Neden bilim ve inovasyona dayalı bir hükümet yönetimi?

''Üst düzey makamlar, mevcut bilgi, bilim, teknoloji ve inovasyon kapasitesinden yeterince faydalanılmadığı ve yenileri yaratılmadığı takdirde gerçek egemenlik ve refahın sağlanamayacağında ısrarcı.''

Orfilio Peláez

Bu yazı 28 Aralık 2022'de Granma'da yayımlanmıştır.

COVID-19 ile mücadelede biriken deneyimler, Bilim ile Devlet arasındaki bağın, nüfusun yaşlanması, teknolojinin eskimesi, gıda üretimi, toplumun hassas kesimlerine bakım hizmetinin sağlanması gibi Küba toplumunun diğer temel sorunlarını kapsayacak şekilde genişletilmesi gereğini tüm boyutlarıyla kavramamızı sağladı.

Parti Birinci Sekreteri ve Cumhurbaşkanı Miguel Díaz-Canel Bermúdez’in devlet işletmelerinin temsilcileriyle yaptığı düzenli toplantılardan birinde dile getirdiği üzere, Küba'nın kalkınmasına, arzu edilen refah düzeyine daha çabuk erişilmesine ışık tutacak bir şey varsa, bu kesinlikle inovasyondur.

Mart 2020'de COVID-19 salgınının gelişi, ülkenin böylesine büyük bir güçlükle başa çıkmasını sağlayan güçlü yönünün bilim ve inovasyon olduğunu ortaya çıkardı.

Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti tarafından Ada'ya uygulanan ekonomik, ticari ve mali ablukanın sıkılaştırılmasıyla daha da şiddetlenen son derece sıkıntılı iktisadi ve sosyal koşulların ortasında morbiditesi ve öldürücülüğü yüksek yeni bir hastalıkla başa çıkılması gerekiyordu.

Sağlık alanında ortaya çıkan bu acil tabloya ülke yönetiminin verdiği yanıt, bizzat Küba cumhurbaşkanının öncülüğünde inovasyona dayalı bir çalışma tarzını uygulamak oldu; söz konusu çalışma tarzı, Devrimin yarattığı insan kaynaklarına olan eksiksiz güveni temel alıyordu.

Derhal atılan adımlar arasında COVID-19'un Önlenmesi ve Kontrolü Planı’nın onaylanarak uygulamaya sokulması ve bilim insanları ile ülkenin en üst düzey makamları arasında doğrudan, karşılıklı etkileşime dayalı, sistematik bir diyaloğun başlatılması yer aldı.

Gerçekleştirilen görüş alışverişleri neticesinde araştırma merkezleri ve üniversiteler ile Ulusal Sağlık Sistemi ve biyoteknoloji sanayi arasındaki bağlar güçlendirilerek mevcut protokollerin hızla ve sistematik bir şekilde güncellenmesi sağlandı. Böylece bilim ve inovasyon, kendi aşılarımızın, tanı araçlarımızın ve gerekli tıbbi ekipman ve cihazlarımızı hızla geliştirilmesini sağlayarak halk sağlığının korunmasında öncü rolü üstlendi.

Gösterilen o olağanüstü çaba sayesinde bu yıl binlerce insanın hayatının kurtarılması, salgının durdurulması ve ülkede hastalığın sürekli kontrol altına alınması mümkün oldu.

Elde edilen bu övgüye değer sonucun kilit unsurunu üç adet ulusal aşının (Abdala, Soberana 02 ve Soberana Plus) rekor sürede üretilmesi oluşturuyordu; bu üç aşının Devlet İlaç Ekipman ve Tıbbi Cihaz Kontrol Merkezi’nden (Cecmed) Acil Kullanım İzni almasının ardından Küba halkının kitlesel ölçekte bağışıklanması sürecinin Temmuz-Ağustos 2021’de başlatılabilmesi mümkün oldu.

Halk Sağlığı Bakanlığı'nın resmî web sitesinden alınan verilere göre Küba’da bu yılın 21 Aralık tarihine kadar aşıları tamamlanmış kişi sayısı 10.003.242 kişiye ulaşmış durumda.

BioCubaFarma Şirketler Grubu Bilim ve İnovasyon Müdürü Dr. Rolando Pérez Rodríguez'in Granma gazetesine verdiği demeçte belirttiği üzere, bu yılın sonunda Abdala ve Soberana adlı Küba aşılarının SARS-COV-2 virüsünün Omicron varyantına karşı nötralize edici antikor oluşumu sağladığına dair deneysel kanıtlar elde edildi.

