Sesimi duyan vali...

Bayağı sevindim.
İstanbul Valisi sesimi duydu ve önerimi yerine getirme çabasına girdi.
Geçen haftaki yazımda, 1 Mayıs İşçi Bayramı’nın Taksim’de kutlanması tartışmalarının başladığını, DİSK, KESK, TMMOB ve TTB temsilcilerinin belirtilen günde Taksim’de olacakları kararı aldıklarını belirtmiştim.
Yasakçı Vali’nin geçen yıl 30 Nisan günü düzenlediği basın toplantısında yasaklama gerekçesi olarak, burada inşaat olduğunu, 30-40 metre çukurlar bulunduğunu, bu çukurlara insanların düşeceği endişesini taşıdığını, bunun için izin verilmeyeceğini açıkladığını hatırlatmıştım.
Ben de yazımda, Vali Bey’e, artık Taksim’de inşaat, çukur olmadığını, bu gerekçenin geçersiz olduğunu belirterek, öneride bulunmuştum “Daha zaman var. Bir gece Taksim’e birkaç iş makinası sokun, birkaç çukur açtırın. Namusu kurtarın.”
Akıl vermiştim yani.
Bu yazımdan iki gün sonra Taksim’e gerçekten iş makinası gönderildi ve orada bazı kaldırımlar sökülmeye, çukur açılmaya başlandı.
“Taksim Meydanı’nda inşaat çalışmasına başlandığı” haberi medyada hem de fotoğraflı şekilde yer aldı.
İşte örnek Vali, örnek yönetici böyle olur. Halkın taleplerini dikkate alır.
Arkadaşım Sunay Gedik, bana gönderdiği mesajda, “bak, Vali sesini duydu” diye yazdı.
Ancak görülüyor ki, 1 Mayıs olayı Vali Mutlu’yu da aşan bir özelliğe sahip.
Çünkü Vali’nin amiri olan Zat yeni bir açıklama yaptı.
Sadece Taksim Meydanı değil, Kadıköy’de de kutlamalara izin vermeyeceklerini açıkladı.
Hafız, konuşmasında dedi ki:
“Miting mi yapacaksın? Git Yenikapı’da, Maltepe’de yap. Ama gelip vatandaşımızın, esnafımızın camını, çerçevesini indirebilecek şekilde, yok Taksim, Yok Kadıköy Meydanı’nda, yok şurada yok burada. Bu mümkün değil. Kesinlikle bunlara fırsat vermeyeceğiz.”
Ben devlet yöneticilerine öneride bulunmaya devam edeyim.
Arkadaşın yaptığı bu açıklama eksik. Daha sonraki konuşmasında, şunları da eklemesi ülke birliği ve halkın güvenliği için iyi olur:
“Ne Taksim’i, ne Kadıköy’ü gidin mitinglerinizi, kutlamalarınızı Toros’larda, Erciyes Dağı’nın eteklerinde yapın. Dostum İbrahim Tatlıses’in söylediği gibi Urfa’nın etrafı dumanlı dağlar, gidin orda yapın. Hatta kadınlı-erkekli eğlencenizi, alemlerinizi, kutlamalarınızı gidin Suriye’de Esed’le yapın. Gidin Gobi çölünde, Lut gölünde, bunlar da kesmiyorsa cehennemin dibinde yapın. İtirazı olanla da sandıkta görüşelim.”
Bakın, benden söylemesi, böyle bir konuşma halkımız arasında acayip tutar.
Aslında sadece Vali değil, Onun Amiri’nin de benim önerilerime sıcak bakacağına, sesimi duyup, gereğini yapacağına inanıyorum.
Önerim şu:
Yol yakınken, pek çok olaydan sorumlu kişi olarak, istifa edin, gidin yüce adalete teslim olun. Çünkü her geçen gün suç artıyor. Yazık size!
Bu işe kafa yoranlara, hukukçulara sordum. Diyorlar ki, suçu çok ama, eğer kendiliğinden adalete teslim olursa “iyi hal” nedeniyle cezada indirim yapılıyormuş.
Öyle diyorlar.
Örneğin Roboski bombalamasının sorumlusu olarak sizi görüyorlar. Tasarlanmış, toplu cinayete giriyormuş, cezası çokmuş.
Sarısülük’ten, Ali İsmail’e, Medeni’den küçük Berkin’e kadar işlenen 7 cinayetten, çok sayıda yaralamadan, sadece sizin kahraman dediğiniz polisler değil sizin de birinci derecede sorumluluğunuz varmış.
Öyle diyorlar.
Yolsuzluk, rüşvet, kara paralar, ailecek para eritme eylemleri de suç ama işin çok boyutu varmış.
Daha bir sürü suçlama var. Özellikle, MİT, Genelkurmay, Dışişleri Bakanıyla yapılan konuşmalar var ya? Hani, “Suriye’den kendi topraklarımıza 7-8 füze fırlatırız” konuşması var ya? O uluslararası mahkemeye gidermiş.
Suriye’de dinci terör uygulayan muhalif gruplara silahtan sarin gazına kadar çok malzemenin Türkiye’den gönderildiği belgelenmiş.
Bu da savaş suçuna girermiş. Öyle diyorlar.
Ama eğer kendiliğinden teslim olursa, iyi halden içeride rahat eder diyorlar.
Hiç olmazsa mahkeme salonlarına sizi öyle demir kafesler içinde getirmezlermiş.
Bu işi bilen, buna kafa yoranlardan öğrendim bunları.
Bunları bana söyleyenler, bayağı okumuş, yazmış, diplomalı, aklı başında kişiler.
Gitsin kendisi teslim olsun diyorlar.
Vali Bey sesime kulak verdi. Söylediğim aklına yattı.
Siz de bu önerilerimi bi düşünün.
Bir de işin bu tarafından bakın. Ne kurtarsanız kardır.