Hep mağdur bir RTE

Artık kabak tadı vermedi mi?
Yine mi aynı numara ey RTE?
Hâlâ mı mağduriyet edebiyatı?
Ne ilgisi  varsa, üstüne vazifeymiş gibi milletvekili seçimlerine hazırlanan ve seçim kampanyası çerçevesinde Bursa’da konuşan RTE, kullanacağı barutu bitmiş olmalı ki yine kendini mağdur göstermeye uğraştı.
Bakın ne diyor; “Beni ve ailemi tehdit ediyorlar. Rabbimin verdiği canı Rabbimden başka kimsenin almaya gücü yetmez…”
Kendisine acındırma masalına yeniden sarılıyor.
 Yahu, senin canını kim niye tehdit etsin?
Her şeyden önce senin ölün değil, dirin lazım. Daha bu işin yargı süreci var mahkemesi var, sanığın orda olması meselesi var. Konunun “divan”a kalmaması meselesi var.
Ozan ne demiş? Kör olasın demiyorum, kör olma da gör beni.  
Boş ver demeyin.
Bu konuşmayı yapmasının hemen ardından, sabaha karşı saat 02.30 sıralarında AKP’nin İstanbul il binasının önünden geçen bir araçtan uzun namlulu silahlarla ateş edilmiş, sonra kayıplara karışmışlar.
Bina önünde polis noktası ve görevli emniyetçiler var, mobese kameraları var. Ateş edip kaçanlar saptanamamış.
Bu konuda bir daha ne İçişleri Bakanı, ne vali ne bir başka görevli bir açıklama yaptı. Demek ki önemsiz bir vaka saydılar.
“Yasa dışı sol örgüte mensup bir iki kişi” de demediler. Elinizin altında bir meczup da mı yok tu, hay Allah.
“Tehdit ediliyorum” de, ardından hemen gece yarısı parti binası taransın.
“Bizim çocuklar darbe yaptı” gibi bir şey.    
Neyse, RTE, “şu anda şahsımı ve ailemi  tahdide başladılar” diyor, tabii ki Gülen cemaatini işaret ediyor.
Hatırlarsanız, Bülent Arınç da daha önce, evinin önündeki caddede dolaşan iki askeri görevlinin kendisine suikast teşebbüsü iddiasıyla yakalandığını açıklamıştı.
Bu olay gerekçe gösterilerek iktidar Genelkurmay’ın kozmik odasına girdi, tüm gizli belgeler oradan alındı.
Ancak yıllar geçtikten sonra bu suikast zanlıları için bugüne dek bir dava bile açılmadı.
“Bizim çocuklar” bir şeyler yapmıştı.
Şimdilerde yine “mağduriyet”e dönüldü.
“Beni ve ailemi tehdit ediyorlar”, “ben mağdurum” ,”ofisime de dinleme aleti koymuşlar beni bile dinliyorlar”
Senin ulaştırma bakanın dememiş miydi, “ kötü bir işiniz yoksa, kendinizden eminseniz dinlenmekten neden korkuyorsunuz?”
Bu ülkede her dönem solcular, aydınlar, sendikacılar, izlendiler, dinlendiler, içeri atıldılar.
Kimse böyle ağlaşmadı, bunu propaganda aracı yapmadı.
Üstelik siz artık, dinlenenden ziyade dinleyen makamsınız. Muhalif gördüğünüz herkesi dinletiyorsunuz. TİB sizin elinizde.
Hem ne oldu da mağdursunuz?
Demokratik hakkını kullanan, eyleme katılan çocuğunuzu mu vurdular?
Yakınınız faili meçhule mi gitti?
Roboski’de (Uludere) oturan yakınlarınızı devlet bombaladı da akrabalarınızı mı kaybettiniz?
Neden mağdursunuz?
Suriye’de savaştan mı kaçıp geldiniz? Savaş mağduru mu oldunuz?
Sizin bilginiz olmadan birileri polise “vur-kır” yetkisi veren yasa mı hazırlayıp TBMM ye gönderdi?
Nedir sizin mağduriyetiniz?  
En matrağı da şu cümle; ”Başbakan olarak beni bile dinlediler, beni dinleyenler Romanya’da yakalandı, bu suçtur, suç!”
İyi yine, sizi dinleyen yakalanmış. Bizleri, muhalif herkesi dinleyen, dinleten siz ve adamlarınız ne zaman yakalanacaksınız?
Demek tehdit ediliyorsunuz, öyle mi?
Başbakan Davutoğlu, bu göreve başladığı günlerde  bir açıklama yapmıştı ve bu konuya değinmişti. Demişti ki; “Türkiye  huzurlu bir ülke haline geldi.Ülkeye huzur getirdik. Tehdit edilen varsa bize gelsin.”
Madem tehdit ediliyorsunuz, Davutoğlu’na bir uğrayın. Size bir baksın. Bir bildiği var ki böyle konuştu.
Yani, demem o ki, bu mağduriyet laflarını artık bir tarafa bırakın. Siz artık her şeye kadir, ülkenin en güçlü adamısınız. Mağrurların en mağrurusunuz.
Bir eliniz yağda, bir eliniz balda. Halk deyimiyle, yediğiniz önünüzde, yemediğiniz arkanızda.
Paralar da sıfırlandı, şükür. Daha ne?
Dışarıdasın da. Ya içeride olsaydın. Şükret bugününe. Beterin beteri var.