Sorunumuz aydın oportünizmi

Haftanın kahramanı kuşku yok ki “ünlü” jeolog, hem de prof. Celal Şengör.

Adam, hayırsız evladına demiş ya; “oğlum ben sana Vali olamazsın demedim ki, adam olamazsın dedim”

Aynı durum.

Adam olamamış prof. (Radikal’daki söyleşisinde) diyor ki, ” Kenan Evren haklıydı, yaptığı her şeyi istisnasız onaylıyorum. İnsanlara dışkı yedirmek işkence değildir. Deniz Gezmiş gibi eşkıyaya kahraman denildi bu ülkede.”

Güneydoğu’da faili meçhuller, köy basmaları, operasyonlar sırasında bazı rütbeli askerlerin köylülere eziyet ettiği, hatta dışkı yedirdiği biliniyor.

Bu yapılanları, artık yapanlar bile yüksek sesle savunamazken bu prof. savunuyor. Hem de “ istisnasız” diyor. Daha öncesine de uzanıyor, şanlarıyla, şerefleriyle bir döneme damgasını vuran, bedelini ödeyen gençlik önderlerinden Deniz Gezmiş’e de laf atıyor.

Bu övdüğü, savunduğu darbe sürecinde 650 bin kişi gözaltına alınmış, 517 kişi  idam cezasıyla yargılanmış, 50 kişi idam edilmiş, 17 yaşındaki çocuk yaşı büyütülerek asılmış, 14 bin kişi vatandaşlıktan çıkartılmış, 171 kişinin gözaltında işkenceden öldürüldüğü belgelenmiş,  cezaevlerinde 299 kişi yaşamını yitirmiş.

Aslında bu adam için söylenecek her şey söylendi. Kısa ve doğru bir değerlendirmeyi de Deniz Gezmiş’ler döneminde SBF Sosyalist Fikir Kulübü Başkanı olan dostumuz Muharrem Kılıç yazdığı şu cümlelerle ifade etti;  

“Siz bakmayın kılık kıyafete, bakmayın söze söyleme, aldırmayın lakaba, titre. Bir toplum gerilemeye ve çürümeye başladı mı, magandalık ve hödüklük ile entel ve tuzu kuru züppelik el ele gider.”
Tepkiler üzerine Kadıköy Belediyesi, bu şahıs için düzenlediği söyleşi ve kitap imza gününü iptal ettiğini açıklamış.

Yeni Yüzyıl Gazetesi bu şahıs için şu başlığı atmış; “Papyonlu faşist şoke etti”

İşin garibi de bu zaten. “papyonlu faşist” için bu ülkede hâlâ birileri, örneğin CHP’li belediye söyleşi ve imza günleri düzenliyor.  

Bu ülkenin öteden beri en önemli sorunlarından biri aydın oportünizmi, iki yüzlülüğü, çıkarcılığı, sahtekârlığı, Muharrem Kılıç’ın deyimi ile hödüklük ve züppeliği.

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, bu şahsın üyeliğini gözden geçirir, odadan kovar herhalde. Gitsin Viyana mühendisler odasına kayıt yaptırsın.

Şöyle diyor Celal Şengör Radikal’deki söyleşisinde; “Benim popüler kültürle hiç alakam yok, müzik dinlemek istediğim zaman Viyana’ya gidiyorum. Orada dinliyorum.”

Kendisine, mesleğine, ülkesine, toplumuna yabancılaşmak böyle bir şey.

Gerçi Celal Şengör yalnız değil. Onun gibi okumuş, çokbilmişlerin sayısı o kadar çok ki…

Gerici, yoz, dinci, baskıcı AKP iktidarını yıllarca destekleyen, cehenneme giden yola taşlar döşeyen, sonra da, “Ben aldatıldım. RTE’ye nasıl da inandım. Erdoğan sahici değilmiş, kendimi kandırılmış hissediyorum” diyenlerin sayısı az değil.

Üstelik bunlar toplumda kendilerini akıllı sayarlar. O kadar çok akıl verirler ki, akılları o kadar çok ki, ona buna akıl vermekten kendilerinde akıl kalmamış, aldatılmışlar.
 
HAFTANIN ŞAKASI:
Tarih. 31.05.2015.
Televizyonda konuşan Başbakan Ahmet  Davutoğlu;
“Yemin ederek söylüyorum, o MİT tır’ları Bayırbucak Türkmenlerine gidiyordu.
……………….
Tarih: 03.06.2015
Televizyonda konuşan MHP milletvekili Tuğrul Türkeş;
“Vallahi de billahi de o tır’larBayır bucak Türkmenlerine gitmiyordu.  
 
Şu anda Ahmet Davutoğlu Başbakan, Tuğrul Türkeş Başbakan yardımcısı.
Bunlardan biri yalan söylüyor.
Siyasette hokkabazlığın vardığı son nokta.
Hizmette ve yalanda sınır yoktur.