Enflasyon emekçinin cebinden eksiltirken, patronların kârlarını artırmalarına bahane oldu ve varlıklarının değerini katladı.
Yıllar sonra bu zenginliğin küçük bir kısmını vergi olarak vermesi istenen patronlar bir ağızdan itiraz ediyor.
Uygulamanın adı "enflasyon düzeltmesi". Şirketlerin ödeyeceği vergiyi belirleyen mali tablolarının, enflasyon nedeniyle artık gerçek değerlerini ifade edemez geldiği noktada uygulanıyor. En son 2004'de uygulanmıştı.
Örneğin bir firmanın 2004 yılında 100 liraya bir arsa satın aldığını varsayalım. Enflasyon muhasebesi uygulaması öncesinde bu arsa, firmanın 2022 yılı bilançosunda da 100 lira olarak görünüyordu.
Onlarca milyon liralık gayrimenkuller, alındıkları yıldaki alış bedelleriyle listeleniyor, mal varlığı ufak gösteriliyordu. Şimdi yeni uygulama ile firmalar, ilgili kalemin bilançoya girdiği tarihten bu zamana oluşan enflasyon kadar güncelleme yapmak zorunda.
Bir örnek de siyasetten verilebilir. Son yerel seçim öncesi adaylar mal varlıklarını kamuoyuna ilan etmişti. Ekrem İmamoğlu'nun beyanında 30 bin liraya arsa, 150 bin liraya dükkan sahibi olduğu görülüyordu. Ancak bunlar edinim tarihindeki değerleriydi. Gerçek değerlerinin anlaşılabilmesi için bu tutarlara enflasyon düzeltmesi yapılması gerekiyor.
Astronomik artışlar hesaba katılmadı
Nitekim 19 yıl sonra devlet, patronlardan bu düzeltmeyi yapmasını istedi. Şirketler önce 2023'te bilançolarını, bu doğrultuda güncelledi ama ortaya çıkan yeni değerler üzerinden vergilendirilmedi.
İstanbul Sanayi Odası'nın araştırmasından öğrendik ki sadece en büyük 500 sanayi kuruluşunun 1,4 trilyon lira olan toplam varlıkları, 2023'te enflasyon düzeltmesi yapıldıktan sonra 4,7 trilyon liraya sıçramış. Aradaki astronomik fark, 2023'te ve 2024'ün ilk üç ayını kapsayan dönemde ödenen vergiye etki etmedi.
Ancak Nisan, Mayıs, Haziran aylarını kapsayan vergi dönemi itibariyle uygulamanın başlamasına karar verildi. Şirketler için son tarih 27 Ağustos.
Hazırlanan beyanlarda amortismanlar da değerlenmiş tutarlar üzerinden hesaplanacağı için bir miktar gider yaratacak ama gelir tarafı ağır basacağı için, borçlanarak yatırım yapan şirketler, enflasyon düzeltmesi sonrası kârları artacağından, ödeyeceği vergi de artacak.
Mesela Koç Grubu'na ait Ford Oto. Mali tablolarında enflasyon düzeltmesi uygulayan şirket, geçen sene 6 aylıkta 12,08 milyar lira olarak açıkladığı net kârını, geriye dönük 19,4 milyar lira olarak düzeltti. (Ford Oto, bu düzeltmeden etkilenmeyecek. Çünkü sunulan özel teşvik kapsamında şirket 2026'ya kadar kurumlar vergisinden muaf tutuldu, gelir vergisi için de 10 yıl stopaj desteği aldı)
Patronlar 'darbe' dedi, Anayasayı hatırladı
Uygulamanın hayata geçmesine günler kala neredeyse her gün bir patron örgütünün başkanı, enflasyon düzeltmesinin vergiden muaf tutulmasını talep ediyor.
Son ses Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın ziyaret ettiği Ankara Ticaret Odası’ndan yükseldi. Kredi faizlerinden yakınan Oda Başkanı Gürsel Baran, "enflasyon düzeltmesinin vergisel sonuç doğurmayacak şekilde yılda bir kez yapılması" gerektiğini söyledi.
Vergide büyük yükün emekçilerin sırtında olduğunu unutan Baran, daha yüksek vergi vermek zorunda kalmalarının Anayasanın "vergi mali güce göre ödenir" ilkesine aykırı olduğu savundu.
Patron örgütü MÜSİAD, enflasyon düzeltmesiyle alınacak verginin "haksız" olduğunu öne sürdü, "sanayicinin ödeyecek gücü yok" dedi.
Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı Ender Yorgancılar "Yatırımlarımız cezalandırılıyor" derken, Eskişehir Sanayi Odası Celalettin Kesikbaş bu söylemi bir adım ileri taşıyarak uygulamayı "Özel sektöre darbe" olarak niteledi.
Adana Sanayi Odası Başkanı Zeki Kıvanç ise enflasyon düzenlemesi üzerinden doğacak verginin tıpkı bankalarda olduğu gibi 2025'e kadar alınmasını istedi.
İSO 2023 sonuçları, sanayi patronlarının, el koydukları artı değerden finans sermayesine aktarmak zorunda kaldıkları payın (ödenen faizler/milli gelir anlamında kâr) arttığını göstermişti.
'Enflasyonun vergisi' yıllardır emekçilere ödetiliyor
Patronların aksine milyonlarca emekçi, yüksek enflasyon nedeniyle yıllardır daha fazla vergi ödüyor.
Gelir Vergisi Kanunu'nda yer alan "artan oran", gelir miktarı arttıkça, uygulanacak vergi oranının da artmasını sağlıyor. Bu oran, gelir düzeyine göre ayarlanan basamaklarla belirleniyor.
Ancak son dönemde enflasyonun aylık bazda bile hızla arttığı hesaba katılırsa aslında satın alma gücünde herhangi bir artma olmayan, hatta azalma olan bir emekçi, bir üst tarifeden vergiye tabi tutuluyor.
Uygulanan vergi oranı, herhangi bir neden olmaksızın basamak atlandıkça artıyor. Böylece emekçilerden bir de "enflasyonun vergisi" alınmış oluyor.