Mafyöz-1

Milyonların, milyarların, trilyonların, inanmak güç olsa da katrilyonların konuşulduğu rüşvetin ayakkabı kutusunda, hamam kesesinde saklandığı haracın çikolata tepsisinde, elbise çantasında dağıtıldığı salmanın havuzda toplandığı polis fezlekesinde savcı soruşturmasında kayda geçen milyon doların, milyar euronun elden ele evden eve dolaştırıldığı küçük ölçekli servetlerin zırhlı otomobillerde, siyah camlı jiplerde taşınıp kaçırıldığı bir kedi maharetiyle üstü örtülen hırsızlık, rüşvet dolandırıcılık, yağma kanıtlarının gizlendiği, değiştirildiği yargının, eğitimin,ordunun tarumar edildiği hukukun,bilimin, güvenliğin olmadığı vurgunun, soygunun, olağan karşılandığı bir polis devletinin mi, yoksa mafyöz bir devletin mi yurttaşlarıyız?

OLMUYOR UYMUYOR
Bu soruyu rejimin içine düştüğü batağa bir ad koyarak yanıtlamak artık, hem yeterli hem de geçerli değil. Rejimin adı polis devleti ya da tek parti diktatörlüğü olsa da olmuyor. Rejimin niteliği faşizm sözcüğünün önüne mikro, yatay, dikey, sivil gibi sıfatlar eklenerek anlatılsa da artık gerçeği yansıtmıyor.

Olmuyor, uymuyor, karşılamıyor. Çünkü 17 Aralık’ta ortaya çıkan siyasetin ibret verici ahlak ve vicdan dışı örneklerle dolu olduğu artık gizlenemiyor. Anlatmıyor, yansıtmıyor, açıklamıyor. Çünkü 17Aralık’ta su yüzüne çıkan mafya tüm çabalara karşın ayıplarını artık saklayamıyor.

Kim ayırdında bilmiyorum ama ilan edilmemiş iç savaşın iktidardaki temsilcisi Türkiye İslam Cumhuriyeti miting alanlarında “yüzlerce hafıza Kur’an okutup hatim indirterek…” Türkiye Cumhuriyeti’ni gömdüğünü duyuruyor.(1Mart 2014, Denizli)

ŞU YA DA BU
Çağdaş dünyanın özgürlük, bağımsızlık, hukuk, adalet gibi evrensel değerlerinden uzak emperyalizmin çarpıttığı /kapitalizmin kirlettiği ırk, din, cinsiyet, emek, örgüt algılarıyla tarihin çatlağından sızan faşizmin İslami yorumuyla biçimlenen iktidar, bazı alanlarda mafyayı kıskandıracak işlere imza atmaktan çekinmedi.

İster “tarihsel deneyler” noktasında, ister “gündelik yaşam” odağında yoğunlaşılsın 17Aralık ayıbı - siz kısaca pislik diyebilirsiniz- tarihin insanlık dışı örnekleriyle uyuştuğunu görmeye ve göstermeye yetti. Özetle sonuç değişmedi, zor bildiğini okudu. “denetlenemeyeni denetleyen, açıklanamayanı açıklayan’’ eli sopalı-ağzı küfürlü faşizm şu ya da bu/ şöyle ya da böyle bir görüntüyle yaşamı köreltmeyi , geleceği karartmayı sürdürdü.

Anlaşılan o ki, bunca laf kalabalığından sonra sıra kaçınılmaz olarak birkaç somut örnek vermeye geldi.

ÖNEMLİ DEĞİL
İş başındaki devlet ve siyaset adamlarının 17 Aralık ayıbındaki katkılarını örtmek, dahası kendini ve ailesini korumak için Bay Tayyip’in İnternet, MİT ve HSYK yasalarından alacağı güçle hukuk devletine diz çöktürme girişimi hiç önemli değil. Aslında rejimin pruvası çok uzun zamandan bu yana başka yeri gösteriyor.17 Aralık’ta suçüstü yakalanan kadronun tercihi elbette hukuk devleti değil. Tersine iktidarın çoluk çocuk, hala teyze, amca dayı, yeğen kuzen yararlanacağı soyup soğana çevireceği mafyöz bir devlet.

Bize hiç yabancı değil, özellikle son on iki yılın siyaset yapma biçimiyle uyumlu bir model. Şöyle ki devlet kurum ve kuruluşundan çok bir şirket, holding yapısı benimsenir. Sürekli arsa alımı, şirketlere ortak olma, ihalelere katılma ve işadamı hüviyetine bürünme gibi legal görüntülü faaliyetlerle dikkat çekilir. Bir liderlik özelliği olarak tercihlerde yakın çevrenin mutlak önceliği vardır. Kanunlardaki boşluklardan ortaya çıkan rant alanları bu zeminlere çekilir, bu tür yönlendirmelerle kişisel ve partisel çıkar sağlanır. Kadrolar suça ortak edilen kurbanlarla yenilenir.

Ölümle yaşam arasındaki ince çizgide suçlu ve sabıkalı olarak yürüdükleri için hukuk herkesten çok onlar için gereklidir. Mafyöz devlet onlar için çok sağlam bir savunma- korunma yöntemi izler.

Savcılar görevden alınır. Mal varlıkları üzerindeki tedbir kalkar. Yeni yargıç atanır, tutuklular serbest bırakılır. Suç vasfı değiştirilir. Savcıların yargılanmasına başlanır.

Deniz Feneri’ndeki bildik senaryo 17 Aralık ayıbında yeniden yazılır, yeniden oynanır.

Her seferinde her nedense ya “dosyada tek başına esasa ilişkin delil bulunmadığı” ya da “delillerin karartılması söz konusu olmadığı “ vurgulandıktan sonra “suçların sanık lehine değişme olasılığı” anımsatılır.

Mafyöz devletin koruyup kolladığı iktidarın hırsızının arsızının, soyguncusunun vurguncusunun yaşamı “şeytan aldı götürdü” ile “satamadı getirdi” arasında gider gelir.