Söz konusu dönemde Ada'daki en yaygın varyant bu olmasına karşın bahsi geçen aşılar son 12 ayda hastalığın kontrol altına alınmasını, ölüm oranları ile ciddi ve kritik vaka sayısının önemli ölçüde azaltılmasını sağladı.

Gözardı edilmemesi gereken bir diğer katkıyı ise Gençlik Adası özel belediyesi dahil olmak üzere tüm illere yayılan Moleküler Biyoloji Laboratuvarları Ağı sağladı; bu ağ sayesinde PCR testleri işlenerek viral yük hakkında önemli çalışmalar yürütüldü. Bu çalışmaların sonuçları SARS-COV-2 hakkında yeni bilgilere ulaşılmasını ve farklı klinik araştırma ve deneylerin tasarlanmasını sağladı.

Benzer şekilde başka hastalıklar için ruhsatlanmış veya klinik geliştirme aşamasında olan ürünlerin bu hastalık kapsamında kullanılmasına yönelik uygulamalar da öne çıktı. Böylece COVID-19 için Tek Eylem Protokolü’ne yenilikçi ilaçlar dahil edildi; örneğin, ciddi ve kritik hastaların tedavisinde kullanılan ve yüzde 80'in üzerinde iyileşme sağlayan Jusvinza adlı ilaç ve Nimotuzumab ve Itolizumab adlı monoklonal antikorlar.

Salgınla mücadelede elde edilen inovasyona dayalı ürünler arasında ilk yüzde yüz Küba yapımı biyomedikal uygulama amaçlı nanoteknoloji ürünü de yer alıyor; ürün Pedro Kourí Tropik Tıp Enstitüsü (IPK) ve diğer kurumlarla işbirliği içinde faaliyet gösteren Küba İleri Araştırmalar Merkezi (CEA) tarafından geliştirildi.

Bahsi geçen ürün, SARS-COV-2 virüsünden ribonükleik asidin (RNA) ekstraksiyonu ve konsantrasyonu için manyetik nanopartiküller kullanan üst düzey güvenilirliğe sahip bir tanı aracıydı; 2021 yılında ulusal Teknolojik İnovasyon ödüllerinden birine layık görülen bu ürünün geliştirilmesi sayesinde günde 20 binden fazla tanı konulması ve sağladığı ithal ikamesi sayesinde ülkeye 20 milyon dolardan fazla tasarruf sağlanması mümkün oldu.  

Ayrıca, virüsler için Küba’da geliştirilen ilk taşıma aracından bahsetmek de yerinde olur; Ulusal Biyopreparat Merkezi’ndeki araştırmacılar tarafından geliştirilen araç, 
COVID-19 tanısı için hastalardan toplanan klinik nazofaringeal ve orofaringeal örneklerin güvenli transferini amaçlıyor.

Sürdürülebilirliğin tohumlarını ekmek

Eğitimin güçlendirilmesi ve hiçbir şekilde göz ardı edilemeyecek bir bilimsel ve teknolojik kapasitenin yaratılması için gösterilen muazzam çabaya rağmen, ülkede elde edilen bilgi birikimi, 2030 yılı Ulusal Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Planı hedeflerine ulaşılmasını sağlayacak motor güç haline gelmiş olmaktan uzaktır. 

Ülkemizin devlet başkanı Miguel Díaz-Canel Bermúdez, “Küba'da Sürdürülebilir Kalkınma İçin Bilim ve İnovasyona Dayalı Devlet Yönetim Sistemi” başlığını taşıyan araştırmasında (ki bu araştırmayla Bilim Doktoru unvanını elde etmiştir, ekonomiye ve topluma beklenen katkıyı sağlamaktan henüz uzak olan ülkenin diğer bilim alanlarının aksine, biyoteknoloji sanayiinde elde edilen olumlu sonuçların altını çizmiştir. 

Üretken çabalarıyla Küba halkının sağlık alanındaki önceliklerine yanıt veren bu başarılı dal dışında üniversiteler, bilim merkezleri, mal ve hizmet kuruluşları ile bölgeler arasındaki bağlantılar arzu edilen kenetlenme düzeyine genel olarak erişememiştir. 

