Rennan Hoca'yı esir alabilirsiniz, teslim alamazsınız...

Bu yazının yayında olduğu saatlerde bizler, Prof. Dr. Rennan Pekünlü’nün cezaevine girmeden önce vereceği “Evren ve Evrim” konulu son dersi dinliyor olacağız. Ardından Rennan hocamızı Foça Açık Cezaevi’ne uğurlayacağız.

Rennan hocayı götürüp ellerimizle cezaevine “teslim edeceğiz” demiyorum, geçici bir süre ikamet etmek üzere orada bırakacağız.

Teslim etmeyeceğiz, çünkü Rennan hoca hiçbir zaman AKP adlı ucube diktatörlüğe teslim olmadı. Çünkü Rennan hoca gerçek bir bilim insanı.

Gerici, piyasacı, tam boy Amerikancı iktidara yaltaklanmadı, dekan ya da rektör olmak için kılıktan kılığa girmedi, eğilip bükülmedi. Bilim insanı sıfatını onurla, başı dik olarak taşıdı.

AKP adlı islamofaşist diktatörlük, Rennan hocayı “hukuksuz” bir şekilde, anayasaya ve Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırı bir şekilde cezalandırarak, sembolik anlamda bir rövanş almak istedi.

Neden biliyor musunuz?

Çünkü AKP diktası, Rennan hocayı yargılamaya, mahkum edip cezalandırmaya mahkum ve mecburdu. 12 Eylül’den bu yana devam eden laiksizleştirme ve dinselleştirme adlı uzun operasyonun tüyünü diken AKP, rejim değişikliğini tescillemek için Rennan hocaya bu cezayı vermek zorundaydı. Kendisini “laik, kamucu, ilerici, cumhuriyet yurttaşı bir bilim insanı” olarak tanımlayan Rennan Pekünlü’nün şahsında, bu niteliklere sahip herkes cezalandırılmalıydı.

Üstelik bu cezalandırma, anayasa ve Anayasa Mahkemesi kararları hiçe sayılarak yapılıyordu. Anayasa Mahkemesi’nin 1989, 1991 ve 2008 yıllarında ayrı ayrı aldığı kararlar çok açıktı: “Türban dini bir simgedir, laiklik ilkesine aykırıdır, yükseköğretim kurumlarında serbest bırakılamaz.”

Bu kararların tümü yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlıyor.

Ama AKP diktatörlüğünü bağlamıyor.

Çünkü AKP’nin artık anayasa, Anayasa Mahkemesi falan tanımadığı çok açık. Bu durum, artık formel anlamda bile anayasanın, Anayasa Mahkemesi kararlarının ortadan kaldırılması anlamına geliyor.

Yürütmeyi durdurma kararlarını uygulamayan, savcı çağırınca oğlunu ifadeye göndermeyen, yasaları ve anayasayı önünde bir engel olarak görüp her fırsatta şikayet eden birisi var karşımızda.

Kurduğu her cümlede “Yeni Türkiye”ye vurgu yaparak, 12 yıla yayılmış pasif bir karşı-devrimi gerçekleştirdiği kanaatini, toplumun ortak bilinçaltına zerk etmeye çalışan birisi.

Ve unutmamak gerekir ki, Hitler rejimi de Weimar anayasasını hiçbir zaman yürürlükten kaldırmadı; sadece yok saydı, uygulamadı!

***

İşte Prof. Dr. Rennan Pekünlü davasında da İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesi, özel bir görev ifa etti. Anayasa Mahkemesi’nin türban kararlarını yok sayarak, kendini “Anayasa koyucu” yerine koydu.

Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını öğrencilere hatırlatan ve bu durumu tutanağa bağlayan bir bilim insanı, bir mahkeme tarafından “Anayasa Mahkemesi kararları yok sayılarak” mahkum edilmiştir.

Mahkum edilmiştir de ne olmuştur?

Rennan hocayı teslim alabilmiş midir?

Asla. Çetin ceviz bir ilerici, kül yutmaz bir laik, sapasağlam bir cumhuriyet yurttaşına toslamıştır AKP yargısı. Rennan hocaya 2 yıl 1 ay hapis cezası vermiştir, Rennan hocayı teslim alabileceğini sanmıştır; ancak Rennan hoca asla teslim olmamıştır.

Evet Rennan hocamız bugün öğleden sonra Foça Açık Cezaevi’ne yerleşecektir; ancak zihninde, dilinde, yüreğinde Nâzım’ın "Mesele esir düşmekte değil / Teslim olmamakta bütün mesele” dizeleri olacaktır.

***

Birkaç yıl önce “AKP iktidarı herhangi bir dinsel inanışa sahip olmamayı, deist ya da ateist olmayı kriminal bir kategori içinde değerlendiriyor, suç sayıyor” şeklinde tespitler yapıyorduk. Rennan Pekünlü’ye verilen bu cezayla birlikte AKP iktidarı bir adım daha atmıştır: Artık laik olmak, laiklikten yana açık ve net tavır koymak kriminal bir konudur, bir suç meselesidir.

Laik cumhuriyet rejiminden İslamcı bir dinsel despotizme doğru gerileyen karşı-devrimci altüst oluşun en çarpıcı simgesi, Prof. Dr. Rennan Pekünlü davasıdır. Rennan hocanın şahsında laiklik, laik anlayış ve aydınlanmacılık mahkum edilmiştir. Asıl yok edilmek, hapsedilmek, kahredilmek istenenler, “Türban neyi örtüyor?” sorusunu her daim soran insanlardır.

Rennan Pekünlü ise, yasalara göre yargılanıp cezalandırılmış bir mahkum değil, AKP adlı ucube diktatörlüğün Foça Cezaevi’ne kapatılan bir esiridir.

Ve teslim olmamıştır. Olmayacaktır.

Bizler de Rennan hocanın öğrencileri, sevenleri, yol arkadaşları olarak, teslim olmayacağız islamofaşist AKP diktatörlüğüne… Esir düşsek bile!

[email protected]
twitter.com/_ahmetcinar_