CeyBer patronu devlet teşvikleriyle bir kuruş ödemeden işçi çalıştırıyor, teşvik kesilince asgari ücreti dahi çok gördüğü çalışanını işten çıkarıyor. Şirket bu sayede sektörünün en büyüklerinden oldu.
Haber Merkezi
2016 yılında kurulan CeyBer e-ticaret, teknoloji ve lojistik alanlarındaki çok sayıda firma için çalışan bir çağrı merkezi. İzmir'deki şirketin şu anda 500’ü aşkın çalışanı bulunuyor.
Peki CeyBer nasıl oldu da bu kadar kısa bir zamanda böyle bir büyüme sağladı? CeyBer patronu Ergun Civelek verdiği bir röportajda "koşmazsan düşersin felsefesini" benimsediklerini, bu stratejinin de şirketin büyüme oranlarına yansıdığını ifade ediyor ve 2022 yılında TOBB’un "En Hızlı Büyüyen 100 Şirket" listesine girmeyi başardıklarını ifade ediyordu.
İşin doğrusu şu ki, Ergun Civelek’in benimsediği "felsefenin" temelinde işçileri uzun saatler ve asgari ücretin altında bir ücrete çalıştırma yatarken bu büyümenin en büyük destekçisi de devlet teşvikleri.
Çağrı merkezi patronları esnek ve güvencesiz çalışma biçimlerini sever. Hatta rakip çağrı merkezi şirketlerinden müşteri kapmak için her zaman fiyatı daha da dibe çekerler. Burada maliyetini düşürdükleri kalem işçi ücretlerinden başka bir şey değildir. Sonra da kendileriyle "şu kadar yılda şu kadar projeye imza attık" diyerek gurur duyarlar. Tıpkı CeyBer Çağrı Merkezi’nde de olduğu gibi.
Patronların Ensesindeyiz Ağı'na ulaşan CeyBer çağrı merkezi çalışanları Ergun Civelek’in nasıl büyüdüğünü, kısa süre içerisinde sektörde nasıl söz sahibi olma yolunda ilerlediklerini anlattılar. Tabii ki kendi durdukları ve gördükleri yerden.
Sömürünün en görünür hali Yolcu360 projesi
Çağrı merkezi patronların en sevdiği projelerden olan ve daha önceden adını Webhelp Çağrı Merkezi’nden de bildiğimiz Yolcu360'ın bir müşterisi de CeyBer.
Araç kiralama işi yapan Yolcu360 firmasına çağrı merkezi hizmeti sunulması için oluşturulan projede yaşanan haksızlıklarla ilgili Patronların Ensesindeyiz’e ulaşan işçiler başlarından geçenleri şöyle anlatıyor:
“Biz bundan bir ay önce, dönemsel olarak Yolcu360 projesinde çalışmak için CeyBer’le anlaşma yaptık. Bize bu projenin en az bir ay süreceği sonrasında da performansımıza göre ya Yolcu360 projesinde ya da şirket bünyesindeki farklı projelerde çalışabileceğimiz söylendi.
'İstemiyorsanız istifanızı verin'
“Ancak çalışmaya başladıktan 10 gün sonra proje süremizin bittiği söylenerek bizi projeden alıp açıkta beklettiler. Beklediğimiz sürede bize herhangi bir açıklama yapılmazken, şirket tarafından istiyorsak istifa edebileceğimiz söylenerek mobbinge uğradık. Projeye başlamadan önce belli bir eğitim süremiz vardı. Aramızdan bazı arkadaşlarımız eğitimi tamamladıktan sonra işten ayrıldıkları için eğitimde geçirdiğimiz sürenin ücretini alamadılar. Halbuki eğitim süreci de dahil olmak üzere biz her gün 09:00- 18:30 işimizin başındaydık. Bu süreçte yetkili hiç kimseden yardım alamadık ve sanki zorla çalıştırılıyormuşuz gibi tavırlarla karşılaştık.
İş sözleşmesi dahi imzalatılmadı
Bazı arkadaşlarımıza projeye başlarken iş sözleşmesi dahi imzalatılmadı. Bizler o projenin ihtiyaç duyduğu süre boyunca güvencesiz ve işverene hiçbir maliyetimiz olmadan çalıştırıldık. Yine bazı arkadaşlarımız ise bu işe umut bağlayıp borçlanarak kendilerine bilgisayar aldılar. Şu anda bazılarımız Yolcu360 projesinde sadece 10 gün çalıştırılmış ve projede ihtiyaç kalmadı denilerek işsiz kalmış durumda.
