AKP iktidarda kaldığı sürece, eğitimin piyasalaşmaya ve de gericileşmeye devam edeceğini unutmamak gerekir.

AKP’li yıllarda eğitim (III): 2012 ve sonrasında eğitimin gericileşmesi

Eğitimin gericileşmesi 2012 yılından itibaren hız ve derinlik kazanmıştır. AKP Lideri, 19 Şubat 2012’de yapılan gençlik kongresine gönderdiği mesajla, “Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin davacısı bir gençlik1” istediğini belirtmiştir. Şubat sonunda eğitim bakanı Ömer Dinçer, “12 yıllık zorunlu eğitim hazırlıkları devam ediyor; hazırlıklar sonunda kamuoyunu bilgilendireceğiz ve daha geniş kesimlerde tartışacağız” açıklamasını yapmıştır. Toplum bu konudaki haberleri beklerken aniden 4+4+4 olarak adlandırılan yasa taslağı gündeme gelmiştir. Bu taslak, mecliste gerçekleşen akıl-almaz baskılar sonunda AKP ve MHP oylarıyla mart sonunda kabul edilmiştir. Zorunlu eğitimi kağıt üzerinde 12 yıla çıkaran bu yasayla,

  • İmam hatip ortaokulları açılmıştır.
  • İlkokula başlama yaşı 7’den 6’ya ve ilkokul süresi de 5 yıldan 4 yıla indirilerek, 10 yaşındaki çocukların kendi istekleri ile değil de ailenin isteği doğrultusunda imam hatip ortaokullarına gitmelerini önü açılmıştır.  
  • Kuran-ı Kerim ile Hz. Peygamberimizin hayatı adlı iki seçmeli din dersi getirilmiştir. 
  • Açıköğretim zorunlu eğitimin bir parçası sayılmıştır.

4+4+4 yasasının kabulünden hemen sonra, hafızlık kursuna gideceklere ilkokula geç başlama hakkı verilmiş ve ‘temel din bilgisi’ adıyla üçüncü seçmeli din dersi açılmıştır. Yeni imam hatip okulları inşa edilirken, yüzlerce okul da imam hatip okuluna dönüştürülmüştür. Öğretmen liseleri ile sınavsız öğrenci alan genel liseler kapatılıp imam hatibe ya da Anadolu lisesine dönüştürülmüştür. Ortaöğretime geçiş sınavı değiştirilmiş, bakanlığın belirlediği ve sınava girenlerin yaklaşık yüzde 10’unun girebileceği ‘nitelikli liseleri’ kazanamayan yoksul öğrenciler, imam hatip liselerine ya da açık liseye gitmek zorunda bırakılmıştır. Lise öğrencilerine evlenme izni verilmiş, evlenenler açık liseye transfer edilmiştir. Anadolu Lisesi açmak için en az 50 binlik nüfus koşulu getirilirken, imam hatip okulu açmak için herhangi bir koşul getirilmemiştir. 

AKP’nin piyasacı yaklaşım ve uygulamaları, gericileşmeyi hızlandırmıştır. Eğitim piyasalaşıp eğitim hizmeti almak için yapılan harcamalarla özel okul sayıları artarken, tarikatlarla diğer gerici kuruluşların açtığı yasal ya da yasa dışı kreşler, anaokulları ve Kuran kursları da artmıştır. Bu yıllarda bakanlığın gerici kuruluşlarla yaptığı protokoller de, Danıştay’ın iptallerine karşın artmaya başlamıştır.

AKP, 2014 yılında çıkardığı dershane yasası ile Talim ve Terbiye Kurulu’nu 1926 yılında belirlenmiş olan temel işlevinden uzaklaştırıp sıradan bir birime dönüştürmüştür. Bu kurula ilahiyatçılar ve/ya da Cumhuriyetin kazanımlarına düşman kişiler üye yapılmıştır. Öğretmenlere performans değerlendirilmesi getirilmiş ve yandaşların öğretmen olarak atanması kolaylaştırılıp yandaş olmayan kişilerin öğretmen olması zorlaştırılmıştır; Bu yasayla 8 yılını dolduran okul yöneticilerinin görevlerine son verilmiş ve boşalan makamlar yandaşlarla doldurulmuştur. Bu yasayla getirilen ‘proje okulu’ uygulamasıyla, kısa sürede toplumun gözdesi olan Anadolu liseleri AKP’lileştirilmiştir. Örneğin proje okulu uygulamasıyla Kabataş Erkek Lisesi Müdür Yardımcı’lığına getirilen kişi, “… Artık bu memlekette neyi bekliyoruz, neyi ümit ediyoruz, diyoruz ki artık bütün okullarımızın imam hatip lisesi gibi olma zamanı geldi2 açıklamasını yapmıştır. Proje okuluna dönüştürülen İstanbul Lisesi öğrencileri, 2016 mezuniyet töreninde okul yönetimine sırtlarını dönmüştür. O yıl pek çok okulda benzer tepkiler yaşanmıştır. 

