Küba ulusu ne etnik bir grup, ne özgün bir din, ne bir dil topluluğu, ne de bir işgal bölgesi değildir. Bugüne tarihsel belirlenimci süreçler (yasalar) ya da konjonktürle ulaşmadık. Bizler 200 yılı aşkın bir süredir fedakarlık, kahramanlık ve düşünceyle inşa edilmiş, egemenlik ve toplumsal adalet amacıyla birleşmiş bir ulusuz. Kültür, bilgiye ve bilgiyi (bilimi) oluşturabilme kapasitesine ulaşma 200 yılı aşkın bir süredir Küba ulusunun köklerinde yer almaktadır ve bu Félix Varela, José Martí ve Fidel Castro'nun düşüncelerinde sentezlenmiştir.
Bu tarihsel inşa, her zaman saldırılara ve güçlüklere karşı koymak zorunda kalmıştır. Küba ulusu tasarısı ve etik kökleri aynı olsa da tehditler ve zorluklar her an değişmiştir. Bilim alanında çalışan bizlerin, çabalarımızı günün büyük görevleriyle etkin bir şekilde uyumlu hale getirebilmemiz için bunları iyice anlamamız gerekir. Bunların bilim alanının ötesine geçtikleri doğrudur ama aynı zamanda bilimin, teknolojinin ve yeniliğin büyük bir bileşenini içerdikleri de doğrudur.
Bugün bizler çözülmesi gereken altı büyük zorlukla karşı karşıyayız:
- Ekonomik ve endüstriyel zorluklar
- Gıdayla ilgili zorluklar
- Enerjiyle ilgili zorluklar
- Demografi ve sağlıkla ilgili zorluklar
- Kültür ve değerlerle ilgili zorluklar
- Bilim, teknoloji ve inovasyon yönetimi
Bu kısa editör yazısında bunları derinlemesine tartışacak kadar yerimiz yok, ancak belki, okuyucunun, 2023 Küba Bilimler Akademisi Ödülüne layık görülen muazzam çeşitlilikteki projelerin, yapılması gerekenlerle nasıl bağlantılı olduğunu anlamasına yardımcı olabilecek bazı özellik ve eğilimlerinin altını çizebiliriz.
Ekonomik ve endüstriyel zorluklar
Dünya ekonomisi son yıllarda çok değişti; artık çok daha küresel (birbirine bağlı ekonomi) ve çok daha teknolojik (bilgi ekonomisi). Küba ekonomisinin “büyümesi” gerekiyor. Tasarruf etmek, verimli olmak ve iyi bir paylaşım yapmak yeterli değil. Küba’nın ihracatta ve küresel değer zincirlerine eklemlenmede ekonomik döngülerini tamamlayabilecek mal ve hizmetlerin üretiminde “büyüme”si gerekiyor. Bu aynı zamanda bilim, teknoloji ve inovasyon içeriği yüksek mal ve hizmetler anlamına geliyor. Bir ekonominin büyümesi (Y), yatırımlarla yaratılan sermayenin (K) ve işgücü miktarının (L), teknolojik değişimi temsil eden bir faktörle (F) çarpımının bir fonksiyonudur. Ekonomistler bu ilişkiyi Solow modeli olarak, (Y = F [K, L]) şeklinde bilirler. Bizim çok fazla yatırımımız yok ve işgücümüz bugün demografik bir baskı altında. Yaptığımız işin teknolojik yoğunluğu, denklemin içine taşıyabileceğimiz bir faktör. Bilim insanları ve teknoloji uzmanlarına düşen görev işte tam da bununla ilgilidir: Dördüncü sanayi devrimi (Endüstri 4.0) teknolojilerini kullanarak sanayileşmeyi ve bununla birlikte bilgi ve iletişimin yoğun kullanımını içeren bir görev. Bu yeni bir sanayileşme de demektir.