Ülkenin üst düzey devlet ve hükümet makamları, mevcut bilgi, bilim, teknoloji ve inovasyon kapasitesinden yeterince faydalanılmadığı ve yeni kapasiteler yaratılmadığı takdirde gerçek egemenlik, sürdürülebilirlik ve refahın sağlanamayacağı konusunda ısrarcı olmuştur.

İki yıl önce, büyük ölçüde bu olumsuz tablodan hareketle ve hemen hemen pandemiyle mücadeleye paralel olarak Bilim ve İnovasyona Dayalı Devlet Yönetim Sistemi (SGGCI) oluşturuldu. Díaz-Canel tarafından devletin işleyiş yöntemi olarak tanımlanan bu sistem ister mal ve hizmet üretiminde ister kamu yönetiminde ister eğitimde ve kültürde olsun, ülkenin iktisadi ve sosyal kalkınma süreçlerinde ortaya çıkan sorunlara yaratıcı çözümler bulma arayışında bilim ve inovasyonun rolünü güçlendirmeyi amaçlamaktadır.

COVID-19 ile mücadelede biriken deneyimler, Bilim ile Devlet arasındaki bağın, nüfusun yaşlanması, teknolojinin eskimesi, gıda üretimi, toplumun hassas kesimlerine bakım hizmetinin sağlanması gibi Küba toplumunun diğer temel sorunlarını kapsayacak şekilde genişletilmesi gereğini tüm boyutlarıyla kavramamızı sağladı.

Dolayısıyla, SGGCI'nin işlevlerinin şunlara odaklanması tesadüf değildir: Öncelikleri belirleyerek kaynakları dağıtmak, karar verme süreçlerinde uzman kadroların ağırlığını artırmak, kamu politikalarının oluşturulmasına, izlenmesine ve değerlendirilmesine destek sağlamak ve tüm bunların yanında karşılıklı etkileşimi güçlendirerek aradaki engelleri ortadan kaldırmak.

Sistemin uygulamaya konulmasının bugüne kadar olumlu sonuçlar doğurduğu söylenebilir; kurum ve şirketlere teknik danışmanlık konseyleri aracılığıyla daha fazla bilimsel danışmanlık hizmetleri sunulmuş, bu süreçte sosyal inovasyon stratejileri güçlendirilmiştir. Söz konusu sosyal inovasyon stratejilerinin odaklandığı esas mesele, kamu işlerinin yürütülmesi süreçlerinde halkın katılımının güçlendirilmesi ve toplumun tüm kesimleriyle gerçekleştirilecek mümkün olan en kapsamlı görüş alışverişleri sayesinde hükümet politikalarının zenginleştirilmesidir. 

Sistemin öne çıkan bir diğer unsuru ise bölgesel kalkınmayı destekleyici adımlardır. Üç yıl önce sadece 30 belediyenin kendine ait bir yerel kalkınma stratejisi varken, bugün bu stratejiye sahip olan belediyelerin sayısı 130'dan fazladır.

Sistemin yarattığı bir diğer somut etki ise, şirketler veya yerel hükümetler ile üniversiteler arasında koordinasyonu yürüyen yüzden fazla bilim ve inovasyon programında kendini göstermektedir.

Küba'da bilim, teknoloji ve inovasyon yönetimini dönüştürmeyi hedefleyen mevcut sürecin özgün sonuçlarından biri de Mayıs 2021'de Ulusal İnovasyon Konseyi'nin (CNI) kurulması olmuştur; konseye devlet başkanı Miguel Díaz-Canel Bermúdez başkanlık etmektedir.

Devletin bu danışma organının çalışmaları sayesinde çözüm arayışları hız kazanmış, işlem süreleri kısalmış, hastalara maksimum güvenlik ve fayda sağlayan kurallar çerçevesinde sağlam kanıtlara dayalı tıbbi bakım verilmesi güvence altına alınmıştır. 

Başkomutan Fidel Castro Ruz'un da savunduğu üzere, kalkınma, bağımsızlık ve egemenlik mücadelesi bilim, teknoloji ve inovasyon kapasitelerinin yaratılmasını ve seferber edilmesini gerektirmektedir.

"Küba Gerçeği", 2023 Şubat ayında Türkiye Komünist Partisi'nin (TKP) girişimiyle başlatılan bir yayın. Küba'da siyaset, ekonomi, yaşam, kültür gibi konularda Kübalı yazarların ürettiği makalelerin çevirilerini yayımlayan Küba Gerçeği'nde çıkan makaleler, artık soL'da paylaşılacak.