Sömürü için ne lazımsa: CarrefourSA!

Sabancı Holding ve Carrefour şirketlerinin ortaklığında oluşan, ilk şubesi 1993'te İstanbul'da açılan market zinciri CarrefourSA işçileri, en düşük memur maaşından çok daha düşük bir ücretle çalışıyorlar. Asgari ücretten birkaç lira fazla maaş alan CarrefourSA emekçileri yaşadıkları ücretli emek sömürüsünü ve hak ihallerini soL'a anlattı...

Ahmet Çınar

Ücretli emek sömürüsü her yerde, her alanda, her sektörde devam ederken; hak ihlallerine uğrayan işçiler yaşadıkları mağduriyetleri soL'a anlatmaya devam ediyor...

"İşçiler soL'a konuşuyor" söyleşi dizimizin bu bölümünde konuğumuz CarrefourSA emekçileri... 

Televizyon ekranlarında "Ne lazımsa CarrefourSA" sloganıyla müşteri toplayan market zinciri çalışanları, yoğun tempoya rağmen en düşük memur maaşının yüzlerce lira altında bir ücretle çalışmak zorundalar. Asgari ücretten birkaç lira fazla alarak, hayatta kalmaya çalışan CarrefourSA emekçileri, yaşadıklarını soL'a anlattı... 

İşte söyleşimiz...

Özel bir market zincirinde çalışıyorsunuz... Çalıştığınız kurum Türkiye'de tanınırlığı, bilinirliği hayli yüksek bir kurum... Bize anlatır mısınız, çalıştığınız kurumda ne gibi özlük hakkı ihlalleriyle karşılaştınız?

Özlük hakkı ihlali yaşamaktan ziyade, biz çalışanların hakkını savunan bir sendikanın olmaması ve personelin kendi hakları hakkında bilgisizliği aslında en büyük özlük hakkı ihlali. Türk-İş'e bağlaı Tez-Koop-İş üyesiyiz. Ancak bu sendika aidat almaktan ve patron temsilcileriyle iyi geçinmekten başka bir şey yapmıyor. Örneğin birkaç ay önce Adana'da Carrefour 5 milyonluk yatırımla yeni bir mağaza açtı ancak 30 çalışanı da işten çıkardı. Yatırım genişledi, sermaye genişledi, müşteri portföyü genişledi ama patronlar "daralıyoruz" diyerek işten işçi çıkardılar. Sendika orada hiçbir varlık gösteremedi. 

Yaşadığınız mobbing örnekleri var mı, varsa neler?

Biz Carrefour gurme mağazasında çalışıyoruz, ekonomik düzeyi yüksek bir müşteri segmentine hizmet veriyoruz, mobbing ve benzeri aşağılamalar daha çok müşterilerden geliyor. Bu tip müşteriler her vesileyle "seni merkeze ya da üst makamlara şikayet edeceğim" tehdidinde bulunuyor örneğin... Bu yönde bir baskı oluyor... Onur kırıcı uygulamalar da var. Örneğin her çalışana "potansiyel hırsız" muamelesi yapılması, giriş çıkışlarda çantalara bakılması. "Çalışanımız acaba bir şey çalmış mı" uygulaması. Bu gerçekten çok onur kırıcı... 

Fazla mesai ya da tanımlı göreviniz olmayan bazı işler (angarya) yapmaya zorlanıyor muydunuz? 

Gurme mağazalarda bu tür durumla çok karşılaşmıyoruz ama diğer hiper, süper ve mini mağazalarda çalışan arkadaşlarım görevleri olmayan işlerde çalıştırılabiliyorlar. Bu yönde duyumlar alıyoruz.

Fazla mesai yaptığınızda bu fazla çalışma ücretlerinize hakkıyla yansıtıldı mı, fazla mesai ücretini ödememe gibi bir eğilim oldu mu? 

Fazla mesai ücreti hak ettiğimizde, bu ücreti ödemek yerinde izin kullanmamız istenebiliyor.

İzin kullanımı konusunda sıkıntılar yaşadınız mı? 