17 Haziran 2016’da, Öğretim Birliği Yasası’na karşın, eğitim bakanlığına rakip olacak nitelikte Türkiye Maarif Vakfı kurulmuştur. Bu vakfın mütevelli heyeti AKP’lilerden oluşturulmuştur.

15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrasında Fetöcülük tu-kaka olurken diğer tarikatlar öne çıkmaya başlamıştır.  

AKP, 2017 yılında da eğitim öğretim süreçlerini her açıdan gericileştirecek bir müfredatı uygulamaya koymuştur. Bu müfredatla, dini öğretimde, güncel sorunları din kitabına ve hadislere göre çözecek öğrenci yetiştirilmesi hedeflenmiştir. Bu müfredat Cumhuriyetin aydınlanmacı değerlerine göre değil Osmanlı–padişah-halife-Osmanlıca hayranı öğrenci yetiştirilmesine yönelik olarak yapılandırılmıştır.  Bu müfredat ile öğrencilerin özgürleşmesi değil, dayatılan inanca bağımlı olması hedeflenmiştir. Bu müfredata uygun gerici içerikte ders kitapları basılmıştır. Bu müfredatın hedefe ulaşması için 2018’de Ziya Selçuk ve 2021’de de Mahmut Özer gibi profesörler eğitim bakanı yapılmıştır. Z. Selçuk gerici ve yandaş kuruluşlarla işbirliğini artırırken, M. Özer 1-3 Aralık günlerinde yandaşlardan oluşan şurayı toplayarak eğitimi daha da gericileştirecek önerilerin kabul edilmesini sağlamıştır.

2012 ve sonrasında okul ve öğrenci sayılarındaki değişimler, AKP’nin gericileşme doğrultusunda aldığı yolu açıkça ortaya koymaktadır. 2011-2012 öğretim yılında hiç imam hatip ortaokulu yokken, bugün 714.297 öğrencinin okuduğu 3.427 imam hatip ortaokulu vardır (Çizelge 1). 2012-2021 yılları arasında imam hatip lisesi sayısı 537’den 1.673’e, Kuran kursu sayısı 8.696’dan 19.503’e ve ilahiyat fakültesi sayısı da 35’ten 98’e çıkmıştır. 2021 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı’nın açtığı yaz Kuran kurslarına da 1.906.615 çocuk katılmıştır3. Bu arada tarikat okullarında bir milyon kadar öğrenci okumakta olup kaçak olarak açılan dini kurumlara giden çocuk sayısı ise net olarak belli değildir. Dini öğretim görenlerin sayısı bu rakamlarla sınırlı değildir. İlk ve ortaöğretimde imam hatipler dışındaki okullarda okuyan 15 milyon kadar öğrenci zorunlu olarak Sünni-Hanefi inancın öğretildiği din kültürü ve ahlak bilgisi dersini almakta, ayrıca milyonlarca çocuk ya kendi isteğiyle ya da okulların dayatması nedeniyle seçmeli din derslerini almaktadır. Bu duruma ek olarak, AKP’lilerin yanında dini söylemlerde ve eylemlerde bulunan öğretmen ve yönetici sayıları da giderek artmaktadır. 

AKP’nin gericileşme yönündeki başarısı (!), eğitim emekçileri sendikalarındaki üye sayılarının değişiminden de görülmektedir. 2012-2021 yılları arasında, laik ve bilimsel eğitimi savunan eğitim sendikalarının toplam üye sayıları 150 binlerden 130 binlere inerken, laik ve bilimsel eğitim karşıtı eğitim sendikalarının üye sayısı ise 650 bine yaklaşmıştır4. 20. Şura’daki gerici önerilerin mimarı bu sendikalardır.

Sonuç olarak toplum -çocuklar, gençler ve yetişkinler- dini öğretim ile dini söylem, eylem ve uygulamaların bombardımanı altındadır. Bu bombardımanın yoğunluğu son zamanlarda ters yönde gelişmelere yol açmıştır. Gençler arasında, laikliği-bilimselliği benimseyenler, ateizme ya da deizme yönelenler ve Cumhuriyet değerlerine sahip çıkanlar hızla artmaya başlamıştır. Eğitim alanında 19 yılda yaşanan dönüşümler toplumu gericileşmeye tepkili hale getirmiştir. İstanbul’da  ‘Sultan Ümmet için Yaşama Derneği’ tarafından açılan tarikat kursunun yöre halkının tepkisi sonucu kapatılması (soLHaber, 24 Kasım 2021) bu durumun son örneğidir. 

Ancak AKP iktidarda kaldığı sürece, eğitimin piyasalaşmaya ve de gericileşmeye devam edeceğini unutmamak gerekir.  

[email protected]