Başbakan işkence görmüş öyle mi?

Ahmet Abakay'ın “Başbakan işkence görmüş öyle mi?” başlıklı yazısı 2 Ocak 2013 Çarşamba tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Başbakan, nereden aklına estiyse iki gün boyunca Şanlıurfa’da mitingler yaptı, hem yöre halkına hem Suriyeli mültecilere nutuk çekti.

“Zalim Esad gidecek”, “Allahın yardımı yakındır” dedi. Arapça parçalar okudu.

İşi daha da ileri götürdü, Allah, kitap Kuran’a yöneldi. Suriye’deki gelişmeleri peygamberin doğumuna benzetecek kadar uçtu “Her kutlu doğum sancılıdır. Suriye kutlu doğuma hazırlanıyor” dedi.

Bir hatim indirmediği kaldı.

Ülkemizde halen Suriyeli mülteci sayısı 220 bin dolayında.

Öyle anlaşılıyor ki seçim öncesi bunlar seçmen yapılacak. Elbette ki oylar da AKP ye yazılacak.

Bu uyanıklık anlaşılır diye başbakan konuşmasının bir yerinde ekledi “ben burada seçim konuşması yapmaya gelmedim.”

Oysa bir ülkenin başbakanı demokratsa, demokrasiyi, insan haklarını önce kendi ülkesinde yaşama geçirir.

Oysa bizimki Şanlıurfa’da sallıyor: On yılda Türkiye’yi üç kat büyüttük.

Nasıl oluyor bu iş?

Siz yönettiğiniz ülkede daha kara yoluyla asker sevkiyatı yapamıyorsunuz. Bu nasıl büyütme?

İşte iki gün önceki haber: Güvenlik nedeniyle acemi eğitimini tamamlayan 161 er Merzifon’dan hava yoluyla Kars’a gönderildi.

Bakın yönetiminizde baskıcı bir yıl geride kaldı.

Bugün yeni yılın ikinci günü. Türkiye on yılda üç kat büyüdü diyorsunuz.

Size söylemediler mi, cezaevlerinde halen 70 gazeteci, 600’den fazla üniversite öğrencisi, ağırlığını Kürtlerin oluşturduğu 10 bini aşkın seçilmiş siyasetçi, yönetici bulunuyor.

Üzerine polisi saldığınız ODTÜ’lü öğrencileri haksız yere suçladınız. Molotof, demir bilye, otomobil lastiği, bilmem ne dediniz.Bunlar doğru değildi.

Halkı yanılttınız.

Ayrıca, sadece parasız eğitim talebini içeren pankart taşıyan ya da yasal gösterilerde sadece slogan atan öğrenciler cezaevlerinde değil mi?

Bunu bildiğiniz halde bir gün TV ekranlarına çıkıp da haksızlığa uğrayan bu gençler için “Bu çocuklar neden içeride, ey yargıçlar sizde hiç vicdan yok mu” dediniz mi?

Daha bir hafta önce, 34 yıl önce toplu katliama uğrayan, resmi kayıtlara göre 111 kişinin öldürüldüğü Kahramanmaraş katliamının yıldönümüydü. Aleviler, örgütleriyle birlikte yakınlarını, arkadaşlarını anmak istediler.

Ancak sizin valiniz, emniyet müdürünüz kente girişi yasakladılar. Şiddet kullandılar.

Haberiniz var mı Başbakan?

Neden o gün siz ya da bir bakanınız, temsilciniz bu anma etkinliğine gidip 34 yıl önce devlet desteğinde katledilen, saldırıya uğrayan bu insanların, ailelerinin yasına ortak olmadınız?

Bunlar “sizden” değil miydi yoksa? Neden yoktunuz? Hadi yoktunuz, neden yasaklanmasına ses çıkarmadınız?

Önce kendi kapının önünü süpür sonra git komşu ülkede rejimi, yönetimi değiştirmeye uğraş.

Urfa’da sallıyorsunuz “Türkiye’yi üç kat büyüttük” diye.

Roboski’de (Uludere), devletin uçaklarıyla bombalanarak öldürülen çoğu çocuk yaştaki köylüleri hiç hatırlatmak istemem, çünkü bu konu sizin tansiyonunuzu yükseltiyor.

Anımsadınız mı?

Hayır hayır, ittihat terakki döneminde değil.

Yok yok ismet İnönü ile de ilgisi yok.

Hani bir yıl önce. Daha yeni.

Siz unutturmaya çalışıyorsunuz ancak insanlık bunu hep size hatırlatacak!

Bir de geçenlerde TV’de babalanman da çok eğlenceliydi. Hangisi mi?

Gülten Kışanak konusunda, Bülent Arınç’ın, “Böyle işkence görsem ben de dağa çıkardım” demişti ya. Siz de hemen ortaya atladınız “ben de hapis yattım, ben de işkence gördüm” diye konuştunuz ya. Çok güldük. Herkesi güldürdün, Allah seni de güldürsün.

Yahu siz ne işkencesi gördünüz? Bunu niye bugüne kadar açıklamadınız?

Oysa herkes biliyor ki size cezaevinde kral dairesi hazırlatıldı. El bebek gül bebek baktılar size.

Ne işkencesi gördünüz hele anlatın?

Elektrik mi verdiler? Suratını mı dağıttılar? Cop mu soktular? Filistin askısına mı astılar? Ailenizi, çocuklarınızı da gözaltına alıp karşınıza mı getirdiler? Sizi yürüyemez hale getirip, tuzlu suda mı yürüttüler? Gözünüzü mü bağladılar?

Bu sorulan şıklardan hangisini işaretliyorsunuz.

Bunların dışında bir şık daha var Hiçbiri.

Doğru cevap Hiçbiri olarak görülüyor.

Doğru mu?

Yanıtınızı bana değil, kamuoyuna açıklayın.

Türkiye’yi on yılda üç kat büyüttüğünü ileri süren Başbakan, yeni yılın ikinci gününde bir de şu soruya tek kelime ile yanıt verin:
Düşünce ve ifade özgürlüğünde Türkiye dünyada kaçıncı sırada?

Soru biraz zor mu oldu ne?

Çalışmadığınız yerden mi geldi ?

Daha çok çalışın, böyle olmuyor..