İznimizi bölmek zorunda kalıyoruz. Tek seferde kullanmamıza izin verilmiyor. Bölünce de o izin pek bir işe yaramıyor. Ayrıca çalışan arkadaşlarımız, örneğin "yol hakkı" olduğunu bilmiyorlar, bilenler de ücretsiz izin olacağından yanaşmıyor. 

Çalışanlar arasında bir ayrımcılık söz konusu mu? 

Primler konusunda var. Örneğin bir mağaza o ay 2 milyon ciro yaptı diyelim, hedef ciro oysa ve hedef tutturulmuşsa mağazanın yöneticileri prim alıyor, müdür, müdür yardımcıları prim alıyor. Asıl işi yapan, asıl yükü kaldıran çalışanlara prim yok. Bize göre bu bir ayrımcılık... 

Yaşadığınız hak ihlalleri konusunda ilgili mercilere şikayetlerde bulundunuz mu, bulunduysanız bir sonuca ulaştınız mı? 

Güya bir sendikamız var. Her soruna cevap veriyor ama ilgili gözüküp sorunları genellikle işveren lehine sonuçlandırıyor. İşçi sendikası gibi değil de, işveren sendikası gibi davranan bir sendikamız var ne yazık ki... Sendikanın en önemli işlevi bizlerden aidat almak. Bu külfet dışında pek bir işe yaradığını söyleyemeyiz. Niçin sendikaya üyeyiz o halde? İkramiye, bayram çeki, yakacak yardımı gibi konularda sendika üyesi olma zorunluluğu var. Sırf bundan dolayı sendika üyeliğini sürdüren yüzlerce arkadaşımız var. 

Bizim aklımıza gelmeyen, sizin eklemek istediğiniz sömürüye, hak ihlaline, hak gaspına dair yaşadığınız başka örnekler var mıdır? 

Gurme konsepti olduğumuzdan, gelen müşteriler sınıflandırmak gerekirse, gelir seviyesi yüksek olan kişiler. Haliyle tavırları değişik, beklentileri yüksek oluyor. Zaman zaman gerçekten ağırımıza gidecek tavırlarla karşılaşıyor, sözler işitiyoruz. Bunlara karşı sesimizi çıkartamıyoruz. 

Zorunda bırakıldığınız uygulamalar var mı? 

Müşterilere ürün önermek zorunlu. "Carrefoursa Kart" sorma zorunluluğumuz var, ki 500 müşteri geçiyorsa kasamızdan 5 kişinin işine yarıyor dersek yalan olur. Sadece bazı ürünler karta özel indirime sahipler. Kart yerine geçen cep numarası sistemi var ama "şunu dene, şu numaraya bak" diye zaman kaybından başka bir işe yaramıyor ve sırada bekleyen müşteriler kasiyere kızıyor. Bazı müşteriler "Madem bir işe yaramayacak neden kart soruyorsunuz" diyor. Ama sormak zorunlu. Ürün önermek zorunlu. Bazı müşterilerden "puanım  niye düşük" diye bile biz azar işitebiliyoruz. Öneride bulunmamız gereken ve her ay değişen ürünler var. Devamlı gelen kişiye zorunlu olduğu için mecburen soruyoruz, bu kez müşteri "Almıyorum ya yeter sorma" diye kızıp bağırıyor. Buna kızdıkları için aldıklarını geri bırakanlar bile oluyor. 

Tüm bu zor koşullar altında aldığınız ücretler sizi geçindirmeye yetiyor mu peki?

Aldığımız maaş, asgari ücretin birkaç lira üstünde... Çok düşük bir ücretle çalışıyoruz. Geçinmek çok zor ve yetmiyor. Özellikle gurme mağazalarda verdiğimiz hizmet azami, aldığımız ücret asgari... Hemen hemen tüm çalışanlara "İşimden olurum" korkusu empoze edilmiş. O yüzden kimse sesini çıkarmadan çalışıyor. "Müşteri ne derse haklıdır" gibi saçma bir düşünce müşterilere verilmiş, gurme olduğumuzdan gelen müşteriler kendilerinde her türlü sözü söylemeyi kendilerinde hak görüyorlar. "Ben ne dersem o olur" mantığıyla hareket ediyorlar. Satışa göre prim usulü var ama personele değil sadece yöneticilere... 


İşçiler soL'a konuşuyor: