AKP bütçesinin giderleri

Gecen hafta OECD ülkelerinde vasıtasız vergilerin toplam vergilere oranının yüzde 47, vasıtalı vergilerin yüzde 56, servet vergilerinin ise yüzde 5,5 civarında iken AKP nin izlediği halk düşmanı politikalarla, ülkemizde sırasıyla yüzde 28.4, yüzde 65 ve yüzde 2.3’e geldiğini ve vergi sistemimizin diğer kapitalist ülkelere göre bile çok daha adaletsiz hale geldiğini yazmıştım. Çok önemli bir diğer husus ise bütçedeki gelir tahminlerinin, çok açık görülecek şekilde, hatalı olması. Dolaylı vergiler olması gerektiğnden az, dolaysızlar ise çok hesaplanırken dolayısıyla toplam gelirlerin de olması gerekenden az gösterilmesiydi. Yıllardır en çok politize edilen kurumlardan Sayıştay’a bile bütçelerini denetletmeyip burada da Anayasa dışına çıkan AKP iktidarı, böylece, birçok uluslararası bütçe prensibini ihlal ederek demokrasiden daha da çok uzaklaşmaktadır. Peki, TBMM’den harcama yetkisi aldığı gider tahminleri nasıl dersiniz?

2014 yılı merkezi yönetim bütçesinde, giderler 436 milyar 333 milyon TL olarak belirlenmiş, faiz hariç bütçe giderlerinin GSYH’ye oranının yüzde 22,5 olarak gerçekleşmesi hedeflenmiştir. 11 yıllık dönemde, devlet taşeronlaştırılıp kamu hizmetleri azalırken, devletin istenilenin aksine küçülmediği daha da hantallaştığı bu rakamlardan açıkça görülmektedir. 2002 yılında bu rakamın yüzde 23,33 olduğu düşünülürse AKP’nin küresel finans çevrelerine bu yolda verdiği sözü bile tutamadığını görmekteyiz.

Merkezi yönetim, bütçe ödeneklerinin ekonomik dağılımı incelendiğinde giderlerin yüzde 43,3’ünün -giderek daha da verimsiz hale gelen- SGK gibi kamu kuruluşlarının yıl içindeki zararını kapatmaya, yüzde 11,9’unun da faize olmak üzere toplam yüzde 55,2’sinin transfer giderlerine ayrıldığı görülmektedir. Sosyal güvenlik kurumlarına,devlet prim katkıları da dikkate alındığında, bütçenin yüzde 29,6’sı personel gideridir. Sadece yüzde 14,1’i de sermaye giderleri + sermaye transferleri=yatırım harcaması niteliğindedir. Mal ve hizmet alım giderlerinin payı ise yüzde 8,6 düzeyindedir. Cepleri yine dolacak olan yandaşların asil merak ettiği de budur.

2014 bütçesi, yüksek derecede güvenlik algısı ile hazırlanmış militarist bir bütçe ve son yıllarda ağırlığı giderek artan muhafazakârlaşma, dinselleştirme ve korku bütçesidir. Bütçenin detaylarına bakıldığında hükümetin, yaratılan algının aksine, askeri harcamaları kısmak gibi bir niyetinin olmadığı görülmektedir. Kaldı ki Milli Savunma Bakanlığı’na ayrılan 21,8 milyar TL’lik bütçe ödeneği, toplam askeri harcamaların yaklaşık sadece yüzde 89’unu oluştururken, buna ilave olarak, yüzde 10’luk bir pay ile Savunma Sanayi Destekleme Fonu (SSDF), yüzde 0,6’lık bir pay ile TSKGV ve dış askeri yardımlar söz konusudur. Asker ve sivil güvenlik hizmetleri için ayrılan pay, bütçenin yüzde 12,5’u dolayındadır

2014 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi’nden Diyanet İşleri Başkanlığı’na (DİB) ayrılan ödenek 5,443 milyar TL olacaktır. Bu yıla göre yüzde 18,2’lik bir artış anlamına gelen bu ödenek, toplam ödeneklerin yüzde 1.24’üne denk düşmektedir. Bu haliyle Diyanet İşleri Başkanlığı Kültür ve Turizm, Ekonomi, Kalkınma ve Çevre Bakanlıklarının toplam bütçelerine eşit ve11 bakanlıktan fazla bir bütçeye sahiptir.

