Boykot Çağrısı Üzerine

Referandum’da boykot kararı alan sosyalistlerin, duygularına, siyasi manzarayla ilgili gözlemlerinin büyük çoğunluğuna ben de katılıyorum. Evet, egemen sınıf içi bir çatışmayla karşı karşıyayız. AKP bir yana, MHP ve CHP’nin aralarında farklar olmakla birlikte durumları ortada. Bu referandum, bir demokrasi oyunundan öte bir şey değil. Demokrasi denen şeyin ne hale geldiğini biliyoruz. Halen var olan 12 Eylül Anayasası'nın savunulacak bir yanı yok. Emekçi kesimleri temsil edecek bir seçenek oluşturmak kesinlikle gerekli. Daha genel olarak da, bu siyasi ekonomik düzenin bana önerdiklerini toptan reddetmek istiyorum.

Bir sosyalistin, “Biz, politik çabalarımızı ezilenlerin ve sömürülenlerin cephesini büyütmeye adıyoruz. Boykot tavrı ne denli kitlesel ve güçlü biçimde ortaya konursa, hem AKP’nin paketi yığınsal meşruiyetini yitirecek, hem de MHP-CHP’nin milliyetçi-faşist toparlanma çabası akamete uğrayacaktır” saptaması, aklıma yatmıyor değil. Bir başkasının “Onun için sermaye sınıfının, onun kalemşorlarının, burjuva partilerin, sosyal reformist partilerin “sandık başına” çağrılarına “boykot” ve devrimci kitle eylemleriyle yanıt verilmelidir" saptaması da hem onunkini tamamlıyor hem de arzularıma hitap ediyor. Ancak, her şeye rağmen “boykot” tavrının doğru olmadığını düşünüyorum.

Evet - Hayır – Boykot tartışmalarında, Londra’dan izleyebildiğim kadarıyla, “boykot” kavramı üzerine, bu referandum bağlamında teorik tarihsel bir tartışma yaşanmadı. Ben becerebildiğim ölçüde, böyle bir tartışmaya, başladıysa katılmak, başlamadıysa, ilgi çekmek istiyorum. Bunu yaparken de Lenin’in 26 Haziran (9 Temmuz) 1907, tarihli, “Boykota karşı” broşürünü kendime temel alacağım (*). Bu broşürde Lenin, yalnızca boykota karşı çıktığı için değil, genel olarak “boykot” sloganını, özel olarak yaşanmış boykot deneylerini, Marksist bir siyasi durum analizinin yöntemleriyle birlikte tartıştığı için…

Boykot konusu bir yana, sosyalistler açısından, uzlaşma, seçimler, slogan-kitle ilişkisi, devrimci dalgaların özellikleri gibi birçok konuyu çok berrak bir biçimde irdeleyen bu küçük broşürün, bir mücevher olduğunu da ayrıca vurgulamak isterim.

Boykot nedir?

Lenin broşürde bu soruya iki farklı açıdan yaklaşarak cevap veriyor.

V. Bölümde Lenin “boykot Rus devriminin en olaylı ve destansı döneminin en güzel geleneklerinden biridir”(V/1) diyerek boykot kavramını gelenek içinde, devrimci deneylerin birikimi bağlamında ele alıyor. Arkasından, her gericilik döneminin, onu izleyen liberal dalganın, bu deneyleri unutturmak, geçmiş devrimci dönemleri adeta bir çılgınlık olarak mahkûm etmek için büyük çaba gösterdiğine işaret ediyor. (V/3).

Lenin her ülkenin devrimci deneyiminin genel devrimci mücadele geleneği açısından çok önemli olduğunu, gericilerin yönetimlerin, liberallerin bunların anılarını silmeye büyük önem verdiklerini vurguluyor. Biz de bu olguya, Jacobenlerin karalanmasından, 1917 devriminin darbeye indirgenmesinden, 1968 yükselişinin, Türkiye solunun, tüm kanatlarıyla birlikte devrimci geleneğinin özellikle son dönemde sürekli küçümsenmesinden, hatta aşağılanmaya çalışılmasından biliyoruz.

