Salgın hafızamızda Kübalı kahramanlar

Küba koronavirüs ile mücadelede sağlıkçılarını, bilim insanlarını tüm insanlık adına seferber etti. Küba'nın diğer salgınlarla nasıl mücadele ettiğini ve sosyalizmde sağlığı Ekin Sönmez yazdı.

Ekin Sönmez

Küba’nın koronavirüs ile mücadelede sağlıkçılarını, bilim insanlarını tüm insanlık adına seferber etmiş olması göğsümüzü kabartıyor. Sosyalizmin, insan hayatının her şeyden önce geldiği toplumsal düzenin koronavirüs karşısında başarılarını umutla bekliyoruz. Çok daha zengin ülkelerin limanlarından döndürülen gemiyi kabul eden, otobüs şoföründen öğretmenlerine tüm halkın büyük bir bilinç ve sorumlulukla hareket ettiği Küba için bir kriz durumu söz konusu değil. Aslında gördüğümüz, bu onurlu ada ülkesinin dünyayı etkileyen insani krizlere verdiği doğal refleks. Hepimize olağanüstü gelse de onlar için olağan refleks bu. Malzeme tedariğinin büyük bir sıkıntı haline geldiği, ilaç mümessillerinin dezenfektan “bağışladığını” dahi duyduğumuz, kamusal sağlıktan bir mucizeymiş gibi bahsettiğimiz şu günlerde, Kübalı sağlıkçıların özverili hikayelerini tekrar tekrar okumak, konuşmak iyi gelecek. 

Küba'da tıp eğitimi ve sağlık hizmetlerinin organizasyonu tamamen devlet kontrolünde. Onca eksikliğe, kaynak yoksunluğuna rağmen dünya üzerinde kişi başına düşen sağlıkçı sayısının en yüksek olduğu ülke. On binlerce sağlıkçısı dünyanın pek çok ülkesinde hizmet verdi. Bu organizasyonlardan biri olan Henry Reeve Tugayı 2005’de bizzat Fidel’in inisiyatifiyle ve ABD’deki Katrina kasırgasının mağdurlarına müdahale amacıyla kurulmuştu. Her ne kadar Bush önerilen koşulsuz desteği geri çevirse de, Tugay bugüne kadar başka ülkelerdeki afetlerde yardımı örgütlemek üzere çok defa görev yaptı. Salgın hastalıklar ile mücadele ve dayanışma da Tugay’ın görevleri arasındaydı. 

2014’te Ebola salgını uluslararası önemde halk sağlığı acili ilan edildiğinde, tıpkı bugün olduğu gibi, hızlıca tepki verildi ve Tugay seferber edildi. Küba’dan Ekim ayında yola çıkan tecrübeli sağlıkçılar, doktorlar, hemşireler, epidemiyologlar aylarca bölgede kaldı. Bu son derece büyük cesaret isteyen bir dayanışmaydı; çünkü vücut sıvılarından bulaşan ve bir aşının ancak bu yılın başında onaylandığı bu hastalığa karşı orada bulunmak, kendi hayatı pahasına çalışmak demekti. O zaman da olağandışı bir kahramanlık olarak yorumlanan bu tavır onlara göre yalnızca “devrimcilik ve tıbbi ahlak” meselesiydi. Kübalı sağlıkçılar Ebola ile mücadeleye öngörü ve geçmiş misyonların tecrübesi ile katıldılar. 

Onlar tevazularını korusa da gösterdikleri, kahramanlıktan fazlasıydı: Tüm sağlıkçıların, saatte bir litre sıvı kaybına yola açacak kadar terleten kişisel korunma ekipmanı ile birlikte tarama ve tedavileri sürdürmesi gerekiyordu. İçlerinden bazıları, bu süre içinde Ebola’ya yakalandı ve hastalığı çok ciddi seviyede geçirdi. Laboratuvar sayısındaki azlığın teşhis koymakta en büyük yetersizliklerden biri olması nedeniyle Kübalı sağlıkçıların en çok ısrar ettikleri, daha fazla tanı istasyonu, daha fazla laboratuvar kurulması oldu. Yerel halka bulaştan korunma ile ilgili birçok eğitim verildi. 2015’e gelindiğinde, DSÖ’nün dünyanın konuya ilgisinin zayıf kalmasından dolayı başarısız olunacağı endişelerini paylaştığı salgın ile ilgili, kalıcı hale gelecek tahminlerinde bulunuluyordu. Bölgedeki sağlıkçıların mücadelesi sonucunda durdurulabildi. Batı Afrika 2016 itibariyle DSÖ tarafından “Ebolasız” bölge olarak ilan edildi. 

