Sermaye Hareketlerinde Riskli Artış

"Yabancılardan para geldikçe ayakta duruyoruz ancak, sallanarak..."

Ekonominin "gidişatı" üzerinde en basit, kestirme ve bilgi aktarımının yukarıdaki ifadeyle yapılabileceğini düşünüyorum.

Durum böyleyse, "yabancılardan gelen para" üzerinde odaklanmamız gerekiyor. Bu, Türkiye'ye giren "dış kaynak" hesabını veya yabancı kökenli sermaye girişlerini izlememiz gerektiği anlamına geliyor. Aşağıdaki tablo bu izleme işini 2007 ve 2008'in Ocak-Haziran dönemlerini karşılaştırarak yapıyor. Ve bu yıl yabancı sermaye girişlerinin yüzde 26 oranında artmış olduğunu gösteriyor.

Ödemeler Dengesi, Milyon dolar

2007 Ocak-Haziran2008 Ocak-Haziran Yabancı sermaye (YAS) 3238340888Yerli sermaye-10028-9326Kayıt dışı sermaye3,808-3,853Cari Denge-19,273-27,347Rezervler-6,890-362Net sermaye 2616327709Borç yaratan YAS1724830529Yabancı sıcak para12408472Yerli sıcak para-3879-10366Net sıcak para-2639-1894

"Yerli" aktörler yurt dışına para çıkarıyorsa, bir de kayıt dışı sermaye hareketleri varsa, bunları yabancı sermaye hareketleriyle hamur edip, net sermaye hesabını da bilmemiz yararlı olur. Tablomuz bu kalemin de 2007 ile 2008 arasında yüzde 6 oranında arttığını gösteriyor. Bu artış oranı yabancı sermaye girişlerindekinden daha azdır zira kayıt dışı hareketler 2008'de "çıkış" yönünde ("artı" değerlerden "eksi"ye yönelerek) seyretmektedir.

Net sermaye girişleri nasıl kullanılmaktadır? Cari işlem açığının finansmanı ve rezerv biriktirmek için... Cari açık dört nala (yüzde 42 oranında) yükselmektedir. Yabancı para girmeseydi, zaten sürekli olarak cari açık veremezdik. Bu basit gerçeği pek çok uzman bir türlü kavrayamadı. Geçen yıl gözlenen yüksek tempolu rezerv birikimi, bu yıl hemen hemen sıfıra inmiştir. (Rezerv artışlarının "eksi" işaretle gösterildiğini belirtelim.) Bazı aylarda cari açığın bir bölümünün finansmanı rezervlerden yapılmıştır. Tehlikeli, sürdürülemeyecek bir durumdur.

"Hangi tür yabancı sermaye?" Bu soruyu basitçe yanıtlamak için iki ek soruya başvurabiliriz: "Giren yabancı sermayenin ne kadarı dış borç yaratıyor?" Geçen yılın ilk altı ayında yüzde 53 olan bu oran, bu yıl yüzde 75'e çıkmıştır. Dış borç stokunun (Martta 263 milyar dolar) hızla tırmanması buradan kaynaklanıyor.

İkinci ek soruya gelelim: "Yabancı sermayenin ne kadarı sıcak paradır?" En basit tanımla, hızla giren, daha da hızlı çıkabilen dış kaynak sıcak paradır. Daha teknik terimlerle, spekülatif veya faiz / kur arbitrajı arayan sermaye hareketleri "sıcak" olarak nitelendirilir bunları, doğrudan yatırım veya uzun vadeli krediler gibi daha kalıcı olanlardan ayırmak için... Görülüyor ki, yabancı sermaye girişleri içinde sıcak paranın payı 2007'den 2008'e yüzde 4'ten yüzde 21'e çıkmıştır. Ne var ki, her iki yılda da yerli aktörlerden kaynaklanan sıcak para çıkışları, yabancı sıcak para girişlerini aşmıştır ve bu nedenle "net sıcak para" hesabı negatif değerlerde kalmaktadır.

***

Bu saptamaları birkaç yorumla tamamlayalım:
&bull Emperyalist sistemin merkezlerinde patlak veren finansal krizler, henüz, çevre piyasalarından büyük boyutlu sermaye kaçışlarına yol açmamıştır. Batı piyasalarındaki zararlar çevredeki yüksek getirilerle kısmen telâfiye çalışmaktadır. ABD, Avrupa ve Japonya'da başlayan ekonomik gerileme, çevre ekonomilerini başka bir kanaldan, dış ticaret yoluyla, etkilemeye başlamıştır.

&bull Türkiye uluslararası finans kapitale, çevre ekonomileri içindeki en yüksek faizi ikram ederek sıcak parayı ülke içinde tutmaya çalışıyor. Bu yöntem, net sıcak para girişlerine yol açmıyor en azından geçmişin tortusu olan yabancı sıcak para stokunun çıkışını frenleyebiliyor.

&bull Buna karşılık "yüksek faiz, ucuzlayan döviz" yöntemi iki olumsuz sonuç doğurmaktadır Birincisi, ucuz döviz, sanayi sektörünü ve ihracatı artan boyutlarda ithal girdilere bağımlı kılmıştır. Üretim ve ihracat artışlarının yarattığı katma değerin, istihdamın giderek artan oranları yurt dışına aktarılmaktadır.

&bull İkincisi, YTL kredi faizlerinin yüksekliği, yerli sermayeyi yurt dışından borçlanmaya zorlamıştır Yabancı sermaye girişlerinin ana kalemi, artık, özel sektörün dış borçlanmasıdır. 2007-2008 yıllarının ilk altı ayında bu borçlar yüzde 41'lik bir artışla 193 milyar dolara ulaşmıştır. Özel sektör olağanüstü bir döviz kuru riskiyle karşı karşıyadır. Ekonominin ana kırılganlık öğelerinden biri buradadır.

***

Türkiye ekonomisi artan yabancı sermaye girişleri nedeniyle bıçak sırtında seyretmektedir.