Bu firma hakkında yorumları okuduğumda, ‘Bu kadarı da olmaz, abartılıyor’ demiştim ve çalışmaya karar verdim. Deneyip görmek istedim. Şimdi anlıyorum ki firma hakkında az bile yazılmış. Firmada kimsenin kimseden haberi yok. 15 gün eğitim adı altında ücretsiz çalıştırılıp sonunda istifaya zorlanıyorsunuz. Projeden projeye atıp duruyorlar. Tek bir memnun çalışan yok. İnsan kaynaklarının üslubu çok çirkin. A’dan Z’ye kötü bir firma. Ben 2 ay çalıştım. Şu an dava açmaya hazırlanıyoruz avukatlar ile.
Mevcut işime devam ederken, iş yerinden ayrılmam gerektiği söylenildi. Tarafımca kesinlikle istifa etmeyeceğimi, iş kanunu gereği ihbar hakkımı kullanmak istediğimi ifade ettim.
Birçok kez tarafıma istifa etmem gerektiği vurgulandı kabul etmediğim halde ve ihbar hakkımın kullanılamayacağı dile getirildi. Bu şirkette ilgili kanun maddesinin kullanılamayacağı, söz konusu olmadığı belirtildi. Daha sonrasında şahsımı yanıltarak, örnek bir istifa dilekçesi tarafıma WhatsApp aracılığıyla gönderildi. Takım lideri tarafından da sesli olarak görüşme sağlandığında, ücretsiz izin hakkımın geri kalan günleri tarafıma çalışıldı olarak gösterileceği söylendi. En büyük hakkım olan ihbar hakkımı maalesef kullanamadım. Şirketin CEO’su, çalışanlara önem verdiğini belirtiyor fakat kurduğu düzen bunun tam tersine hizmet ediyor. Ufak bir ihbar süresi ödemeyen, işçilerini aldatan bir şirketten ne bekleyebilirsiniz?”
İşkur teşvikleriyle büyüyen bir şirket
2016 yılında kurulduğunda dar bir kadroyla sektöre giriş yapan CeyBer kısa süre içerisinde 500’ü aşkın çalışanıyla en hızlı büyüyen şirketler arasına girdi. Bu büyümenin ardında yatan en büyük kaynak ise İşkur'dan alınan teşvikler.
CeyBer, çalışanlarının büyük çoğunluğunu İşkur istihdamı kapsamında işe alıyor ve sonradan kendi bünyesinde sigortalı hale getiriyor. Bu geçiş süreci de ortalama 3 ay sürüyor. Yani işçinin işe girişinden itibaren 3 aylık süre boyunca ücreti devlet tarafından veriliyor.
Tabii bu üç ay boyunca sadece kısa vadeli sigorta işliyor ve emekliliğe, kıdeme vb. haklara etki eden uzun vadeli sigorta ise bu üç aylık süreç içerisinde işlemiyor. Aynı zamanda İşkur süreci boyunca ücret, çalışılan gün üzerinden hesaplanıyor. Yani işçi raporlu ya da izinli olduğunda o günün ücreti direkt kesiliyor. Bu nedenle İşkur ile çalışılan süreç boyunca bazı aylar asgari ücretin altında ödeme yapılabiliyor. Bu üç aylık süreç içerisinde de aslında işçinin patrona herhangi bir maliyeti olmuyor.
Devletin, patronları teşvik yağmuruna tuttuğu istihdam biçimlerinden biri olan bu uygulamayla özellikle çağrı merkezi gibi çalışma biçiminin esnek ve güvencesiz olduğu sektörlerde, patronların büyüme hızları normalin üzerinde artırılıyor.
'Biz sizin maaşınızı asgari ücrete tamamlayamayız'
İşkur’la işe alınan ve ücretlerinin asgari ücretin altında yatmasından sonra haklarını aramaya çalışan işçiler yaşadıkları süreci Patronların Ensesindeyiz’e şöyle anlatıyor:
“Bizler LCW projesinde çalıştırılmak üzere İşkur kapsamında CeyBer’de çalışmaya başladık. Aslında İşkur ile işbaşı yapmanız durumunda sizi ofisten ve vardiyasız çalıştırmak zorundalar. Bunu da ilk gün verdikleri oryantasyonda bizlere söylüyorlar. Çünkü İşkur ile çalıştığınız süreç boyunca vardiyalı ve evden çalışmak yasak. Biz her sabah ofise gelip her akşam ofisten çıkıyormuş gibi imza atıyorduk. Bu listeleri de İşkur’dan denetime gelen yetkililere’ bakın bu kişiler ofisten çalışıyor’ diye gösteriyorlardı. LCW projesi de vardiyalı ve home office çalışılan bir projeydi. Hepimizin de ihtiyacı olduğu için bu duruma itiraz etmedik.