Lenin “İşte devrimci geleneğe bu kadar önem verdiğimiz içindir ki”, diyor “bir döneme ait sloganın başka bir dönemde kullanılmasına karşı çıkıyoruz” diyor. Şöyle devam ediyor “Devrimin geleneğini muhafaza etmek, onu propaganda ve ajitasyonda nasıl kullanacağını bilmek… [b]ir şeydir. Onu ortaya çıkmasına yol açan koşullardan kopararak tekrar etmek başka bir şey” (V/5). Lenin, iki paragraf sonra “Boykot sloganını her kötü veya çök kötü temsili kuruma karşı genel olarak uygulanacağını düşünmek mutlak bir hatadır” (V/7) diyerek uyarıyor.

Lenin, I. Bölümde Boykot nedir sorusuna, sloganın “yapı” karşısındaki konumundan hareketle cevap veriyor: “Boykot verili bir kurumun yapısı altında değil ortaya çıkışına karşı mücadeledir” (I/3). “Boykot verili bir kurumun salt biçimini değil bizzat varlığını reddeden, en doğrudan ve kesin mücadele biçimidir”(II/23). “Boykot bir taktikler hattı değil, belli koşullara özgün bir mücadele aracıdır” (V/15).

“Belli koşullara özgün bir mücadele aracı…”

Lenin broşürün giriş bölümünde, III. Duma’ya karşı boykot ilan etmek isteyen Sosyalist Devrimcilerin gerekçelerini şöyle sıralıyor: III. Duma devrim açısından tümüyle yararsızdır. III. Duma gericidir ve karşı devrimcidir, yeni seçim yasası, toprak ağalarının avantajınadır.

Ondan sonra, Lenin, “Bu konu, sanki III. Duma’nın ultra-muhafazakar özelliği, boykot gibi bir mücadele yöntemini veya sloganını gerekli ve meşru kılarmış gibi sunuluyor” diyor ve şu çok ilginç tespiti yapıyor: “Marksist bir duruşu benimseyen Sosyal Demokrat, boykota ilişkin ulaştığı sonuçları, şu veya bu kurumun gericilik derecesinden hareketle değil … boykot denen özgün mücadele yönteminin uygulanmasına olanak sağlayan özgün koşulların varlığından çıkarır” (Giriş bölümü/3)

Lenin III. Duma’nın boykot edilmesini savunan Sosyalist Devrimcileri, bu özgün tarihsel koşulları göz önüne almak için hiçbir çaba göstermedikleri için eleştiriyor. Lenin, bu bağlamda en önemli deneyimin, Bulygin Duma’sına karşı geliştiren başarılı boykotun oluşturduğunu vurguluyor (I/1).

Lenin’e göre bu boykotun 1905-07 devrimi açısından önemi, devrimin monarşist yola kaymasını engellemesinden, kendi yolunda en kestirme yoldan ilerlemeye devam etmesini sağlamasından kaynaklanıyordu (I/2). İkincisi Lenin bu başarılı boykotun, devrimin her şeyi önüne katıp sürükleyen, evrensel, güçlü, hızla yükselmekte olan dalgasının yarattığı koşullarda gerçekleştiğinin altını çiziyor (I/2).

Lenin broşür boyunca, dönüp dolaşıp, başarılı Bulygin Duması boykotunu, başarısızlıkla sonuçlanan Witte Duma’sına, bu Duma’nın lağvedilmesine ve II. Duma’ya karşı boykotlarla karşılaştırıyor. Lenin III. Duma’ya karşı boykot önerisini hep bu deneylerden edinilen derslerin ışığında tartışıyor ve karşı çıkıyor. Lenin sosyal demokratlar açısından boykotun, bir katılmama, görmezden gelme, yokmuş gibi davranma tutumundan farklı olarak, aktif bir boykot anlamına geldiğini vurguluyor. Broşürden benim anladığım Sosyal Demokratlar (komünistler) açısından tek bir boykot tarzı var o da aktif, kitlesel eylemlerle, grevlerle hatta ayaklanmalarla desteklenen boykot!

Bulygin Duma’sına karşı başarılı, ondan sonraki iki Dumaya’karşı başarısız boykot deneyimleri Lenin’i, boykotun, karşı olduğu kurumun gericilik derecesinden bağımsız olarak değerlendirilmesi gereken, ancak belli koşullarda geçerli bir siyasi mücadele aracı olduğu sonucuna götürüyor. Lenin Boykot konusunu Bolşeviklerin icat etmediğini, boykotun maddi koşulların ürünü olduğunun (III/7) birçok kez vurguluyor.

