2012’de sermaye hareketleri ve cari denge

Korkut Boratav'ın “2012’de sermaye hareketleri ve cari denge” başlıklı yazısı 19 Şubat 2013 Salı tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

2012’nin ödemeler dengesi tabloları geçen hafta yayımlandı. Bunlar, ekonominin “gidişatı” üzerinde önemli bilgiler içerir. Kuşbakışı değerlendirelim.
Bu tabloları, Türkiye ile dış dünya arasındaki sermaye hareketleri üzerinden incelemek aydınlatıcı olur. Bu yaklaşıma göre düzenlenen aşağıdaki tablo 2011 ve 2012’yi karşılaştırıyor.

İki yılı birer cümleyle özetleyeyim: 2011’de tüm döviz kaynakları (yabancı, yerli, kayıt dışı sermaye ve rezervler) astronomik cari açığın finansmanı için kullanılmıştır. 2012’de ise yabancı sermaye girişleri tırmanmış kayıt-dışı fonlarla birlikte, cari açığı, yerli sermaye çıkışlarını, rezerv birikimini karşılamıştır. (Rezervlerde “artı” işaretler, azalmayı “eksi” işaretler ise artışları gösterir.)
Ayrıntılara girelim:

(1) Yabancı sermaye artmış toplam sermaye akımları azalmıştır.

Yabancı kökenli sermaye girişleri, 2011’de 52.4, 2012’de 68.3 milyar dolar olarak belirleniyor. Yüzde 30’luk bir artış söz konusudur.
Ne var ki, 2011’de yerli sermaye ülke dışından Türkiye’ye 11.4 milyar dolarlık fon aktarmıştı. 2012’de bu hareket tersine dönmüş yerli şirket, banka ve rantiyeler dış dünyaya net olarak 2.6 milyar dolar çıkarmıştır. Kayıt dışı sermaye hareketleri ise hâlâ “net giriş” göstermektedir ancak 11.6 milyar dolardan, 4 milyar dolara düşerek…

Böylece, yabancı, yerli ve kayıt dışı öğelerden oluşan toplam sermaye hareketleri yüzde 7.6 oranında azalarak iki yılda 75.4 milyar dolardan 69.7 milyar dolara düşmüştür.

(2) Dış kaynak hareketlerinde çalkantılar büyüme hızını aşağı çekmiştir.

İki yılın sermaye hareketleri aylara dağıtıp incelenirse, iki dalgalanma ortaya çıkıyor. Birinci olarak Avro Bölgesi’nin krizi 2011’in ikinci yarısında Türkiye’ye dönük dış kaynak akımlarını hızla aşağı çekti bu durum Temmuz 2012’ye kadar devam etti. Bu olumsuz konjonktür boyunca yabancı sermaye girişleri yüzde 19, toplam sermaye girişleri yüzde 37 oranında düştü. Sermaye hareketlerindeki dalgalanmalar, iç talep ve milli gelir hareketlerini birkaç ay sonra etkiler. Bu nedenle büyüme hızı, 2011’in ikinci yarısında değil, 2012’de yavaşladı ilk altı ayda yüzde 3.2’ye, Temmuz-Eylül 2012’de 1.6’ya düştü.

İkinci dalgalanma, Batı merkez bankalarının likidite pompalamaları nedeniyle başladı. Bu fonlar 2012’nin ikinci yarısında Türkiye’ye de taştı dış kaynak girişlerinde önceki ayların daralmasını telafi etti. Ne var ki, konjonktürdeki bu düzelmenin milli gelire yansıması da gecikecektir ve büyüme hızındaki durgunlaşma 2012’nin tümünü kapsayacaktır.

(3) Cari açık yapay olarak küçük gösterilmiştir.

İran’dan ithalatın finansmanı için yapılan net altın transferleri, “ihracat” olarak gösterilmektedir. 2012’de külçe altın ihracat fazlası 5.7 milyar dolardır. Döviz rezervleriyle “ödenen” ithalat döviz ihracatı diye gösterilemeyeceğine göre, altın stoklarından yapılan transferlerin de “ihracat” olarak kayda geçmesi yanlıştır.

Altın ihracat fazlasını cari işlem hesabından ayıralım 2012’nin cari işlem açığı, 54.6 milyar dolara çıkacaktır. Bu “düzeltme”nin karşılığı, sermaye hareketlerine taşınmalıdır. Ödemeler dengesinde (şimdilik) altın rezervleri kapsanmadığı için, 5.7 milyar dolarlık altın transferinin kayıt dışı sermaye hareketlerine (“artı” işaretle) eklenmesi gerekir.

(4) Sıcak para ve dış borçlanmanın ağırlığı artmıştır.

Kısa vadeli ve spekülatif dış kaynak hareketlerine sıcak para diyoruz. 2012’de yabancı sermaye girişlerinin yüzde 59’u sıcak para öğelerinden oluşmuş görünüyor. Bir önceki yılın oranı yüzde 40’tır.

Sıcak para girişlerinin bir bölümü dış borçlanmaya yol açar. Borç yaratan dış kaynak akımlarının tümü 2011’de yabancı sermaye girişlerinin yüzde 71’ini, 2012’de yüzde 73’ünü oluşturmuştur. Kısa vadeli borçların payı da artmaktadır.

Dış kaynak hareketlerinin “istikrarlı” öğesi olarak yüceltilen dolaysız yabancı sermaye yatırımları ise 2012’de yüksek oranda düşmüş 12.4 milyar dolarla sınırlı kalmıştır. Bu kalemin içinde yer alan (ve AKP’nin büyük umut bağladığı) yabancılara gayri menkul satışları ise şimdilik (2.6 milyar dolarla) “devede kulak”tır.

Kısacası, dış kaynak hareketlerinin bileşimi bozulmuş ekonominin dış çalkantılara karşı kırılganlığı artmıştır.

Uluslararası likidite artışlarına, Brezilya, G.Kore, Çin, Hindistan ekonomilerini yönetenler “kur savaşları” sloganı ile karşı çıkıyorlar korunma yöntemleri arıyorlar. Bizimkilerin beklentisi ise çok basit: “Sıcak, ılık, serin, soğuk fark etmez aman seçimlere kadar bol kepçe para gelsin kazasız, belâsız atlatalım…”

Sermaye hareketleri ve cari işlem dengesi, milyar dolar (Sırasıyla 2011 ve 2012)
Yabancı sermaye: +52,4 / +68,3
Yerli sermaye: +11,4 / -2,6
Kayıt dışı sermaye: +11,6 / +4,0
Cari denge: -77,2 / -48,9
Rezerv hareketleri: +1,8 / -20,8
Toplam sermaye: +75,4 / +69,7
Sıcak para: +21,0 / +40,6
Borç yaratan sermaye: +37,3 / +49,6