Bülent Arınç’la Aynı Sandıkta Oy Kullanmak…

KENTİN SESİ - MANİSA Yazıları

Pazar günü Manisa güneşli olacakmış.

Günlerdir sıcak yüzünü göstermeyen sarı sıcak, bulutların arasından göz kırpmaya başlayacakmış.

Demek ki evin yakınındaki Murat Germen İlköğretim Okulu'na giderken şemsiye, yağmurluk filan almaya gerek yok.

Ama T.C. kimlik numarası yazılı olan nüfus cüzdanımızı almak şart. Nüfus cüzdanımızın cebimizde olup olmadığını son bir kez kontrol ettikten sonra çıkacağız demek ki evden, sırmalar saçan ilkbahar güneşine sırtımızı ısıta ısıta ulaşacağız okul binasına.

Sandık numaramı biliyorum. Zaten son on yıldır aynı sandıkta oy kullanıyorum.

***

Oy kullandığım sandık yine basın mensuplarının ilgi odağı olacak bu seçimde. Çünkü Bülent Arınç da aynı sandıkta oy kullanıyor. Hem Manisa milletvekili olduğundan hem de eski TBMM başkanı olduğundan, her seçim günü Bülent Arınç'ın oy kullandığı sandığın önünde toplanıyor yerel basının mümtaz ve de güzide temsilcileri.

Sandığa oy atan adam fotoğrafı, çok ilgilerini çekiyor olmalı.

Ben büyük olasılıkla sandığa Bülent Arınç'tan önce ulaşırım. Çünkü o kent protokolünü, sağında solunda, önünde ardında ceket ilikleyip yüz sürenleri, koruma duvarlarını filan aşıp sandığa gelinceye kadar, ben çoktan oyumu Türkiye Komünist Partisi Manisa Belediye Başkan Adayı Yümni Kement'e vermiş, belediye meclisi ve il genel meclisi pusulalarında da mührümü çark çekiçli TKP bayrağının altındaki yuvarlağa vurmuş olurum.

***

Ah, ben tam da bunu anlatacaktım.

Ama her zaman olduğu gibi en son söyleyeceğim lafı yine en başta söyleyiverdim.

Olsun, yok zararı.

Ben yine de anlatabilirim meramımı.

İki üç aydır acayip sıkıldım ben.

Havada uçuşan dosyalardan, yolsuzluk iddialarından, miting meydanı böğürmelerinden, gökyüzünü görünmez hale getiren naylon bayraklardan, gözaltına alınan, tutuklanan AKP'li, CHP'li belediye başkanlarından ve belediye meclis üyelerinden, sonra da hiçbir şey olmamış gibi bu partilerin temsilcilerinin utanmadan, sıkılmadan, arsızca meydanlarda oy dilenmelerinden, Hacı Tayyip-Baykal-Bahçeli mengenesine sıkıştırılmaktan, bu isimlerin birbirleri hakkında atıp tutmalarından, birbirlerine "tencere dibin kara, seninki benden kara" minvalinde laf sokuşturmalarından, seçimi kazanmaya yakın duran adayların sandık günü yaklaştıkça ellerini ovuşturmalarından, gözlerinde çakmak çakmak "dolar" ve "avro" işaretleri görmekten, daha seçimi kazanmadan seçim masraflarını nasıl amorti edeceklerini hesaplamalarından ve kent rantını nasıl paylaşacaklarının ince hesabı içine girmelerinden, kent denildiğinde akıllarına rant gelenlerin kirli pazarlıklarından, dereyi görmeden paçayı sıvayan adayların bir de işbaşına gelirlerse neler yapabileceklerinden, kendilerini solcu, sol ve hatta sosyalist diye takdim edenlerin CHP kuyrukçuluğu yapmalarından, kendilerini solcu, sol ve hatta sosyalist diye sunanların DTP kuyrukçuluğu yapmalarından, çark etmenin, yan çizmenin, çamura yatmanın kitabını yazanlardan...

***

Eve işte tüm bunlardan çok ve de acayip sıkıldım.

Ve tüm bunları DURDURMANIN tek yolu var, biliyorum.

Bu sıkıntımı dağıtmanın, bu ufunetimi iyileştirmenin, bu hafakanımı atlatmanın tek yolu var, biliyorum.

Türkiye Komünist Partisi'ne oy vermek.

Çarşafsız, çuvalsız, çetesiz, krizsiz bir Manisa istiyorum.

Ve tam da böyle bir Türkiye istiyorum.

Belediyeleri talan, yolsuzluk, rüşvet yuvası haline getirenleri DURDURMAK istiyorum.

Vahdettin'e özenenleri DURDURMAK istiyorum.

Böyle bir Manisa ve böyle bir Türkiye isterken de...

Bir düzen partisine, bir devlet partisine, bir anti-komünist partiye, çarşafa dolanan bir gerici partiye destek çıkmanın sorumluluğunu paylaşmak istemiyorum.

Onun için, göğsümü gere gere, gönül rahatlığıyla, istekle, iştiyakla, şevkle, ısrarla mührümü Türkiye Komünist Partisi'nin çark çekiçli bayrağının altına basmak istiyorum.

***

Bülent Arınç'ın oy kullandığı sandıkta, bunu yapmak çok ama çok daha keyifli olacak.

Bunu biliyorum.