AKP, Çal Dağı’nı Fethullah’a nasıl verdi?

Şimdi moda bu: Şaşırmış gibi yapmak!

Vay, FETÖ sınav sorularını da çalmış. Vay, FETÖ orduya da sızmış. Vay, o da mı FETÖ’cüymüş…

Şaşıranları gördükçe şaşırmamak elde değil… FETÖ denilen karanlık örgüt, AKP denilen karanlık örgütün suç ortağı değilmiş gibi davrananları gördükçe, yüzlerine tükürmemek elde değil!

Madem bugünlerde “FETÖ” hikâyesi anlatmak moda… Ben de Çal Dağı’nı anlatayım… Anlatayım ki, “FETÖ” ile AKP adlı örgütler, yağma ve talan paydasında nasıl birleşiyorlar, emperyalizmle ilişkilerinde nasıl tekleşiyorlar, görelim…

Çal Dağı Manisa’da... Turgutlu İlçesi’nde… Kızıl çam ormanlarıyla kaplı, eteklerinde bereketli Gediz Ovası’nın uzanıp gittiği Çal Dağı’nın altında 40 milyon ton nikel rezervi var. Bu madenin saf halde piyasa değeri 6 milyar dolar. Bunu keşfeden İngiliz maden şirketi Europan Nickel, rezervi işlemek için Bosphorus Nickel’i kurar. Yörede tepkiler artınca, halka şirin görünmek ve ikna edici olmak için şirket 2007’de yerli bir isim olan Sardes Nikel Madencilik adını alır. Şirketin yönetiminde 1997-2001 arasında İngiltere’nin Türkiye Büyükelçiliği’ni yapan Sir David Logan da vardır. Şirket, madeni işletmek için 2007’de Ali Babacan’a bir mektup sunar. Dünyanın başka hiçbir yerinde izin verilmeyen “vahşi” yöntemlerle nikel çıkartmak isteyen şirkete, dönemin Çevre Bakanı Osman Pepe izin vermez ve siyasi hayatı biter. Pepe’nin yerine gelen Veysel Eroğlu, gerekli izni verir ve kendisi halen “Orman ve Su İşleri Bakanı”dır… Eroğlu, 2009’da Çal Dağı’nda 3 milyon metrekareyi İngiliz kökenli Sardes şirketine tahsis eder.

Çal Dağı ve Gediz Ovası, emperyalist işgal altındadır: Şirket bölgede binlerce kızıl çam ağacı keser. Yörede halkın direnişi keskinleşir, sertleşir.  

İşte bu noktada devreye Fethullah Gülen cemaati girer: İngiliz şirketi Sardes, maden işletmesini 2011 yılında 40 milyon dolara VTG adlı bir Türk şirketine satar (ya da sattı görünerek kendisi paravanın arkasına geçer.)

VTG şirketi mi? Bu şirket ODTÜ’lü 3 gencin kurduğu (ya da ODTÜ’lü 3 gence kurdurulan) ve Güney Afrika’da kömür üreten bir şirkettir. Şirketin adı 3 gencin isimlerinin baş harflerinden gelir: Vuslat Bayoğlu, Tarık İmre, Gökhan Kantarcıoğlu.

VTG’nin patronu olan bu gençlerin özellikleri ve Güney Afrika’daki kömür maceraları 2012 sonunda yapılan başarılı PR çalışmasıyla medyaya pompalanır.

Özellikle Vuslat Bayoğlu, bütün bağlantıları sağlayan kilit isimdir.

2001’de Güney Afrika’ya giden Vuslat Bayoğlu’nu 2005’te SUMO şirketinin ortağı ve genel müdürü olarak görürüz. SUMO, Tayyip Erdoğan’a çok yakın isimlerden Atasay Kuyumculuk’un patronu Cihan Kamer’in de dolaylı ortak olduğu bir kömür şirketi. SUMO, Ankaralı Melih Gökçek’in Cayman Adaları’nda kurdurduğu Black Diamond şirketi üzerinden, yine Gökçek’in kurdurduğu Vak-Bel şirketine kömür satar. Bunlar AKP iktidarının ve Gökçek belediyesinin halka dağıttığı kömürlerdir.

Bu arada Fethullah Gülen cemaati iş adamlarının 2005’te kurduğu TUSKON’un (Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu) bir uzantısı olarak 2007’de Güney Afrika’da SATBA (Güney Afrika Türk İşadamları Birliği) kurulur.

Vuslat Bayoğlu SATBA’nın da başkanıdır.

Fethullahçıların “business” örgütü TUSKON, Güney Afrika’daki bütün toplantı ve turlarını, para ve bağlantıları SATBA ve Vuslat Bayoğlu üzerinden gerçekleştirir. Fethullahi tarikatı, Güney Afrika’da çok güçlüdür. Türkiye’den cemaat bağlantılı gelen tüm konukları ve basın mensuplarını Vuslat Bayoğlu ağırlar. O yıllarda geziye katılan Mithat Melen, Şahin Alpay gibi yazarlar, Vuslat Bayoğlu’nu överler de överler.