Kurumlarda istihdam edilecek olan personelin sayısal dağılımı Bütçenin asıl olarak militer ve dinsel-muhafazakar yapısını ortaya koymaktadır. Öyle ki 2013 Haziran sonu itibariyle Diyanet İşleri Başkanlığının 128,751 bini kadrolu (tamamı memur) olmak üzere toplam 141,911 çalışanı mevcuttur. Polis sayısı 300,000’in üzerinde ve asker sayısının tam olarak bilinemese de 700.000 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Adalet Bakanlığındaki 155.000 çalışanı bulunmaktadır ( 20.000 savcı ve hâkim mevcuttur ve sadece geçen yıl 4793 yeni savcı ve hâkim ataması yapılmıştır).

Buna karsın Kültür ve Turizm Bakanlığının 17,683 Çevre Bakanlığının 27,307 Bilim Sanat Teknoloji Bakanlığının ise 5,139 çalışanı mevcuttur.

Diyanet İşleri Başkanlığının 1,140, Jandarma Genel Komutanlığının 7,486 ve Emniyet Genel Müdürlüğünün 33,461 motorlu taşıtı mevcuttur

Mahalli idarelere ayrılan pay 38,8 milyar TL iken, bu rakamın çoğunluğunun İstanbul ve Ankara’ya verileceğinden, yerel gelirleri yetersiz idarelerce ihtiyaçların yeterince giderilemeyeceği açıkça gözükmektedir.

Diğer taraftan 2014 yılı için 199,500 milyon TL olarak hedeflenen Cumhurbaşkanlığı bütçesindeki artış yüzde 27 gibi rekor seviyededir. Bu haliyle Cumhurbaşkanlığının bütçesi Diyarbakır ve Eskişehir Büyükşehir Belediyelerine Genel Bütçeden ayrılan payların toplamından fazladır. 104 kamu üniversitenin sayı olarak 70’inin (yüzde 67) 2014 yılı ödeneği Cumhurbaşkanlığı’nın ödeneğinin altında kalmaktadır. Cumhurbaşkanlığı için yaklaşık 5 yeni üniversiteye ayrılan toplam ödenek kadar bir ödenek ayrılmıştır.

Hükümet bu yıl da Bütçeden en büyük payı eğitime ayırmakla övünse de gerçek durum bu değildir. Eğitime ayrılan pay açısından Milli Eğitim Bakanlığının 55,7 milyar TL’lik payından personel giderlerini düşersek bütçedeki payı yüzde 2,5 a düşmektedir.

En hızlı özelleştirme ve ticarileştirmeye tabi tutulan alanların başında gelen sağlık hizmetlerinde ise kamusal sağlık harcamaları ve personel giderleri dahil bütçenin ancak yüzde 4,5’i düzeyinde kalmaktadır. Kültür ve Turizm Bakanlığının Bütçesi Savunma Bakanlığı Bütçesinin sadece yüzde 7’si kadardır. Sermaye sınıfı için cömert vergi indirimleri, istisna ve muafiyetleri ile diğer teşviklerin tutarı da bütçenin yüzde 12’sini aşmaktadır
Görüldüğü gibi, AKP nin sınıfsal ve baskıcı niteliği, bütçesinden bile açıkça anlaşılmaktadır.Temel kamu hizmetlerini bile taşeronlaştırıp mevcut düzeni sürdürebilmek için ülkemizin iyice polis devletine döndüğünün göstergesi olan bu bütçenin halkımıza verebileceği şey, açlık, işsizlik, yoksulluk ve yolsuzluktur.