Aile büyükleri yakınırlar ya; Her şeyin hayırlısı.Elalemin çocukları gider çalışır, iş yapar, kendini sevdirir. Bizimkisi kahve köşelerinde dolaşır, sokak başlarında kabadayılık yapar, yol keser, kanun nizam dinlemez.
Ya da, bilmem kime yetki vermişler, koltuk, makam vermişler, önce babasını asmış.
Tabii ki, belirttiğim bu örneklerin sözünü edeceğim şahısla ilgisi yok . Öylesine aklıma geldi.
Siyasiler oy almak için olur olmaz vaadlerde bulunurlar. Özellikle seçimler öncesi vatandaşları etkilemek için projeler sunarlar. İlginç ve dikkati çeken taahhütlerden söz ederler.
İşin garip olanı, bizim ülkemizde yasaklar vaad eden, anayasaya , yasalara uymayacaklarını açıklayanlar bile oldu ve bir sürü oy da aldılar.
Bizimki daha başbakan iken önemli projesini televizyonlarda açıklamıştı. Söylediklerini hatırlayın;
“Bu sosyal medya baş belası.Bu twetterin mivitterin kökünü kazıyacağız. Yok dünya ne dermiş,bilmemneymiş.Ne derlerse desinler kökünü kazıyacağız.”
Yani, yasak getireceğini vaad etti.
Bu iletişim ve bilgi araçları çağımızda demokrasinin, ifade özgürlüğünün önemli ve artık vazgeçilmez unsurları.
31 mart günü, kim tarafından öldürüldüğü dahi açıklanmayan, hatta ölüm raporları gizlenmeye çaışılan savcı Kiraz’ın vücuduna Cumhubaşkanının söylediğinin aksine 5 değil 10 kurşun isabet ettiği (Florence Nightingale hastanesi raporunda) anlaşıldı.Savcının iki ateş arasında kaldığı anlaşılıyor.Devlet yetkililerince çok başarılı olarak sunulan operasyonda polisin odadakileri taradığı sır değil artık.
Polisin başarılı operasyonu ile rehin alınan savcı öldürülmüş oldu. Övündükleri polis oyerasyonu bu.
Getirilen yayın yasağı da bu garçeğin, devletin terör eylemline ortak olduğunun bilinmemesi için.
Twitter, Youtube, Google yasak,
Devlet terörünün, teröre suç ortaklığının yazılması, açıklanmasına yayın yasağı,
Yaklaşan 1 Mayıs'ın Taksim’de kutlanmasına yasak.
RTE’ nin ve iktidarının baskıcı politikalarını eleştirenlere, itiraz edenlere, yazıp, çizenlere tazminat davaları, konuşma, yazma yasağı yani.
Yasaklar vaadederek seçime giren bir lidere sahibiz.
Yasak olmayan ne?
Anayasayı, yasaları o şahsın ve o şahısların tanımaması, uymaması serbest.
Yürürlükteki anayasanın tarafsızlık hükmünü yok saymak, iktidar partisine 400 milletvekili istemek. Anayasaya aykırı olarak “ben artık başkan oldum, bundan sonra böyle ” diyerek dolaşmak, eylem yapmak serbest.
Devlet hazinesini soymak, paraları bölüşmek, arazi çevirip ucuza kapatmak, milyon dolarlarla suçüstü yakalanmak, evde para sıfırlamak serbest.Bunlara yasak yok.
Ortaya çıkan tablo gösteriyor ki, özgürlükler değil, yasaklar vaad ederek ve uygulayarak seçime gitmek, koltuğu bu şekilde korumak bizim ülkeye özgü bir durum.
Tersi olması gerekmez mi?
Ve yine bizim ülkemize özgü bir başka gerçek de, bu faşist tutumu, uygulamaları cansiperane savunan sahte gazeteci, yazar sürüsü.
Yazıyı bitirmeden merak edilen bir konuyu da hatırlatmak isterim. Şu Yalova Kaymakamını. Pardon Valisini.
Siyasi partiler milletvekili adaylarını dün Yüksek Seçim Kuruluna bildirdiler.Gözüm AKP listesinde bu valinin adını aradı, ama yoktu. Oysa saygısız kişiliği ile, bir öğretmenin ölümüne yol açan tutumuyla iktidarın valisi olmanın gereklerini yerine getirmişti.
Adı Gavat’a çıkan Adana’nın eski Valisi de listede yok.
Demek ki bu tür kişiler o kadar çok ki, hangi birini listeye alsınlar.