TBMM ne işe yarar ya da 'Biz başka âlem isteriz'

Birkaç gün önce sabah saatlerinde Manisa’da 15 tarım işçisi yan yana can vermese öğrenemeyecektik.

Neyi mi?

Bundan 7 ay önce Isparta’daki 17 tarım işçisi aynı şekilde can verdiğinde, gezici ve geçici tarım işçilerinin sorunlarını araştırmak ve can güvenliklerini sağlamak için kurulan TBMM Araştırma Komisyonu’nun hazırladığı Rapor’un TBMM gündemine bile alınmadan rafa kaldırıldığını!

Siz hiç bu “rafa kaldırılma” olayına tepki gösteren, yeri göğü ayağa kaldıran, ter ter tepinen bir milletvekili gördünüz mü?

Hayır!

Parlamentodaki 4 partinin herhangi bir temsilcisinin, “Bu Komisyon kuruldu, bu Rapor hazırlandı, ne demek gündeme alınmamak, rafa kaldırılmak” diyerek iktidarın yakasına yapıştığını duydunuz mu?

Hayır!

Duvarında hâkimiyetin kayıtsız şartsız millete ait olduğu yazan TBMM’nin gerçekten halka ait, halka dair, halkla ilgili, halktan yana bir işlevi olduğuna inanıyor musunuz?

Hayır!

Tekellerin hükümranlığında ve sermayenin diktatörlüğünde TBMM’nin ne işe “yaramayacağı”, önceki gün öğrendiğimiz bu küçücük haberin içinde gizli.

Son altı ayda –hele seçimden önce- yangından mal kaçırırcasına şirketlerin, firmaların, holdinglerin, maden-inşaat-turizm sektörlerinde at oynatan çok uluslu tröstlerin lehine, onların işlerini kolaylaştırıcı her türlü yasayı, düzenlemeyi, yönetmeliği, kanun hükmünde kararnameyi çıkartan TBMM; naylon çadırlarda yaşayan ve kilosu bir buçuk liraya asma yaprağı toplamak için canını duble yollarda bırakan gezici ve geçici tarım işçilerinin sorunlarıyla ilgili Rapor’u “gündemine bile” almıyor.

Neymiş? 24’üncü dönem yasama faaliyetleri sona ermiş!

Patronların lehine yasama yapılırken yasaları “torbalarla” Meclis’ten geçirenler; işçilerin, çalışanların, emekçilerin yasaları görüşüleceği zaman “Tüh süre doldu, zaman bitti, yetişmedi” diyebiliyorlar arsızca, utanmazca, rezilce.

Siz hiç bir patronun, para babasının, işadamının işine yarayacak bir yasamayı ya da düzenlemeyi “yetiştiremeyen” hükümet gördünüz mü?

Hayır!

Gezici ve geçici, güvencesiz ve geleceksiz, umutsuz ve ümitsiz tarım işçilerine –ve tüm çalışanlara-yaşatılan somut, güncel, gerçek zulüm karşısında, hâlâ istikrar arayan, düzenin işleyişine halel getirmek istemeyen, “aman ağzımızın tadı bozulmasın” diyen dört partili bir heyetin temsil ettiği TBMM’den ne bekliyorsunuz?

Kilosu bir buçuk liraya asma yaprağı… Bir kadının günde toplayacağı yaprak en fazla altı kilo… Etti mi sana dokuz lira!

Siz ne diyordunuz birkaç ay önce “yoksulluğun faziletlerini saymaktan yorulan” Diyanet İşleri Reisi’nin son model makam otomobiline? “Çerez parası” diyordunuz değil mi?

Sahi ne işe yarar TBMM?

Dokuz lira yevmiye için kamyonet kasalarında karpuz gibi taşınan tarım işçilerinin raporunu bile gündemine almazsa, alamazsa ne işe yarar?

Hiçbir işe…

Sermaye sınıfının önde gelen temsilcileri, bir dizi iş kadını ve iş adamı, iş dünyasının duayen isimleri hep bir ağızdan “Bir an önce kurun şu koalisyonu” diye bas bas bağırıyor. “Nasıl kurarsanız kurun ama yeter ki kurun” diye sesleniyor TBMM’dekilere. Sermaye sınıfı emin çünkü bu parlamentodan çıkacak koalisyon heyetinin “her türlü” işe yarayacağından. “Her türlü” torba yasadan tavşan çıkacağından. “Hangi formülle olursa olsun, kurun bir an önce” diyorlar.

AKP-MHP olsa ne olur, AKP-CHP olsa ne? AKP-HDP ne olsa ne olur, CHP-MHP-HDP olsa ne? Ya da bu parlamentoyu yenileseniz ne olur?

Sadece 2015’in ilk altı ayında iş cinayetlerinde ölen işçi sayısı 646 iken ve şu anda parlamentoda bulunan partiler 7 Haziran’dan önce yine parlamentodayken ve tarım işçileri için hazırlanan Komisyon raporunu “gündeme bile” almamışlarken… 

“Augias’ın ahırı” demişti Lenin, burjuvazinin meclislerine. Ahlâksızlığın ve pisliğin yığıldığı yer anlamında. Pazarlığın, teslimiyetin, kumpasların, hesapların, çıkarların ahırı…

Ahırınızda tepinin o zaman!

“Biz başka âlem isteriz…”

 

[email protected]

twitter.com/_ahmetcinar_