AKP itirafçısı aydınlar çözüldü

Ahmet Abakay'ın “AKP itirafçısı aydınlar çözüldü” başlıklı köşe yazısı 12 Aralık 2012 Çarşamba tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Aydınlar, sanatçılar her ülke için önemli ve değerli. Ancak “kimi” aydın ve sanatçılarımızdan çok korkarım. Ne zaman ne yapacakları belli olmaz.

Halk aydınına,sanatçısına sevgi ve saygı duyar, güvenir. Özellikle de demokrasi, insan hakları, özgürlük ve emek mücadelesi içinde yer alan, bu mücadeleye sempati duyan, yüz binlerce, milyonlarca insan sinemada, tiyatroda,konferanslarda gördüğü, dinlediği, izlediği kişileri el üstünde tutar, kendinden bilir, değer biçer,peşinden gider.

Oysa ülkemizde kimi kültür sanat insanları öylesine kıvrak, ikiyüzlü tutumlar sergiler ki, öyle savrulurlar ki şaşarsınız.

Ben şaşarım, okuldaki öğretmen, kahvedeki köylü, üniversitedeki öğrenci, fabrikadaki işçi şaşırır kalır.

Çok örnek var da sonuncusunu hatırlatayım sinema sanatçısı Halil Ergün.

Bu adam, bir TV programında son seçimlerde AKP’ye oy verdiğini açıkladı.Buna açıklama da denmez, “itirafçı” demek daha doğru olur.

Hatta gazetecileri cezaevlerine tıkan savcıların iddianamelerinde, kendilerini saklayan “Gizli Tanık”lar var ya, onlar gibi bir şey. Gün geliyor ortaya çıkıyorlar.

Bu vatandaş, kendini haklı çıkarmaya da çalışıyor, bu kıvraklığını olağan sayıyor TV programında Başbakan Erdoğan’ı çok sevdiğini bir önceki seçimlerde AKP’ye oy verdiğini açıklıyor.

Şimdi burada biraz duralım.

“Bir torba patatese,bir çuval kömüre oyunu satan bu halktan bir halt olmaz” sözü çok söylenir.

Topluma örnek olman gerekirken, sen sanatçı olarak ne karşılığında bunu yapıyorsun?

Seni saygın bir yere koyan, seni sen yapan, “solda” yer alan, emek mücadelesi içinde olan, çoğu zaman ağır bedeller ödeyen bu halktır. Senin filmlerinde para verip salonları dolduranlar bunlardır. Çok sevdiğin Başbakanın ailesi, cemaati ve sol düşmanı AKP’li yöneticilerin çevresi gelmezler senin filmlerine.

“Ne var bunda? Sadece kime oy verdiğimi açıkladım” diyor Halil efendi.

Buna net yanıtı bir TV programında Tiyatro, Sinema oyuncusu Ali Erkazan, “Onu bu topluma sosyalist anlayıştaki kitle kazandırmıştır. Onu sol adam etmiştir. İnsanları niye kandırıyorsun?” diyerek verdi.

Halil Efendi! Sen, 1994 yılında SHP’den, 1999 da CHP’den Beyoğlu Belediye Başkan adayı olarak ortaya çıkmışsın. Sonra da gidip AKP’ye oy verdiğini (hem de bunu gizleyerek)yıllar sonra itiraf ediyorsun. Beyoğlu’nun sokaklarında içki içildiği için masaları toplatanlar, yasaklayanlar da bu iktidarın adamları değil miydi?

Bu tutumun suç mu?

Elbette yasalar önünde suç değil, ama ayıptır ve sol değildir. Madem Başbakan’ı seviyorsun, Onun partisine oy veriyorsun, ne diye başka partiden aday oluyorsun be adam!

Bu halkı aldatmak, sol gösterip sağ vurmak değil mi?

Bu kişi elbette tek değil.Çok var bunlardan. Bu aydın kaypaklığının örnekleri çok.

Bu yazıyı yazarken HaberTürk TV’de Balçiçek ilter’in Genco Erkal ile yaptığı söyleşiyi dinliyorum.

Genco Erkal, AKP iktidarının kültür-sanat düşmanlığından örnekler verirken, “öyle bir baskı dönemindeyiz ki, hiç beklemediğiniz insanlar bile bizim oyunları izlemeye gelmeye korkuyorlar” diyor.

Aydınların yakılarak öldürüldüğü Madımak olayını konu alan oyununa davet ettiği meşhur bir yazarın korkup, salonda seyirci olarak dahi gözükmekten çekindiğini anlatıyor. Balçiçek Hanım, bu kişinin isminde ısrarlı olunca açıkladı: “Nobel ödüllü yazarımız!”

“Gelemem” demiş Orhan Pamuk. “Benim, politik olarak orada gözükmem doğru olmaz” diye yanıt vermiş.

Gideceği yer yasa dışı bir eylem alanı değil. Tiyatro oyunu,salonu.

Yıllarca gizlediler kendilerini.

Hele biri daha var ki, yarım itirafçı durumunda. İki tarafı da idare etmeye çalışıyor. Uzun yıllar, müzikle uğraştı. 12 Eylül’de Almanya’da politik göçmendi. Sonra döndü. Şimdilerde aktivist filan diyor kendisine.

Düşman gördüğü demokrat insanların fotoğrafını basıp, üzerine de çarpı koyan, sonra da bazıları öldürülen insanları hedef gösteren gazetenin yazarı Abdurrahman Dilipak ile kanka oldu. Ortak kitaplar yazıp, programlar yaptı. Şimdilerde yürüttüğü projenin selameti için AKP’li milletvekilleri ve yöneticilerin kapısını çalıp destek isteyen bir vatandaştan söz ediyorum.

Niye bunu yapıyorsun diye sorulduğunda, “önyargılı olmamak lazım, diyalog önemli” diyor.

Diyalog istediği adamların demokrasi, insan hakları, düşünce ifade özgürlüğü diye bir dertleri yok ki.

Onlarla ancak “mücadele” edilir.

Çünkü onlar, kültüre, sanata, düşünceye, düşünen insana düşman.

Aman dostlar, kalabalıkta çevrenize dikkat edin. Virüsler ortalıkta, yakınınızda dolaşıyor olabilir. Bakın Adalet Ağaoğlu’nun başına gelene. TV kanallarında, “aldatıldım, aldatıldım, Başbakan beni aldattı”diyerek dolaşıyor.