilinde olan isimlerden biriydi Kakelo. Şanı şöhreti ise daha eskiye, 1920’li yıllara dayanır. Yıldızı o zamanlar parlamıştı. Kakelo’nun hikâyesini dinlediğinizde insanın ve insanlığın, emeğin ve paylaşmanın kıymetinin olmadığı yer neresi olursa olsun, yaşananların aynı olduğunu görmüş oluruz.

Bizim Kakelo ’ya gelecek olursak, önce o meşhur yalanlarından ve insanları nasıl kandırdığından, dolandırdığından başlayalım.

Kürdistan’ın Miri, 18 milyon Kürdün tek söz sahibi ve dedesi Türk ordularına karşı savaşan ünlü Kürt Prensi… Ya da başka bir ismi ile Mir Zerdeşeno. Veya Seid Mihemmed Zerdeşeno. Seid Mohammed Kakelo da diyebilirsiniz. Nedir bunca isim diye şaşırmayın. Onca insanı tek bir isimle kandırmak mümkün mü? Bunlar farklı otel veya davetiyelerden ulaşabildiğimiz kayıtlı isimler. Listelere veya defterlere geçmeyen başka kaç ismi vardı kim bilir?

Kakelo’ya kimi zaman İngiltere’nin en önemli otellerinin resepsiyonlarında denk gelirken kimi zaman da kimi Ortadoğulu ülkelerin Amerika’da konuk olduğu toplantılarda rastlarsınız.

Yalan mıdır tüm söyledikleri? Aslına bakarsanız top yekûn reddiyesi pek de mümkün değildir. Örnek olsun Kürdistan’ın Miri vardır ya da Kürtlerin o yıllardaki sayısı 18 milyon olarak bilinir. Ya da gerçekten de aksakalını sıvazlarken Türk ordularına karşı kılıcını çekmiş bir isyancı namını salarken dört yana, Kakelo’ya epey malzeme çıkmıştır. Fakat ne Kakelo Kürtlerin Miridir, ne de 18 milyon Kürtün tek temsilcisi. İsyancı dedem dediği Şeyh Sait ile de uzaktan yakından alakası yoktur.

Herkese kendisini Kürtlerin Miri olarak tanıttığı için ona kananlar arasında yer alan Finlandiyalı yazar Maria Jotuni Kürt Miri adlı kitabı kaleme almıştır. Yıllarca pek çok Kürt tarihçisinin okuduğu ve “acaba kim bu Mir, Ne aşireti belli ne soy kütüğü” diye merak ettiği bilgi kirliliğinden ibarettir Mirliği ve dirliği.

Kakelo’nun yalanlarını, dolanlarını, hırsızlıklarını saymakla bitirebilir miyiz?

Sıkıştığında Mustafa Kemal Atatürk’ün yeğeni olan Kakelo yer yer de kendisini Mısır Prensi olarak tanıtmıştır. Nabza göre şerbet vermekte üstüne yoktur beyefendinin. Elinde şık bir bastonu ve uyumlu kıyafetleri ile balodan bolaya, geceden geceye katılan Kakelo’nun mumu yatsıya kadar yanmıştır.

Bu kadarıyla sınırlı değil. Kakelo’nun en çok söylediği yalanlardan biri de Mirliğini yürüttüğü Kürdistan’da 1000 odalı sarayın olduğudur. Kürtlerin babası olarak da takdim eder kendini pek çok yerde. Eee ne de olsa 1000 odalı sarayın sahibidir kendisi.

Yalanın, dolanın, sahtekârlığın coğrafyası olur mu? Sömürünün ve zulmün olmadığı gibi tek bir mekâna ait değildir tüm bu kötücül şeyler.

Yalanın, dolanın mekânı ya da adı değişir de kılığı kıyafeti aynı kalır. Memlekette de durum çok farklı değildir aslında.

Herkes bilir oysaki özgürlük deyip de Maraş katliamı ya da 19 Aralık operasyonlarına karşı sokağa çıkma yasağını koyanın kim olduğunu. Bilinir Kobanê için sokaklarda vurulan insanları. Hem Müslümanların sözcüsü olduğunu iddia edip hem de İsrail’le sıkı fıkı olanları. Hem mağduru hem de muktediri oynayanları. TRT Şeş’ten Kürtçesini dinler birçoğu Roboski’ye bombalanan “kaçakçıları”. Bilir herkes özgürlüğün Osmanlıcadan geçmediğini. Fıtratında yobazlık olandan kadına hayır gelmediğini, kol saatlerini, ayakkabı kutularını, İslamcı çetelere yapılan yardımları…

Bizim Kakelo’ya gelince… Gittiği hiçbir ülkede istenmedi. Dahası kaçmak istediği ülkeler ise kabul etmedi ilerleyen zamanlarda. “Miri kimseler istemiyor” haberleri yayınlandı gazetelerde. Bir başka gazete kupüründe ise Kakelo’nun yalanlarından ve sahtekârlıklarından rahatsız olanların, yaptığı masrafları ödememesinden bıkanlardan dolayı istenmediğinden ve okyanusta tek başına kalması gerektiğinden söz edilir.

Ezcümle, ister okyanusun ötesinde isterse berisinde olsun, hırsızın, sahtekârın, yalancının mumu yatsıya kadar yanıyor. Aslına pek de bir şey kalmıyor geriye. Çabuk unutulanlar ve değersizler listesine giriyor.

1000 odalı saray ister Kakelo’da olsun İster Tayyip’te…

Sömürenin fıtratında çöküş var!  

                                                                                                                  Kakelo ve eşi Beyaz Saray ziyaretinde