Vuslat Bayoğlu ayrıca, dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın 2005’te Güney Afrika’ya yaptığı gezide Johannesburg’taki Gülen cemaati okullarını ziyareti sırasında onu ağırlayan grubun önde gelen simaları arasındadır.

İşte bu Vuslat Bayoğlu daha sonra Tarık İmre ve Gökhan Kantarcıoğlu’yla beraber VTG şirkerini kurarlar ve 2011’de Çal Dağı’nda “vahşi madencilik” modeliyle nikel çıkarmaya hazırlanan İngilizlerinn Sardes şirketini 40 milyon dolara satın alırlar.

VTG daha sonra “ÇaldağıNikel” diye bir şirket daha kurar ve faaliyetini bunun üzerinden sürdürür.

Bir dizi ortaklık, bir yığın paravan şirket ve oyulmaya çalışılan Çal Dağı, vahşi madenciliğin tehdidindeki Gediz Ovası!

İsimler değişir, tabelalar değişir: Çal Dağı’nın altındaki 6 milyar dolarlık nikele çok ucuz maliyetle el koyma hırsı ve çabası değişmez.

VTG’nin ODTÜ’lü ve de Fethullahî gençleri çok başarılı bir PR çalışması yürütürler. Öyle ki 2012 sonunda kimi gazetelerin yayın yönetmenlerini, ekonomi şeflerini Güney Afrika’ya götürüp kömür madenlerini gezdirirler. Her yerde çarşa çarşaf övgü yazıları yayınlanır.

VTG’nin genç patronları, Çal Dağı’nda “vahşi” değil “yeşil” madencilik yapacaklarını, bin kişiyi işe alacaklarını, her yere ağaç dikeceklerini, Turgutlu’da vakıf üniversitesi kuracaklarını propaganda ederler. Prof. Orhan Kural Turgutlu’ya getirilir, Fethullah Gülen cemaatine bağlı Özel Rabia Hatun Koleji’nde Çal Dağı’ndaki nikel madenciliğini göklere çıkarır. O dönemin AKP’li Belediye Başkanı Serhat Orhan, Turgutlu’da kamuya ait iki park alanını Fethullahî tarikatına ait Rabia Hatun ve Gündüzalp kolejlerine tahsis etmek ister ama açılan davalarla bu girişim engellenir. Cemaate yakın isim olarak tanınan Serhat Orhan, Çal Dağı projesini var gücüyle destekler.

Ayrıca VTG şirketinin Turgutlu’da sosyal sorumluluk projesi adı altında bilgisayar dağıtıp yardım ettiği okullar da, Fethullahî tarikatının okullarıdır.

VTG’nin niyeti Çal Dağı’nı oymak, havuzlara sülfür asit basıp Gediz Ovası’nı kendine “kâr” etmektir!

Buraya kadar anlattığımız aşama, AKP tarikatı ile Fethullah Gülen tarikatının koalisyon ortağı olduğu yıllar. Yollarda beraber yürüdükleri, yağan yağmurda beraber ıslandıkları yıllar…

2013 sonunda 17-25 Aralık büyük rüşvet ve yolsuzluk skandalı patlar. AKP-Fethullah Gülen koalisyonu yıkılır. 2014’te AKP’li ve cemaate yakınlığıyla tanınan Serhat Orhan belediye başkanlığı seçimini kaybeder.

Fethullahçı kimliğiyle bilinen VTG’nin Çal Dağı projesi yarım kalır… VTG patronları, şirketin yüzde 50.01’lik hissesini Melih Gökçek’in yakın arkadaşı ve uzaktan akrabası Namık Tanık’a ait Nata adlı inşaat şirketine, yüzde 49.09’luk hissesini de İsviçreli Sable Capital AG şirketine devrederler.  Böylece Fethullahçı VTG, Çal Dağı’ndan usulca çekilir…

Görüldüğü gibi Çal Dağı’nın ve dolayısıyla bereketli Gediz Ovası’nın patronlara peşkeş çekilmesi, bir AKP-Cemaat yapımıydı. Birlikte ve beraber yedikleri bir halttı: AKP tarikatı ile Fethullahî tarikatının fiili koalisyon ortaklığı döneminde kotarılmış bir talan ve yağma operasyonuydu.

Öküzler ölmedi ama ortaklık bozuldu… Şimdi Çal Dağı’nda Melih Gökçek’in akrabası Namık Tanık’ın şirketi Nata ile İsviçreli Sable Capital şirketi var.

Fethullahîler gitti diye sevinmeyin. Çal Dağı ve Gediz Ovası hâlâ emperyalizmin ve patronların işgali altında.

Bir tarikat gider, diğeri gelir. Bir peşkeş biter, bir yağma başlar.

Bunların hepsini ancak halk süpürür.

[email protected]

twitter.com/_ahmetcinar_