Lenin’e göre Bulyigin Duma’sına karşı boykotun başarılı olması, boykotun devrimin yükselme aşamasında gerçekleşmesinden kaynaklanıyor. O zaman kitlelerin düzene karşı yükselen hareketinin getirdiği itki, örgütlerin boykot çağrılarının önünde gidiyordu (IV/6). “Şimdi” diyor Lenin, “devrimin, birbirini izleyen çağrıların cevapsız kaldığı bir durgunluk dönemindeyiz”(IV/6)

Lenin, devrimin duraklama döneminde, diğer boykot girişimlerinin başarısızlığının nedenlerini açıklarken, çeşitli devrimci eylemlerle yapılan çağrıların, kitleleri cezbetmeyi başaramadığına dikkat çekiyor. Lenin, devrim bir yağ gibi akarken, yayılırken, büyürken, her taraftan gelirken, böyle bir boykot çağrısı gereklidir, meşrudur, devrimci proletaryanın görevidir. Ancak olmayan bir mücadeleyi icat etmek, ya da salt bir savaş çığlıyla yaratmak ise olanaksızdır (IV/6). Lenin, koşullar yoksa boykot sloganı atmanın anlamsız olduğu sonucuna ulaşıyor.

Son olarak, Lenin III. Duma boykotuna ilişkin en devrimci gördüğü savı irdeliyor. “Evet, boykot bir büyük dalganın üzerinde gerçekleşir. Ama büyük dalga önce küçük bir dalgayla başlar. Öyleyse bu boykot sloganı, andaki yükselmeyi destekleyeceği, geliştireceği, yaygınlaştıracağı için atılamaz mı?” Sorusuna cevap arıyor (VI/1). Lenin o günlerde yaşanmakta olan işçi hareketlerini direnişleri vb irdeledikten sonra, “ama bu gün, hareketlerin bu kısmı yükseliş aşamasında, hareketi geliştirmek için boykot sloganına gereksinimimiz var mı?” diye soruyor ve bu soruya olumsuz bir cevap veriyor (VI/8)

Sonuç olarak

Lenin’in “Boykota Karşı” broşüründe ileri sürülen görüşlerden hareketle ben şu sonuçları çıkarabileceğimizi düşünüyorum:

Boykot, salt sandığa gitmeme eylemi olarak, pasif bir biçimde değil, oy verme işlemini etkisiz hale getirecek kitlesel eylemlerle, onlara dayanarak kullanılması gereken bir mücadele aracıdır.

Boykot karşı olunan temsili kurumun gericilik derecesinden hareketle seçilecek bir mücadele aracı değildir. Boykot bir siyasi taktikler hattı değil, doğrudan, en radikal ve azami kitlesel güce dayanılarak kullanılacak bir mücadele aracıdır.

Kitlelerin burjuva düzenine karşı muhalefetini örgütleyecek, güçlendirecek siyasi çalışmalar için boykot kararı almaya gerek yoktur. Hiçbir boykot çağrısı, savaş çığlığı, olmayan bir hareketi yaratamaz. Aksine hareketin yükselen düzeyi boykot çağrısını gündeme getirir.

Yükselen ve boykotu gündeme getirmeyen, diğer bir değişle kitlelerin ruh halini boykota uygun hale getirmeyen bir toplumsal yükseliş yoksa boykot başarılı olmayacaktır.

Bu nedenlerle, bu gün genel olarak Türkiye’de boykot çağrısı yapmak için gereken koşullar yoktur. Özel olarak Kürt bölgelerinde boykot çağrısının başarılı olabileceği düşünülebilir. Ama bölgede etkin siyasi öznenin, bu siyasi aracı kullanmaktan vazgeçmeye başladığını düşündüren gelişmeler söz konusudur.

* Okuyucunun, yaptığım göndermeleri ve/veya alıntıları izlemesine yardımcı olabilmek amacıyla şöyle bir yöntem izledim, Romen rakkamı hangi bölümü, onu zileyen sayı o bölümdeki paragrafı belirtiyor. Örmeğin (II/3), ikinci bölümde 3. Paragraph anlamına geliyor.