Artık bebekler ve çocuklar öldürülüyor

Güneydoğu bölgesinde öldürülme sırasına bebekler, çocuklar, kadınlar ve yaşlılar da dahil edildi.

Oysa savaşta bile bu kategoriye girenlere dokunulmaz.

Cizre’de daha üç aylık Miray bebek keskin nişancılar tarafından öldürülüyor. Dedesi ambülansa ulaşmaya çalışırken kurşunlanıyor, yok ediliyor.

Cudi mahallesinde evlerinin bahçesinde oynayan beş yaşındaki Hüseyin Selçuk  ensesinden vurularak katlediliyor.

Aynı mahallede daha iki gün önce Hüseyin Ertene adlı 16 yaşındaki genç, özel harekatçılar tarafından göğsünden vurularak öldürülüyor.

Katiller yok, ceza alan, yargı önüne çıkartılan yok.

İlçede sokağa çıkmak yasak, öldürülenler artık evlerinin bahçesine gömülüyor.

Bütün bunlar film değil, oyun değil, yaşanan günlük olaylar.

Devleti yöneten sorumlular ise sadece konuşuyorlar ve bu olaylarla ilgili değiller.

Türkiye’nin gelişmesini, kalkınmasını çekemeyenler varmış. Duble yolları bilmem kaç katına çıkarmışlar. Bu hükümet tüm dünyadaki mazlumların,  eziyete uğrayanların haklarını savunmak için uğraşıyormuş.

Ülkede yaşanan bu vahşeti önlemeyen Cumhurbaşkanının, Başbakanın, iktidarın gündemi ise bambaşka.

Hedefleri şimdi ODTÜ.

RTE, ODTÜ’de namaz kılan gençlere saldırıldığını söylüyor, ”YÖK gereğini yapacak , talimat verdim, takibini yapıyorum” diyor.

Bebekleri, çocukları, dedeleri, kadınları kurşunlayarak öldürenleri, bölge halkına evden çıkmayı yasaklayanları değil, ODTÜ’yü yakın takibe almışlar.

ODTÜ’de 14 mescid ve cami varken, orada inanç özgürlüğünün engellendiğini, namaz kılanlara saldırıldığını en tepedeki makamdan söylemek tam bir provokasyon değil mi? Öğrencileri çatışmaya sevk etmek değil midir?

Kaldı ki, bu tür açıklamalar ilk değil.

Hani Kabataş’ta başörtülü bacıya yarı çıplak, 50-60 kişi saldırmıştı.

Yalan çıktı.

Hani Gezi eylemlerinde polis saldırısından kaçan, aralarında  yaralıların bulunduğu insanlar sığındıkları camide içki içmişlerdi.

Bunun yalan olduğunu söyleyen, buna tanıklık yapan cami imamı başka ile sürüldü.

Bu tür yalanlar üzerine bina edilen bir siyaset sürdürülüyor.

Şimdi sıra ODTÜ’de.

AKP’li bir milletvekili daha ileri gidiyor.

“Cizre’ye nasıl girildiyse, ODTÜ’ye de öyle gireriz.” Diye konuştu.

Cizre’de yaşanan cinayetlerle övünüyor, bunun benzerini yapmakla da tehdit ediyor.

Ey bu ülkeyi yöneten zevat. Şunu unutmayın. Bu baskıcı, faşist tutum, ülkeye de gençliğe de  çok büyük zarar verir.

Din üzerinden, Müslümanlık üzerinden gençleri birbirine düşürmeyin, düşman etmeyin.

ODTÜ’de Müslümanların namaz kılması engelleniyor yalanına girmeyin. Ayrıca şunu kafanıza sokun;

ODTÜ de dahil, üniversiteler eğitim, bilim kurumlarıdır. Üniversiteler ibaret merkezleri, dini mabetler değildir, olamaz. Oraya Müslümanlık, Hristiyanlık görevlerini yapmak için gidilmez.

Bunu yapmak isteyenler, her yerde yeterince bulunan camilerle, bu yetmiyorsa, Umre’ye, Hac’ca giderler.

Bu kurumlar Mühendis, doktor, idareci, yönetici gibi elemanların yetiştirilmesi için vardır.

Üniversiteler dini mabetler değildir.

Bu yöneticiler, bu kışkırtmalara devam ederse, bunu da din ve inanç özgürlüğüne dayandırırsa, o zaman bir başka öğrenci grubu da çıkar, haklı olarak,  üniversitemizde neden Cemevi yok, Neden Kilise yok, diye sormaya başlarlar.  

Orta dereceli okullarda, liselerde, imam hatipleşme yolunda önemli adımlar atıldı. Benzer uygulamalar, baskılar üniversitelerde hep gündemde.

Ancak ODTÜ, SBF, DTCF  gibi bazı üniversitelerde, baskıya, devlet terörüne  itiraz geleneğinin sürmesi iktidarı hep rahatsız etti.

ODTÜ gençliği, ülke sorunlarıyla yakından ilgilidir. Duyarlıdır.Bağımsızlık, demokrasi, emek mücadelesine önem veren kuşakların devrimci geleneğinin sahibidir, sürdürücüsüdür.

Ben ODTÜ öğrencilerinin birçok paneline konuşmacı olarak katıldım.

Bu ay içinde hem Ankara merkezde hem Kıbrıs kampüsünde iki konferansta konuşmacıydım.

ODTÜ gençliğinin demokratik geleneği sürdürmesinden hep onur duydum.

Üç yıl kadar önce de yine ODTÜ merkezde Prof. Raşit Kaya’nın yönettiği panelde konuşmacıydım. O zaman CHP TBMM Grup Başkanvekili olan Kemal Kılıçdaroğlu ile AKP Milletvekili, TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Burhan Kuzu da diğer iki konuşmacıydı.

Anayasa değişikliği konusunu tartışmıştık. Öğrencilerin soruları ve yorumlarıyla canlı bir tartışma olmuştu. Burhan Kuzu o panelde ODTÜ öğrencilerini bayağı övmüştü.

Burhan  Kuzu  bugün danışmanı olduğu RTE’nin ODTÜ için yaptığı saldırgan konuşması için ne diyor acaba?

Bir şey söyleyemez tabii ki. Söylese işten atar, sarayın kapısının önüne koyarlar değil mi?

ODTÜ’ye saldırılar sonuç vermeyecektir.

ODTÜ’yü teslim alamayacaksınız. ODTÜ’den uzak durun.

ODTÜ yalnız değildir. Unutmayın, hepimiz ODTÜ’lüyüz.