Gıdayla ilgili zorluklar
İhtiyaç duyduğumuz verimli büyüme kapsamında gıda üretimi, sadece önemli değil aynı zamanda acil bir görevdir. Ulusal egemenliğin bir parçasıdır. Gıda üretimindeki büyümenin, az sayıdaki kırsal işgücüyle, verimsiz topraklarla ve iklim değişikliğinin baskısı altında sağlanması gerekiyor. Bir kez daha elimizdeki teknolojiyi harekete geçirmek bizim elimizde. Ancak teknolojiyi sadece doğa bilimlerine ilişkin değil, aynı zamanda gıda üretim ve bölüşüm sisteminin toplumsal bileşenlerine de yanıt veren bir teknoloji olarak anlamak gerekiyor. Sadece hevesle ilerleme kaydedemeyiz, bizim yeni bilgilere de ihtiyacımız var. Bu da bilim insanları ve teknoloji uzmanları için bir başka görev demek oluyor.
Enerjiyle ilgili zorluklar
Dünyada sanayi ve ticareti yönlendiren şey enerjidir ve enerji yoksulluğu yalnızca Küba'nın değil, güney ülkelerinin de en önemli krizlerdendir. Dünya nüfusunun yüzde 80'inin yaşadığı sözde üçüncü dünya ülkeleri, enerjinin yalnızca yüzde 25'ini tüketiyor. Bunu zaten biliyorduk ama burada yeni sorunlar da var. 20. yüzyıl tarihinde ekonomik büyüme, fosil yakıt tüketimindeki artışla ilişkilendirilmiştir. Dünyada temel enerji tüketiminin yüzde 86'sı fosil yakıt kaynaklıdır. Güney'in ertelenmiş sanayileşmesi bu gidişatı tekrarlayamaz. Ancak bugün artık biliyoruz ki yenilenebilir enerjiler, Güney'in ekonomik kalkınmasının taleplerini karşılayacak kapasiteye sahip değildir. Bu sorun sadece teknoloji transferini değil, aynı zamanda enerji üretimi ve depolanmasında “yıkıcı” yenilikleri de gerektiriyor ki bu da ancak bilimsel araştırmalarla mümkün olabilir. Bilim insanları ve teknoloji uzmanları için bir başka görev daha…
Demografi ve sağlıkla ilgili zorluklar
Sosyal bilimlerinin rolünün belirleyici olduğu 21. Yüzyılda, Küba'nın kendine özgü koşullarında demografi ve sağlıkla ilgili zorluklar, sorunların nedenlerini ortaya çıkarma çabalarından başlayarak, her süreçte düşünce ve yenilik gerektiriyor. Küba'daki demografik değişim tersine dönmüş bir piramide (yaşlı insan sayısının gençlerden daha fazla sayıda olmasına) yol açmaktadır ve bunun önemli ve çeşitli sonuçları vardır. Bunlardan biri, tam da dünyada ilaç ve tıbbi bakım maliyetlerinin piyasa koşullarının baskısı altında yükseldiği bir dönemde, daha karmaşık ve daha uzun süreli tedaviler gerektiren bulaşıcı olmayan kronik hastalıkların (kanser, kardiyovasküler ve nörolojik hastalıklar, diyabet vb.) yaygınlaşması nedeniyle ortaya çıkan hastalık ve ölüm oranlarında meydana gelen değişikliktir. Bu değişim, bugünkü boyutuyla aynı zamanda yenidir. Bulaşıcı hastalıklar ve bebek ölümleri ile başarılı bir şekilde başa çıkmayı öğrendik, ancak şimdi yaşlanan bir nüfusta kronik hastalıkların artışına yanıt vermek için halk sağlığı ve sağlıkla ilgili endüstrilerde yeni stratejilere ihtiyacımız olacak. Bu hastalıklar büyük ölçüde yaşam tarzlarına bağlıdır ve yalnızca biyolojik bilimlere indirgenerek ele alınamazlar: Bunlar, sosyal bilimlerin katılımının artmasını gerektirmektedir. Burada da bilim, teknoloji ve inovasyon gerektiren, kendimize ait yollar inşa etmemiz gerekiyor.
