Arınç’la Aynı Sandıkta Oy Kullanmak ve 13 Eylül’de de Hayır Demeye Devam Etmek…

KENTİN SESİ-MANİSA Yazıları

Bu başlık tanıdık gelecektir size.

Çünkü bu başlıkta bir yazıyı geçen yıl, 26 Mart 2009 günü, bu köşede yayımlamıştım.

Yerel seçimler öncesiydi ve seçim meydanları bu denli ahlaksızlaşmamıştı, televizyon ekranları bu denli pespayeleşmemişti, gazete sayfaları bu denli paçavralaşmamıştı.

İnsanların aklına ve mantığına bu denli saldırılmamıştı.

Aklar bu denli kara, karalar bu denli ak olarak gösterilmeye çalışılmamıştı.

Seçmen bu denli açıktan tehdit edilmemişti.

Tamam, o seçimde de belden aşağı vuruşlar vardı. Tamam, o seçimde de demogoji alıp başını gitmişti. Tamam, o seçimde de sol gösterip sağ vuranlar arsızlaşmıştı.

Ama bu referandum meydanları bir başka…

Geçen yıllardaki seçim meydanlarına rahmet okuttu adeta…

Sağımızda solumuzda, yanımızda yöremizde esen “evet terörü”, bıktırdı…

***

Bir haftadır Bülent Arınç Manisa’da… O iftar senin, bu iftar benim geziyor... Ziyaretler, açılışlar, telkinler, mitingler, hitaplar… Ardından gazeteci ordusu… “Majestelerinin gazetecileri”, “beyefendinin gazetecileri”, “pabuçlarımın gazetecileri”… Sayın Arınç’a tek soru sorulmuyor… “Dedi”, “söyledi”, “belirtti”, “ifade etti” gazetecileri… Manisa’nın köylerinde, kasabalarında “tam saha pres” evet propagandası…

Mahalle muhtarlarına, köy muhtarlarına, oda, dernek, vakıf yöneticilerine yapılan üstü örtülü tehditler de cabası…

Bıktırıcı, yıldırıcı, illallah dedirtici bir propaganda yöntemi…

Kimse referandumda oylanacak maddelerin analizini yapmaya yanaşmıyor.

Kimse paketin kabul edilmesi halinde yargı erkinin nasıl işleyeceğine yönelik bir öngörüde bulunmuyor.

Kimse ayakları yere basan, mantıklı, karşılaştırmalı bir içerik çözümlemesi yapmıyor.

Kimse bu referandumun siyasal sonuçlarını değerlendirmiyor.

***

Üç gün sonra Manisa’da Murat Germen İlköğretim Okulu’nda kurulan 1002 numaralı sandıkta önüme bir oy pusulası konulacak.

Yarısı beyaz, yarısı kahverengi.

Beyaz kısmında evet, kahverengi kısmında hayır yazan.

Tercih mührünü “hayır”dan yana kullanacağım.

Tercih mührünü “hayır”a basarak, aslında pek çok şeye “hayır” demiş olacağım.

Sadece anayasanın bazı maddelerinin değişmesine değil…

Özelleştirmelere hayır diyeceğim.

Derelerin üstüne HES yapılmasına hayır diyeceğim.

Kamusal insanın yok edilmesine hayır diyeceğim.

İnsanlığın temel gereksinimlerinin ticaret konusu haline getirilmesine hayır diyeceğim.

Eğitimin, okulların, sağlığın, ilacın, tedavinin alınıp satılabilir olmasına hayır diyeceğim.

Sermayenin siyasal örgütü AKP’nin, para babası patronlarla el ele verip TBMM’yi bir “sermaye çıkarlarının mabedi” haline getirmesine hayır diyeceğim.

Yargının siyasallaştırılmasına, yargıçların ve savcıların, hükümetin emir eri haline getirilmesine hayır diyeceğim.

Yasama ve yürütmeden sonra yargıyı da ele geçirmeye çalışan AKP’nin diktatöryal bir düzene doğru adım adım gidişine hayır diyeceğim.

AKP’nin denetimsiz, kontrolsüz, yargısız, mahkeme kararsız, kılçıksız bir pervasızlığa kavuşmasına hayır diyeceğim.

Tüccar ruhlu bir partinin, memleketin denizini, deresini, fabrikasını, limanını, bankasını fütursuzca satıp savmasına hayır diyeceğim.

Memleketin, Tayyip Erdoğan ve arkadaşları açısından dikensiz gül bahçesine dönmesine hayır diyeceğim.

Referandum sürecinde söylenen yalanlara hayır diyeceğim.

Beni, bizi, hepimizi aptal yerine koyanların, gözümüzün içine baka baka yalan söyleyenlerin anayasasına hayır diyeceğim.

Bülent Arınç’la aynı sandıkta oy kullanıp hayır diyeceğim.

İçime sine sine, gönül rahatlığıyla, onurla, gururla hayır diyeceğim.

***

Akşam saatlerinde sandıklar açıldığında evet de çıkabilir, hayır da.

Ama ben şunu çok iyi biliyorum ki…

Ben, biz, arkadaşlar, dostlar, yoldaşlar, hepimiz 13 eylülde de hayır diyeceğiz, 14 eylülde de hayır diyeceğiz, 15 eylülde de hayır diyeceğiz ve daha sonra da hep hayır demeye devam edeceğiz.

Referandum bizim için 12 Eylül 2010 günüyle sınırlı bir oylama değil.

Hayatımızın her ânında, her dakikasında bir referandumla karşı karşıyayız. Bir tercihle karşı karşıyayız.

Ve biz hep özelleştirmeci, liberal, piyasacı, gerici, Amerikancı olana hayır diyeceğiz.

Biz hep eşitliği ve özgürlüğü tercih edeceğiz.