Ocak-Eylül 2010’da Dış Kaynak Hareketleri

Ekonominin “gidişatı” genellikle üç aylık dönemlerde değerlendirilir. Bazı önemli veriler (örneğin milli gelir tahminleri) üç ayda bir yayımlandığı için ve kısa vadeli, aylık dalgalanmaların yanıltıcı görüntülerini hafifletmek amacıyla…

Bu nedenle, Merkez Bankası’nın aylık ödemeler dengesi istatistiklerini hiç olmazsa üç ayda bir bu köşede gözden geçiriyoruz ancak, bu istatistiklerde içerilen dış kaynak hareketleri üzerinde odaklanarak… Nedenini de sık sık açıklıyoruz: Son yıllarda, dış kaynak hareketlerinin düzeyi, temposu, doğrultusu Türkiye ekonomisindeki genişleme, yavaşlama, daralma süreçlerini etkilemekte dış denge (cari işlem açığı) bunun sonunda belirlenmektedir. Bu nedenle ödemeler dengesi verilerinin incelenmesine cari işlem dengelerinden değil, dış kaynak hareketlerinden başlıyoruz.

Tablo1, 2009 ve 2010’un Ocak-Eylül ayları için bu bilgileri özetliyor. 2010’un ilk dokuz ayı “kriz sonrası” 2009 Ocak-Eylül dönemi ise, “krizli aylar”dır. Ancak, hatırlatalım ki, uluslararası krizin Türkiye’ye yansıması, 2009 öncesinde başlamıştır ve bu nedenle tablo “krizin içindeki ve sonraki” dış kaynak hareketlerinin tümünü kapsamamaktadır. Tam bir karşılaştırma için biraz daha eskiye gitmek bir-iki ay sonraki ödemeler dengesi verilerini ve 2010’un Temmuz-Eylül milli gelir tahminlerin beklemek gerekecektir.

Bu uyarıları da gözardı etmeden Tablo 1’de üç farklı biçimde sunulan dış kaynak hareketlerini gözden geçirelim:

Önce yabancı kökenli sermaye hareketlerine bakalım. Bu anlamdaki dış kaynak girişleri, iki yılın ilk dokuz ayı içinde 0.7 milyar dolardan 35 milyar dolara tırmanmıştır. Karşılaştırmayı iki ay geriye, (kriz-sonrasının ilk ayı olan Kasım 2009’a) taşırsak, on bir aylık yabancı sermaye girişleri 38 milyar doları aşmaktadır. Bir önceki onbir ayda ise, yabancı sermaye Türkiye’den 5 milyar dolarlık “net çıkış” gerçekleştirmişti.

Yabancı, yerli ve kayıt-dışı tüm sermaye hareketlerine toplam sermaye diyoruz. Bu anlamdaki dış kaynak hareketleri, Ocak-Eylül 2010’da 40 milyar dolara yaklaşmış bir önceki yılın aynı dönemine göre dört buçuk misli artış göstermiştir. Anlamlı bir hatırlatma yapalım: Krizli aylarda ve sonrasında, Türkiye burjuvazisi dış dünyadan Türkiye’ye fon aktarmıştır. Bu sayede yabancı sermayenin çıkışından kaynaklanan şok hafiflemiş sonraki canlanma ivmesi de ayrıca desteklenmiştir.

Toplam sermaye hareketlerinden, dış dünyaya net kâr-faiz transferleri çıkarılırsa, net kaynak aktarımı elde edilir. Bu anlamdaki dış kaynaklar da Ocak-Eylül 2010 döneminde çok yüksek bir tempoyla artış kaydetmiştir.

Daha önceki verilerden biliyoruz ki (nasıl tanımlanırsa tanımlansın) dış kaynak girişleri Ekim 2008’den itibaren hızla düştü bazı aylarda “eksi” değerlere dönüştü ve iki yıla yayılan 12 kriz ayı içinde ekonominin yüzde 7.8 oranında küçülmesine katkı yaptı. 2010’un ilk dokuz ayında ise durum telâfi ediliyor: Dış kaynak hareketlerindeki hızlı canlanma, büyümeyi belirleyen ana etken olarak dikkati çekmektedir. Cari işlem açığı da bunun sonucunda artmaktadır: Dokuz ayda 31 milyar dolar… Yıl sonunda Türkiye tarihinin rekoru olan 2008’in 42 milyar dolarlık dış açığın aşılması şaşırtıcı olmamalıdır.

Krizli aylarda erime gösteren rezervlerin, 2010 içinde 8.5 milyar dolarlık tırmanması da ayrıca dikkat çekiyor.

***

Yabancı kökenli sermaye girişlerinin önemli kalemleri nasıl seyretmektedir? Tablo 2, 2009 ve 2010’un Ocak-Eylül ayları için bu soruya ışık tutuyor. (Bazı sıcak para türleri dış borç yarattığı ve “eksi” toplamlara ulaşan bazı sermaye hareketleri dışlandığı için, bu tablodaki kalemlerin toplanmasının yanıltıcı olacağını belirtelim.)

2010’da yabancı sermaye girişlerinin büyük ölçüde sıcak para ve dış borç yaratan öğelerden oluştuğu ortaya çıkıyor. Bir önceki yılda Türkiye net dış borç ödemesi gerçekleştirmekteydi ve dış borç stokunu azaltmaktaydı. Nitekim, Hazine’nin yukarıdaki verilerden bağımsız olarak hesapladığı dış borç stoku, 2009’un ilk dokuz ayında 7 milyar dolar azalmıştı. Tablo 2’ye bakarsak, 2010’da ise dış borçların 27 milyar dolar artması beklenir. Ocak-Eylül toplamlarını henüz bilmiyoruz ama, Hazine verilerine göre sadece kısa vadeli dış borç stoku Ocak-Ağustos 2010 döneminde 15 milyar dolar yükselmiştir ve tablodaki bulgularla tutarlı bir toplam artış (kur hareketlerinin etkisi bir yana) beklenmelidir.

***

Tekrar vurgulayalım: Türkiye, dış kaynak hareketlerine bağımlılık bakımından 2006-2007 yıllarını tekrar yaşamaktadır. Şu farkla ki, üç-dört yıl önce 20 milyar dolar eşiğini aşmış olan doğrudan yabancı sermaye girişleri, büyük ölçüde erimiş ekonomi önceki yıllara göre çok daha istikrarsız sermaye hareketlerine teslim olmuştur.

“İstikrarsızlık yaratan sıcak para girişleri”, G20 toplantısının ana yakınma temalarından birini oluşturuyor. Kronik ve çok yüksek dış açık nedeniyle Türkiye’yi yönetenlerin “yakınanlar kervanı”na katılması söz konusu değildir.