Kültür ve değerlere ilişkin zorluklar
Kültür ve değerlere yönelik tehdit yukarıda bahsedilen tüm sorunlarla kesişmekte ve onları daha da karmaşık hale getirmektedir. Bunlar; ne (Che'nin söylediği gibi) kapitalizmin körelmiş silahları, ne de dezenformasyon endüstrilerinin ve (oldukça anti-sosyal) sözde sosyal ağların bizi sürüklediği bayağılık, yalan haber, tarihsel çarpıtma tsunamileri, pasif bir naiflikle göğüslenemez. İlkel refleksleri ve bireyciliği kutsayan (kendiliğinden ve tasarlanmış) bu deformasyonlara meydan okuma görevinin, dünyayla çeşitlenerek artan ekonomik, siyasi, medyatik ve kültürel ilişkiler bağlamında üstlenilmesi gerekecektir ki bu da zenginleştirici olduğu kadar zorlayıcı olabilir. Tıpkı fosil yakıtlar ve sanayide olduğu gibi, 20. yüzyıl modelleri 21. yüzyılın zorlukları için artık yeterli değildir. Bu zorluklar o kadar hızlı büyümüştür ki, nasıl üstesinden gelineceği konusunda geçerli tarihsel referanslar bulmak artık mümkün değildir. Sosyal bilimcilerimiz, eğitimcilerimiz ve iletişimcilerimiz dışında kimsenin geliştiremeyeceği çok fazla yaratıcılık ve tarihsel köklerimizle çok sayıda bağın kurulmasını gerektirecektir.
Bilim, teknoloji ve inovasyon yönetimi
Küba'nın daha fazla bilime ihtiyacı var, hem de çok fazla, ancak “bilim tohumları ekmek” yeterli değil, bilimsel yaratıcılığı somut sorunların çözümüne de taşımamız gerekiyor. Bu yol sadece akademik kurumlar ve üniversitelerden değil, aynı zamanda başta devlete ait olanlar olmak üzere işletmelerden geçiyor. Ayrıca büyük bir yaratıcılıkla bilim, teknoloji ve inovasyon finansmanının yeni yollarını bulmak, bunları Küba iş dünyası ve dış dünya ile ilişkilendirmek, ihracatımızdaki yüksek ve orta teknolojik ürün ve hizmet bileşenlerini arttırmak zorundayız.
Bilim insanları ve üniversiteler, üretime dayalı dönüşüm sürecine daha doğrudan dahil olmalıdır. Bu görev yeni bileşenler ve yeni bağlamlar içermektedir. Sosyalizmin ekonomik temelinin dayandığı sosyalist devlet girişimini güçlendirme hedefi, yalnızca anlayış ve siyasi irade değil, aynı zamanda bilimsel düşünce ve yenilikçilik de gerektirir. Devlet tarafından halkın elinde tutulan merkezi mülkiyet ile merkezi olmayan ve esnek yönetimin etkin kombinasyonu, ekonomi bilimleri tarafından henüz kavramsal düzeyde bile çözülememiş bir sorundur. Bilim ve ekonomi arasında kullanışlı bir bağlantı aracı olması istenen yeni küçük ve orta ölçekli, teknoloji tabanlı devlet işletmelerini yönetmenin yollarını bulmak da ayrıca zorlu bir görev olacaktır. ACC 2023 ödüllerinin temelini oluşturan ve bazıları Anales dergisinin bu sayısında yer alan projelerde okuyucu, bu göreve doğa ve fen bilimleri, teknik bilimler, tarım ve balıkçılık bilimleri, biyomedikal bilimler, sosyal ve beşeri bilimler açısından nasıl yaklaştığımıza dair örnekler bulacaktır. José Martí'nin 1890 gibi erken bir tarihte bize söylediği gibi: “Akıl, eğer liderlik etmek istiyorsa, süvarilerin arasına girmek zorundadır”.
*Küba Bilimler Akademisi üyesi Agustín Lage Dávila, araştırmalarını Havana'daki BioCubaFarma'da yürütüyor.
Yazar: Agustín Lage Dávila
Yayınlandığı Yer: Anales de la Academia de Ciencias de Cuba
Yayın Tarihi: 25.09.2024
Çeviri: Derya Ünlü
"Küba Gerçeği", 2023 Şubat ayında Türkiye Komünist Partisi'nin (TKP) girişimiyle başlatılan bir yayın. Küba'da siyaset, ekonomi, yaşam, kültür gibi konularda Kübalı yazarların ürettiği makalelerin çevirilerini yayımlayan Küba Gerçeği'nde çıkan makaleler, artık soL'da paylaşılacak.