Silivri’yi Sednaya’ya kim benzetirse, o kişi Suriye’de süregiden alçaklıklar zincirine omuz vermiş olur.
Sednaya bir gaf mıdır?
Aydemir Güler
Sednaya’nın ne olduğu hemen akla gelmeyebilir. En azından “Saddam’ın kitle imha silahları” ile “Esat’ın Sednaya hapishanesi” karşılaştırılırsa, ilki zihinlerde çok daha fazla iz bırakmış olmalıdır.
Uluslararası medya tekelleri, emperyalizmin hizmetinde dezenformasyon üretirler. Konunun habercilikle bağlantısı yok denecek kadar zayıftır. Geçtiğimiz aylarda da Suriye Baas iktidarının yıkılmayı çoktan hak ettiğini, bütün dünyaya kabul ettirmek için işkence ve gizli tünellerle süslü nice senaryo yazıldı. soL Haber'in tabiriyle Sednaya bir film stüdyosuna çevrildi.
Hapishanenin iyisi, güzeli olmaz elbette. Mutlaka orası da berbat bir yerdi… Ama Sednaya literatürü geniş bir gerici cephenin son imalatlarından biridir. Etkisiz kalanları veya sessiz izleyenleri bir kenara bırakırsak, bu cephede İngiliz ve Amerikan emperyalistleri, Siyonist İsrail, Yeni-Osmanlıcı AKP ve boy boy kafa kesici çete vardı…
Sonuncuların aklı, ideolojik üretime ermeyebilir. Peki ya CHP’nin aklı neye eriyor olabilir?
CHP Genel Başkanı Özgür Özel son miting konuşmasında “Silivri zindanı"nı, “Esad’ın Sednaya hapishanesinin işkencesiz versiyonu” olarak niteledi. Silivri’yi özgürlük müzesi yapacaklarını dile getirerek bağladı konuyu…
Neresinden tutulur ki bu laf?
Bir kere, 2008’de açılan Silivri Cezaevi AKP’nin polis-yargı operasyonlarının üssü olarak işlev görmüştür. Rejim değişikliğinin sembolüdür Silivri… “İşkencesiz versiyon” deyimiyle bu operasyonlara yersiz ve asılsız bir “ehveni şer” niteliğini uygun gördü CHP Genel Başkanı. Oysa yaşanan süreç ister somut, ister geniş anlamıyla alın, işkenceyi kesinlikle içerir. “İşkencede ölüm” 12 Eylül faşist darbe yıllarına özgü sanılır. Oysa Silivri’de politik tutuklu ve mahkûmlar intihara sürüklenmiş, tedavi olanaklarından yoksun bırakılan hastaların ölümleri izlenmiştir.
Özgür Özel’in bu gerçeğin üstünü geçerken örtüvermesi, bir gaf mıdır? Yoksa AKP’nin işkenceyi reddetmesinden çok daha etkili bir mesaj mı söz konusudur?
İkincisi, Suriye’nin eski rejimi ve devlet başkanı hakkındaki dezenformasyon, böylece, bir “olgu” olarak tescil edilmiştir. Yine, CHP tescili, AKP’nin iddialarından defalarca daha etkilidir.
Sednaya hakkında Özel’in bilgisi yukarıda hatırlattığım soL haberinde ele alınan kaynaklardan fazla değildir. Keşke konu, birkaç ay için bile olsa, “geçmişte kalmış” olsaydı… Oysa “eski Suriye karalaması” daha geçenlerde yaşanan Alevi katliamıyla güncellendi. Şam’da iktidar olan cihatçı şebeke, cinayetleri “Esat artıklarının direnişinin kırılması” zorunluluğuyla bir biçimde savundu. Silivri’yi Sednaya’ya kim benzetirse, o kişi Suriye’de süregiden alçaklıklar zincirine omuz vermiş olur.
Peki, AKP’nin bildik saldırılarına karşı durmaya çalışanlar, Suriye göndermeleriyle mücadelelerine güç mü katmaktadırlar? Sednaya-Silivri benzetmesi “19 Mart darbecilerini” geriletmek açısından pek mi anlamlıdır?
Hiç alakası yok!
Bu laflar dinleyici kalabalıkların büyük çoğunluğunun dikkatini bile çekmemiştir. Kürsü sözlerinin bir bölümü suya yazılan yazı gibidir; tutamazsınız, akar gider… Özel’in benim hatırlattığım pasajı da öyle olmalıdır.
Ama kitlelerin dikkatinden kaçan cümleler de dâhil bütün sözler, “siyaset katında” kayda alınmaktadır.
Esat’ın üstünde tepinerek kimlerin kaydına girileceği bellidir. Yukarıda ilgili gerici cephenin açılımını yapmıştım…
Dolayısıyla bu, bir gaf değildir. CHP’nin iktidar yürüyüşü oraya buraya verilen mesajları da içermektedir.