Son dönemde aniden süreç hızlandı, adeta ulusların sermaye sınıfları BRICS’e ve onun altındaki yapılara doğru koşmaya başladılar.

BRICS yuvarlanan kartopu gibi büyüyor

Bir şey oluyor dünyada, tarihin motoru çok hızlı dönmeye başladı. Başka bir deyişle emperyalist hegemonya krizinde yeni bir dönemece doğru gidiliyor.

Ne BRICS yeni, ne Doların rezerv para oluşuna karşı alternatif arayışı. 2008’de ABD’de başlayan ve tüm dünyayı etkisine alan iktisadi çöküş sonrası ABD hegemonyasına karşı alternatif arayışları ete kemiğe bürünmüştü. BRICS de esas olarak 2008 sonrası kendini gösterdi.

Şimdi farklı olan ne?

Son dönemde aniden süreç hızlandı, adeta ulusların sermaye sınıfları BRICS’e ve onun altındaki yapılara doğru koşmaya başladılar. BRICS’e ve BRICS’in Yeni Kalkınma Bankası’na üyelik için sıraya girildi.

Gözler yeni üyeliklerin ve yeni ortak para biriminin konuşulacağı Güney Afrika’da yapılacak 22-24 Ağustos zirvesine çevrildi.
Bu baş döndürücü süreci olduğu kadar eksiksiz aktarmaya çalışalım.

Bir yerde BRICS’in IMF’si olarak adlandırılan ve yeni bir mali hegemonya aracı olarak işlev görmesi beklenen Yeni Kalkınma Bankası 2015’te BRICS üyeleri Brezilya, Hindistan, Çin, Rusya ve Güney Afrika’nın katılımı ile oluştu. 2021’de Bangladeş ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), 2023’te Mısır dâhil oldu. Uruguay’ın katılımı dışında Suudi Arabistan’ın Bankaya dâhil olmasına kesin gözüyle bakılıyor.

Bir parantez açıp Şangay İşbirliği Örgütü’nden de bahsedersek yönelim daha iyi anlaşılacak.

1996’da Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan tarafından kurulan örgüte 2001’de Özbekistan, 2017’de Hindistan ve Pakistan, 2021’de İran katıldı. Ayrıca üç gözlemci ve altı diyalog ortağı bulunuyor ve diyalog ortakları içinde Türkiye de var. 

BRICS’in Ağustos zirvesine hazırlık olarak yapılan ve Güney Afrika’da gerçekleşen Dışişleri Bakanlarının geçen haftadaki toplantısına ilk gün üye beş devletin, ikinci gün ise Ağustos zirvesindeki genişlemeye konu olacak 10 devletin Dışişleri Bakanları katıldı: Arjantin, BAE, Endonezya, İran, Kazakistan, Mısır, Nijerya, Senegal, Suudi Arabistan, Tayland Dışişleri Bakanları.

En önde soldan sağa BRICS üyesi Çin, Brezilya, Güney Afrika, Hindistan ve Rusya Dışişleri Bakanları, arkada ise yeni katılması beklenen İran’dan Suudi Arabistan’a, Arjantin’den Endonezya’ya 10 ülkenin Dışişleri Bakanları görülüyor.

Ayrıca üyeliğe ilgi duyanlar içinde Türkiye’nin de olduğu çok sayıda ülke bulunuyor.

Zaten Brezilya-Çin, Çin-Suudi Arabistan, Çin-Rusya gibi yüklüce bir ticari hacmi yerel paralarla gerçekleştirmeye başlamış olan bu ülkeler BRICS’in Ağustos zirvesinde sadece ortak bir para birimi değil, ABD’nin dünya para transferinde kullandığı SWIFT sistemine de bir alternatif yaratmayı gündeme alacaklar.

Bu karara destek verenlerin içinde İran, Suriye, Venezuela, Küba ve Rusya başta olmak üzere ABD’nin dolar hegemonyasını suistimal ederek ve bir siyasi araç olarak uyguladığı ekonomik ablukaya maruz kalan ülkeler bulunuyor.

Bu girişimin barışçıl gibi gözüken yöntemlerine rağmen ABD hegemonyasına karşı genişleyen bir savaş ilanı olduğu çok açık.

Bu arada Ağustos zirvesine Putin’in katılımını Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) aracılığıyla engellemeye (Putin’in tutuklanması kararı alınmıştı) ve Güney Afrika Cumhuriyeti’ni sıkıştırmaya çalışıyorlar. Muhtemelen Güney Afrika daha önce imza koyduğu UCM’den toplantı öncesi ayrılacak. Görüldüğü gibi sadece IMF ve SWIFT gibi mali mekanizmalar değil, Batı emperyalizminin UCM gibi diğer hegemonya araçları da çöküyor.

ABD bu kartopu yuvarlanışı ile başlayıp çığa dönüşen süreç karşısında çaresiz.

Emperyalist düzenin patronu olmak sadece savaşı örgütlemekle olmaz, emperyalist barışın da örgütlemesi gerekir. ABD geçmişte bunu defalarca yaptı; 1978’de Mısır ile İsrail arasındaki Camp David Anlaşması, ya da çatıştırmaksızın Türkiye ve Yunanistan’ın NATO içinde tutulması gibi.

Şimdi bunu Çin yapıyor, Pakistan ve Hindistan aynı anda Şangay İşbirliği Örgütü’ne katılıyor, İran ve Suudi Arabistan birlikte BRICS’e koşar adım atlıyorlar.

ABD’nin üretici güçleri geliştirmedeki liderliği de çok önemliydi, 1970’lerdeki Silikon Vadisi atılımı kapitalizme bir hava deliği oldu. ABD benzer bir atılımı beceremiyor şimdi.

Çin’i durdurmak için koyduğu çip ambargosunun Çin’i yavaşlattığı ama durduramadığını yazmıştık.

Üretimi tekrar ülkesine çekemiyor ABD, ülkesinde sermaye için emek gücü pahalı, işçiler ise örgütlü ve yükselen bir mücadele eğilimine sahip.

Alternatif ekonomik birlikler kurmaya çalışıyor, Hint-Pasifik Ekonomik Çerçevesi gibi, olmuyor. Çünkü değer zincirinde ve Asya ticaretinde Çin öyle bir yer tutuyor ki onsuz işe yaramıyor ekonomik anlaşmalar.

En becerebildikleri şeye dönüyorlar zorunlu olarak. Askeri güç kullanmaya.

Şu anda Almanya’nın bütün askeri hava üslerini (kısmen Hollanda ve Çekya’nınkileri) kullanan 25 devletten 250 uçağın ve 10 bin askerin katıldığı dev bir NATO tatbikatı yapılıyor. Türkiye üç savaş uçağı ve 56 askeri personelle katılmış.

Ve kural yok tatbikatta. Henüz NATO üyesi olmayan İsveç ve Japonya da bulunuyor örneğin. Sadece Avrupa’nın değil, Tatbikatın Kuzey Buz Denizi’nin ve Pasifik bölgesinin paylaşımı ile ilgili olduğu anlaşılıyor.

Türkiye’de işçi sınıfının tarihsel görevleriyle ilişkilendirerek süreci yakından ve dikkatlice izleyeceğiz. 

NATO’nun bir felaket, BRICS’in ise yeni bir bağımlılık süreci yaratabileceğinin farkında olacağız.