Ne yazık ki iki yılın sonunda, toplam bilanço 28 bin vaka ve 11 bin ölümdü. Bunun böyle olmasının nedeni yalnızca Ebola’nın yüksek düzeydeki öldürücülüğü değildi, salgının akibetini ortaya çıktığı koşullar belirlemişti. Geride kaldı. Fakat yıllarca sömürge olmuş ve şu anda da dünyanın en yoksul ülkeleri arasında yer alan, sağlık sistemleri son derece zayıf olan üç ülkede, Sierra Leone, Liberya ve Gine’de büyük bir yıkım yaratarak geride kaldı.

Sağlıkçıların çalışmaları sahada mücadele ile kalmadı. Tüm dünyanın uygulaması için salgın protokollerinin kayda geçirilmesi de dönmeden tamamlanan işler arasındaydı. Geçtiğimiz yıl Kongo’da tekrar patlak verdiğinde, hiç değilse bir önceki salgından kalan bir birikim ve sürdürülmekte olan aşı çalışmaları vardı.

Ebola DSÖ’nün pandemi protokollerini güncellemesini, hızlı davranmanın, şeffaflığın, uluslararası işbirliğinin öneminin iyice anlaşılmasını sağladı. Koronavirüs pandemisinde buna rağmen geç kalındığına dair tezler ise hem üzücü, hem ürkütücü. 

Birkaç yıl önceki Ebola salgınından hafızamıza bugün pek fazla şey kalmadı. Koronavirüs karşısında da son derece tedirgin bir bekleyiş içerisindeyiz. İster istemez geçmiş salgınlardan çıkan iyi ve kötü dersleri yokluyor insan. Bu zor günlerde, Ebola ile mücadeleye giden Kübalı sağlıkçıların ruh halini gözümüzde canlandırmak direncimizi artıracak. Bize yardımcı olması için, Raul’un ülkelerine dönen sağlıkçılara yaptığı “Hoşgeldiniz” konuşması ile bitirelim:

Değerli yoldaşlar,

Altı ay önce kıtayı mahveden Ebola salgını karşısında kendi hayatınız risk altındayken Batı Afrika’da üstlendiğiniz onurlu misyonunuzu tamamladıktan sonra, sizleri büyük bir gururla karşılayan vatanınıza döndünüz.

Kendi adıma ve Küba halkı adına, Henry Reeve Uluslararası Tugayı’nın bir parçası olarak üstlendiğiniz bu kahramanca görev için takdirlerimizi sunuyorum.

1963’te Küba Halk Sağlığı Bakanı olan José Ramón Ma­chado Ventura önderliğinde Cezayir’e ilk tugayın yola çıkmasıyla tıp alanındaki işbirliğimiz başlamıştı. Bu işbirliğinin temel özelliği olan özgeciliğin ve kendinden vazgeçmenin devamını temsil ediyorsunuz. Tüm bu yıllar boyunca 158 ülke 325 bin 710 Kübalının dayanışma çalışmalarına güvenmiştir. 

Bugün, tıp sistemimiz 68 ülkede 50 binden fazla sağlık çalışanı ile varlık göstermektedir. Bu gerçeklik Devrim’in yetiştirdiği gerçek değerler sayesinde sağlanmıştır. Beyaz önlüklüler ordusunun her bir üyesinin verdiği hizmet, kalıcı bir paradigma olacaktır. 

Ebola salgınından etkilenenlere verdiğiniz sağlık hizmeti ile önemli sonuçlar elde ettiniz, 400’den fazla hayat kurtarıldı ve ortalama %24.4 ölüm oranı saptandı. Hükümetler ve uluslararası örgütler tarafından da takdir edilen bu durum, eğitim düzeyinizin, adanmışlığınızın ve işine bağlılığınızın bir göstergesidir. 

Tebriklerimizi kabul etmenizi diliyor, sizleri kucaklıyorum.

Raúl Castro Ruz

Havana, 8 Temmuz 2015