Dengin

İyi bakın bu fotoğrafa...

Haziran direnişinin boyun eğmeyen insanlarına Nâzım’ın Karlı Kayın Ormanı’nı piyanosunun tuşlarında şelaleleştirerek dinleten ellere vurulmuş kelepçeye iyi bakın.

Soma’daki işçi katliamında hayatını kaybedenlerin hayatta ve ayakta kalmaya çalışan çocuklarına destek için tuşlara basan eller şimdi kelepçede, iyi bakın.

Soma katliamcılarına siper olanlar tetikçilerine işçi tekmeletirken, o eller işçi çocuklarına ömür boyu verilecek bursa katkı için çalıyordu Yiğidim Aslanım’ı, iyi bakın.

İyi bakın ki, o kelepçenin o ellere neden vurulduğunu iyi görün.

O kelepçe dünün, önceki günün değil; onlarca yıllık kinin, nefretin, intikamın kelepçesidir çünkü.

Yalnızca "cumhurbaşkanına hakaret" iddiası yok o kelepçenin altında… Uyduruk kararnamelerle kürsülerinden uzaklaştırılmış akademisyenlere sahip çıkan cesarete vurulmuş kelepçedir o…

Piyanosunun nota sehpasına iliştirdiği “Boyun Eğme” cümlesinden aldığı ilhamla çalan genç bir sanatçıya “sen misin boyun eğmeyen” diye vurulmuş kelepçedir o…

Saray sofralarının soytarısı olmak, güçlünün eteklerine sığınmak yerine; yobaza yobaz, hırsıza hırsız, katile katil, karanlığa karanlık, alçaklığa alçaklık diyen, diyebilen, deme cesaretini gösteren 26 yaşındaki piyanistin bileğindeki kelepçedir o…

“Halkımızın değerleri” adı altında gericiliğe, ilkelliğe, bayağılığa, yobazlığa fit olmayan bir sanatçıya duydukları nefretin ifadesi olan kelepçedir o…  

Bilim düşmanlığını, sanat düşmanlığını, emek düşmanlığını görmezden gelmeyen; insanı boğan karanlıkları ta yüreğinde hissettiği için isyan eden, itiraz eden, hayır diyen bir piyaniste vurulan kelepçedir o…

Aziz Nesin'e göre çocuklara bu düzende iki şey öğretilmektedir: Korku ve cehalet… Korkuyu yere çalmış, cehalete savaş açmış bir sanatçının bileğindeki kelepçedir o…

İnsan aklına ve yaratıcılığına düşman olanlar, aslında o kelepçeyi yalnızca genç piyaniste değil, bir göz dağı ve göz korkutma hamlesi olarak, boyun eğmeme kararlılığında olan herkese vurmuştur.

İnsanlığın ve aydınlığın düşmanı olan bu ucube düzene karşı mücadele eden herkese yöneltilmiş bir ihtardır o kelepçe.    

Ama o kelepçeyi vuranların asla bilmediği şudur: Nâzım Hikmet’lerin, Aziz Nesin’lerin, Ruhi Su’ların yaşadığı bu toprakları her daim taze tutan, yeşerten, yaşatan damar, her zamankinden daha gür, daha hızlı, daha coşkulu akmaya mecburdur, akacaktır.

Dolayısıyla genç sanatçının bileğine vurulan kelepçe hükümsüzdür: Hiçbir önemi ve değeri yoktur, yok hükmündedir, etkisiz elemandır…

Bilim ve sanat, düşünce ve irade, insan aklı ve yaratıcılığı bugüne dek her türlü kelepçeyi kırmayı bilmiştir, bundan sonra yine bilecektir, daha iyi bilecektir.

Anayasanın 2’inci, 10’uncu ve 39’uncu maddelerine aykırı olan “cumhurbaşkanına hakaret” başlıklı ucube suç tanımı, emekten, bilimden, sanattan, hayattan ve insandan yana olan tüm ilericileri tehdit eden bir silah haline getirildi… 26 yaşındaki genç piyanist Dengin Ceyhan da o silahın hedefi oldu…

İstedikleri kadar uğraşsınlar: Boyun eğmemek bir erdemdir. O erdemi ne kelepçeyle yıkabilirsiniz, ne dilekçeyle…

Şimdi bu fotoğrafa bir daha bakın, iyi bakın, daha iyi bakın, unutmayın, boyun eğmeyin.

[email protected]

twitter.com/_ahmetcinar_