Fransa’ya posta atmak kolay

Ahmet Abakay'ın “Fransa'ya posta atmak kolay” başlıklı yazısı 16 Ocak 2013 Çarşamba tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Ocak ayı lanetli bir ay. Onat Kutlar, Metin Göktepe, Hrant Dink, Uğur Mumcu bu ay öldürüldüler.

Ocak ayına bu sene hem iyi hem kötü başladık.

İyi başladık.

Başbakan PKK lideri Öcalan ile görüşmeleri başlattı. “Kürt sorunu” demese de, “Artık Kürt sorunu yoktur” dese de karşılıklı görüşmelerin başlaması iyiye işaret.

Giriştiği her eylemde muhalefetin destek vermeyişinden şikayetçi olan Başbakan bu kez, hem de en önemli konuda Kemal Kılıçdaroğlu’nun desteğini, “kendisi himmete muhtaç, hadi ordan diyerek” reddetti.

“Biz Apo ile bu işi çözeriz, başkasına ihtiyaç yok” demeye getirdi.

Ardından, Paris’ten 3 PKK yöneticisi kadının öldürülmesi haberi gelince işler karıştı.

Kötü bir süreç başladı.

Cinayet konusunda, daha somut hiçbir şey bilinmezken Başbakan ve AKP’nin diğer yetkilileri en çok konuşan, bilgiçlik taslayanlar olarak ortaya çıktılar.

“Daha erken, henüz net bilgi yok” diye başladıkları cümlelerinin ardından hüküm verdiler “Örgüt içi hesaplaşma.”

Nereden anlaşılıyor beyim?

Daha önce de örgüt içi infazlar olmuş da..

Derin ve sığ devletimiz, Gladiomuz daha önce böyle şeyler yapmamış mı?

Yeşil pasaportlar ayarlayıp, yurt dışına özel izinlerle devlet adına adam öldürmeye gönderilenler de Susurlukçular, Çatlı’lar matlılar ne olacak?

Güneydoğu’da silahlı Hizbullah örgütünü kuran, cinayetlerine, mezar evlerine göz yuman önce ANAP’ın, sonra senin Diyarbakırlı İçişleri Bakanın olduğunu sağır sultan duydu.

Fransız Cumhurbaşkanına kükrüyor bizimki: “Bu cinayeti derhal çöz!”

Siz Roboski cinayetini çözdünüz mü? Üstelik hangi ülkenin savaş uçağının bombaladığını bildiğiniz halde sorumluları buldunuz mu? Bulmadınız çünkü izler sizin mahalleye gidiyor değil mi?

Sizinkiler, bir yolunu bulsak da bu toplu cinayeti PKK’ye yıksak diye az düşünmediler. Ancak bu mızrağa çuval bulunamadı.

Fransa Cumhurbaşkanı’na “Çöz, cinayeti işleyenleri bul” diye posta atıyorsunuz.

Siz Hrant Dink cinayetine ortak olan, yardım ve yataklık eden güvenlik görevlilerini buldunuz mu? Bu olayda adı geçenleri milletvekili, vali, bilmem ne yapan kim?

Batman’da 12 yaşındaki Uğur Kaymaz’ı devletin silahlı görevlileri evinin önünde taradı, öldürdü. Katiller nerede? Görevlerine devam etmiyorlar mı?

Her cumartesi Galatasaray Meydanı’nda oturup kayıp cocuklarını ve öldürenleri isteyen annelerin sesi size ulaşmıyor mu?

Demek ki neymiş, peşin peşin “örgüt içi infaz” diye ortaya atılırsanız, birileri de çıkar sizin devlet içi infazlarınızı hatırlatır.

Kürt sorununu çözecek iradenin hem samimi hem sicilinin temiz olması gerekir.

Daha bir ay önce elinde urgan MHP ile yarışan kimdi? “Sen asamadın, ben asarım” deyip idamı geri getireceğini, halka idam sehpaları vaadeden kimdi?

“PKK uzantısı” BDP’lilerin dokunulmazlığını kaldırıp Meclis’ten kovma girişiminde bulunan kimdi?

Sizin inandırıcılığınız yok.

Fransa Cumhurbaşkanı’na “Öldürülen kız teröristtir. Onunla niye görüşüyorsun” demek işin kolayı. “Teröristlerle” sadece siz ve adamlarınız görüşür değil mi?

Size göre Türkiye’de cezaevlerindeki 70 gazeteci de terörist.

Size artık kimse inanmıyor, güvenmiyor.

Elbette silahlar toprağa gömülmeli, şiddet ve silah politik mücadele aracı olmamalı.

Bunun için güven verici sicili temiz yöneticilere, iktidarlara ihtiyaç var.

Başbakan ve yardımcılarının TV’lerdeki konuşmalarına bakılırsa bu olaydan memnun bile görünüyorlar. Deprem uzmanı gibi “örgüt içi infaz” derken hiç üzüntülü de gözükmüyorlar. Mutluluktan gözleri parlıyor. Kullanacakları yeni bir koz bulmuş havasındalar.

Bir tek Bülent Arınç üzüldüğünü söylüyor. O zaten garip bir adam.

Anadoluda bazı ölü evlerinde paralı ağlayıcılar vardır. Geniş çevresi olmayan cenazesi olan evlere uğrar ağlarlar, sonra paralarını alıp giderler. Arınç da onlara benziyor.

Üzülmekten ve ağlamaktan sorumlu devlet bakanı.

Bir de bunların Ankara milletvekili Akdoğan var ki evlere şenlik .

“Silah bırakmayı düşünmüyoruz” diyen Murat Karayılan’a, “Öcalan’ın iradesine karşı çıkmaktır bu. Olacak şey mi?” diyor.

Adam birden en keskin Apo’cu oldu iyi mi? Apo’nun iradesini savunuyor.

Şaşkın ördek böyle olunuyor demek ki.

AKP’nin PKK kanadı oluşuyor galiba, ya da PKK’nin AKP kanadı…

Size bir istihbarat vereyim mi?

Yaklaşın, kulağınıza söyleyeyim.

Ne mi?

Paris cinayeti aslında Ergenekon’un işi.

Tutmaz mı?

O zaman Beşar Esat’ın işi.

O da mı olmaz?

O zaman sizinkilerin işi.

Ama bu da her yerde söylenmez ki..