The Times 
satın alınacak

Gel de sus.

Bu kez de The Times gazetesine kafayı taktı iyi mi?

Uluslararası alanda tanınmış Nobel’li, Oscar’lı sanatçılar, aydınlar bu gazeteye ilan vererek Başbakan’ı Gezi eylemcilerine karşı diktatörce davranmaktan vazgeçmeye, demokrat olmaya davet etmişlerdi.

Buna çok bozulmuş. Gazeteyi dava edecekmiş. Diyor ki:

“Bunlar düşüncelerini, fikirlerini kiraya vermiş tipler. Densizlik yapıyorlar. Yüzde 50 ile iktidara gelmiş Başbakan’a diktatör deme ahlaksızlığı yapıyorlar. Sen beni nereden tanıyorsun?”

Yüzde 50 ile iktidara gelen bir Baş-bakan’a diktatör diyorlarmış.

Diktatör, yüzde kaçla gelene deniyor? Yüzde 30, 40, 50? Hangisi olunca diktatör olmaya hak kazanılıyor? Yüzde 20 olur mu? Söyleyin, kaçla gelince öyle olunuyor?

“Siz beni nereden tanıyorsunuz” diyor.

Sizi tanımayan mı var?

Sizi Roboski’den (Uludere) tanıyor olamazlar mı?

Hani 30 genç bombalanarak öldürülmüştü ya.

Ben emir vermedim diyorsunuz ya. Peki kim verdi?

Öyle ya, MOBESE kayıtları, görüntüleri de yok ki, hangi ülkenin uçağı bombaladı? Bilinmiyor ki.

Sizi Gezi eylemlerinden tanıyor olabilirler mi?

“Kahraman” polislerinizin, polis tavırlı eli sopalı sivillerinizin öldürdüğü 5 genç vardı ya hani? Gözleri kör edilen gençler vardı ya.

Dünya sizi oradan tanıyor galiba.

Dava açmaya gelince.

Gel vazgeç.

Gazete İngiltere’de yayınlanıyor. Dava Londra mahkemelerinde görülecek. Silivri, Çağlayan filan olsa tamam da durum öyle değil. Oranın yargıçları henüz sizin iktidara bağlanamadı. İleride bir gün Viyana’yı geçip, Londra kapılarına dayanıp, onları da yandaş yargıya dahil ettiğinizde o zaman düşünürsünüz.

“Düşüncelerini, fikirlerini kiraya verenler, densizler” dediğiniz bu imza sahibi sanatçıları, aydınları oranın gavur yargıçları haklı bulur da aklarsa, siz davayı kaybederseniz ne olacak?

Bu bizi üzmez mi? Bizim başbakanımız neden mahkeme kararıyla diktatör gibi garip bir suçlamanın muhatabı olsun ki?

Sizin Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış gereken yanıtı vermiş, bu yeterli.”The Times’e verilen bu ilan bir insanlık suçudur” demiş.

İnsanlık suçu ha!

Bir ülke yöneticisini demokratlığa davet etmek, oldu mu insanlık suçu?

Bir de anlaşılmayan kısım şu: Siz neden gazeteyi dava ediyorsunuz ki? Gazete bir yanıyla da ticari kuruluş. Parasıyla bir kınama ilanı koyuyor.

Protesto sahiplerini, imza verenleri dava edin.

Sizi gazete değil, sanatçılar, aydınlar diktatörlükle suçluyor.

Türkiye’deki medyanın önemli bölümünü susturdunuz, şimdi dışarıya açılıyorsunuz. Bu da bir ilerleme, bravo.

Geçen yıl da Amerika’daki Wall Street Journal (WSJ) gazetesine takmıştınız .

WSJ, Türk uçağının Suriye hava sahasına girdikten sonra düşürüldüğünü yazmıştı. Ardından Roboskili köylülerin bombalanmasında sizi ve hükümetinizi eleştirmişti.

Siz de kızmış, “Bu gazete Obama’ya karşı, seçim öncesi Obama’yı zora sokmak istiyor. Bu yapılan yayın namert” demiştiniz.

Size ne bir gazete Obama’ya karşı ise? Obama’yı savunmak size mi düştü?

Aslında Türkiye yetmez. Yabancı medyaya da el atmak lazım. Kesin çözüm, WSJ’yi da, The Times’ı da satın almak.

Sayenizde kasalarını dolduran Zorlu’ya, Şahenk’e, Tamince’ye söyleyin, alsınlar bu gazeteleri. Yandaş basına dahil edin.

Başına getirecek kişi bulmak kolay.

Sizin “kılınız” olmaya baş koymuş, bir tabur yanaşma gazeteci aportta bekliyor, gözünüzün içine bakıyorlar.

Yiğit Bulut, “Başbakan için ölmeye hazırım, o benim atam” diyor, daha ne desin? Nagehan, eş durumundan kocası, Oral’lar, nice eski solcu kart liberaller bir işaretinize bakıyor.

Bir de aile dostun Remzi Bey vardı onu unuttum. Açsın kesenin ağzını.

Sadece çocuklarınıza yurtdışında burs vermesi yetmez.

Kızlarınızı Türkiye’deki “başörtüsü zulmü” nedeniyle dışarıda okutmak zorunda kaldığınızı belirtmiştiniz. Bu aile dostunuz da burs verip masraflarını karşılamıştı.

Yalnız, burada bir başka soru hep ortada kaldı. Oğlunuz neden yurtdışında okumak zorunda kaldı?

Oğlunuz da mı başörtülüydü?

Bu konudaki sorulara biz yanıt veremiyoruz.

Siz verseniz diyorum.

Bu arada Başbakan çok veciz bir cümle daha kurdu. “Yüzde 10 barajı kaldırmayız” dedi. Gerekçe çok anlamlı: “Bu bizim iktidarımız döneminde çıkmadı.”

İşte oportünizme görülmemiş örnek. Ya da “dün dündür” kafası.

Darbe anayasası da sizin iktidarınızda çıkmadı. Niye değiştirmeye uğraşıyorsunuz?

Ya da kamuda çalışanlara başörtüsü serbestisi ile ilgili yasal düzenleme için niye uğraşıyorsunuz? Sizin iktidarınızda mı getirildi bu düzenleme?

Çook örnek var ama yazacak yerim yok.