İşe başlayalı birkaç ay olmuştu ve İşkur sürecimiz devam ediyordu. İşkur’umuzun 3. ayıydı. Eylül ayı maaşlarımız yattı ve hesaplarımızda asgari ücretin altında bir rakam gördük. Bir günlük ücretimiz kesilmişti. Nedenini sorduğumuzda ise Eylül ayında 25 iş günü olduğunu ve işkur’un yani devletin asgari ücreti 26 iş günü üzerinden yatırdığını, eylül ayında 25 iş günü olması nedeniyle de 1 günlük ücretimizin kesildiğini aktardılar. Biz de İşkur sistemi böyle olsa dahi CeyBer olarak 1 günlük ücretimzin kendileri tarafından karşılanması gerektiğini söyledik. Bunun üzerine bize ‘biz sizin maaşlarınızı asgari ücrete tamamlayamayız’, İşkur süreci yasal olarak nasıl ilerliyorsa o şekilde maaş alacaksınız dendi ve maaşlarımız o ay asgari ücretin altında kaldı.
Vardiyalı bir biçimde, bazen de mesaiye kalarak, proje hedeflerimiz tutsun diye canla başla çalışıyoruz. Birçoğumuzun çocuğu var. Kimse keyfinden çalışmıyor ancak asgari ücret bile alamıyoruz. İşkur maaşımızı eksik yatırdıysa CeyBer’in üstünü tamamlaması gerekiyordu. İstediğimiz sadece asgari ücret, sanki çok yüksek maaşlarla çalışıyormuşuz gibi bize ‘biz size ödeme yapamayız’ diyorlar."
'CeyBer’e hiçbir maliyetimiz yok'
PE’ye ulaşan bir başka işçi de İşkur’la işe girdiğini, herhangi bir yol ücreti verilmediğini, evden çalışmaları durumunda kendilerine herhangi bir internet, elektrik desteğinin sağlanmadığını aktardı:
“CeyBer’de kimseye yol ücreti verilmiyor. Bazı günler evden çalışıyoruz. Elektrik ve internet desteği olarak performansımıza bağlı günlük çok komik rakamlar veriyorlar bizlere. Onların da nasıl hesaplandığını anlamış değiliz. Ofise gelmek istemiyoruz. Bizim için yol ücreti ciddi bir gider kalemi. Aldığımız maaş zaten asgari ücret. Yol ve diğer ücretler de verilmediğinden bizim maaşımız aslında asgari ücretin altında kalmış oluyor. Bir ay boyunca gerçekten karın tokluğuna çalışıyoruz. Bizleri zaten İşkur ile işe alıyorlar. Üç ay boyunca İşkur ile çalışıyoruz. Hastalanıyoruz maaşımız kesiliyor, resmi gün ve tatil oluyor maaşımız kesiliyor. Bu kesintiler de işyeri tarafından tamamlanmıyor. CeyBer’e hiçbir maliyetimiz yok."
'Küçülme bahanesiyle bir anda işsiz kalıyorsunuz'
"Bir insanın kendisine yapacağı en büyük saygısızlık Ceyber de çalışmak" diye tarif ediyor bir başka işçi:
"Mülakat ve görüşmelerde bize olduğundan çok farklı bir şey anlatıp burada çalışmanın hiç de söyledikleri gibi olmadığını işin içine girince anlıyorsunuz. Emeğinizin karşılığını asla alamadığınız, piyasa koşullarının çok altında paralar verip, sizlere muhtaç insan muamelesi yaptıkları bir yer CeyBer. Çalışanları İşkur ile alıp, İşkur süreniz bittiğinde de hiçbir neden yokken proje küçülmesi diyerek sizi istifaya zorluyorlar. Projede boşalan yerlere ise yeni İşkur'lu çalışan alıyorlar. O çalışanların da İşkur süreci bitince yine aynı döngü devam ediyor. Böylelikle devamlı olarak devletten istihdam teşviki alıyorlar."