Cezaevlerinden çıkan tabutlar

Elbette ki baskıcı AKP hükümetinin ve RTE’nin tek adam yönetiminin devam etmesi önemli.

Elbette ki siyasetteki tıkanma önemli.

Hükümetin kurulması geciktiriliyor.

Seçimlerde tek parti yönetimini kaybeden RTE, yeni hükümetin kendi denetimi ve kontrolünde olması için uğraşıyor.

Erken seçim, geç seçim. Elbette bunlar önemli.

Ancak bu tartışmalar ve endişeler içinde hiç konuşulmayan, gündeme gelmeyen bir konu var ki, aynı derecede önemli.

Ancak ne yazık ki sorunun çözümünde yetkili makamda olan devletin yetkilileri bu konuda tek laf etmiyorlar, hiçbir icraatları yok.

Konu, cezaevlerinden çıkan tabutlar, ölümler konusudur.

Konu, cezaevlerindeki, acil tedavileri gereken hasta tutuklu ve hükümlüler meselesi.

Cezaevlerinden hemen her hafta yeni tabutlar, ölüler çıkıyor.

Bilmem kaç yıl hapse mahkum edilen hükümlülerin, ya da henüz davası bile sona ermeyen tutukluların cenazeleri sessiz sedasız çıkıyor cezaevlerinden, ailelerine teslim ediliyor.

Bu kişiler, tedavileri yapılmadığı için fiilen ölüm cezasına çarptırılıp, cezaları infaz edilen kişiler.

Hasta tutuklu ve hükümlülerin yakınlarının oluşturduğu,”hasta mahpuslara özgürlük insiyatifi” her hafta cumartesi günü Ankara’da Sakarya meydanında toplanıp bu konuyu kamuoyunun ve tabii ki yetkililerin gündemine taşımaya çalışıyor. Bunu 55 haftadan beri sürdürüyor.

Cezaevlerinde bulunan ve ağır hasta olan çocukları, anne- babaları, yakınları için seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Ancak konunun muhatapları, çözüm makamları olan Cumhurbaşkanı, Başbakan, Adalet Bakanı bu sesi duymuyor, umursamıyorlar.

Yasaların, anayasanın, hukukun, insanlığın, vicdanın gereği olarak hasta mahpusların serbest bırakılması, tedavilerinin sağlık merkezlerinde ya da evlerinde yapılması gerekirken bu işlem yerine getirilmiyor.

İnsan Hakları Derneğinin (güncellenmiş son) verilerine göre, hapishane koşullarında tedavisi olanaksız, ölümü bekleyen ağır hasta mahpus sayısı 282, sürekli hastalık ve sakatlık durumunda olup yine hapishane koşullarında tedavisi olanaksız hasta mahpus sayısı 721, Adalet Bakanlığı verilerine göre bu sayı 1300 civarında. Ve sayı sürekli artıyor. Ve hemen her hafta, hapishanelerden yeni tabutlar çıkıyor; bire, ikişer, Sessiz-sedasız!..

Adalet Bakanlığı verilerine göre:2009’da 242, 2010’da 260, 2011’de 285, 2012’de 287,2013’te 267 kişi hapishanelerde yaşamını yitirmiş. Hapishaneler çığlık atıyor, “beni duyun” diye.
Hasta Mahpuslara Özgürlük İnsiyatifi son açıklamasının bir bölümünde şu bilgiye yer veriyor:

“Yürüttüğümüz yoğun kampanya sonucu arada bir ağır hasta mahpus, ‘ölüme beş kala’ , ‘hapishanede öldü denmesin’ diye tahliye edildi! Ancak Hapishaneler can almaya devam ediyor.

Biz ‘ağır hasta’ listesinde olanlardan ‘kötü haber’ beklerken 10 gün önce  Kandıra T tipi hapishanesinden beklenmedik bir ölüm haberi aldık. 13 Yıldan beri hapis yatmakta olan 36 yaşındaki  Rıza KAZICI iki ay önce geçirdiği bir barsak ameliyatından hemen sonra hapishaneye geri gönderildiği için enfeksiyon kapmış, hastaneye geri götürüldü ise de kurtarılamamıştır. İşte hapishanede insan hayatı bu kadar ‘ucuz’dur.”

Açıklamanın bir bölümü böyle.  

“Biz yaratılanı severiz, yaratandan ötürü” sözünü oy almak için meydanlarda sık sık söyleyen yönetici; sözüm sizedir.

Haydi bakalım, yap gereğini.

Cezaevlerinde ölümlere, devlet cinayetlerine dur de de görelim samimiyetini.