Liseye geçiş sınavında kaos sürüyor: Yönerge de çözüm getirmedi!

TEOG'un yerine getirilen liseye geçiş sınavına ilişkin yönerge açıklandı. Ancak yönerge de belirsizliğe ve kaosa çözüm getirmedi. Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi hukukçuları soL'a yaptıkları açıklamada, 'Yönetmeliğe açtığımız dava sürerken bir yönerge açıklandı ancak bu yönergenin hukuksal ve meşruiyet sorunları var' dedi.

Haber Merkezi

TEOG'un yerine getirilen liseye geçiş sınavına ilişkin yönerge açıklandı. Ancak yönerge de belirsizliğe ve kaosa çözüm getirmedi. Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi hukukçuları soL'a yaptıkları açıklamada, "Yönetmeliğe açtığımız dava sürerken bir yönerge açıklandı ancak bu yönergenin hukuksal ve meşruiyet sorunları var" dedi. 

TEOG’un kaldırılması üzerine, uzun süre Milli Eğitim Bakanlığı açıklamalarıyla sürdürülen ve bilinmeze sürüklenen liseye geçiş sınavı, yönetmelikle düzenlenmiş ve tamamen kaldırılacağı iddiasına rağmen “merkezi sınav sistemi” adı altında yeni bir sınava dönüştürülmüştü.

Yönetmelik yayımlandığı andan itibaren tartışmalar da başladı. Bu tartışmalar yargıya taşındı, yeni sistemin eşitsizlik ve kaos getirdiğini, belirsizliğe ve ayrımcılığa neden olduğu savunan Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi, yönetmeliğe dava açtı. Dava, Danıştay 8. Daire’de (2018/1425 sayı ile) sürerken, veliler tarafından davaya müdahil olarak katılma talepleri de gelmeye başladı.

YÖNERGE AÇIKLANDI AMA BELİRSİZLİK HÂLÂ SÜRÜYOR

Bu sırada Milli Eğitim Bakanlığı, Ortaöğretime Geçiş Yönergesi'ni açıkladı. Ancak yönetmelikteki belirsizlik, eşitsizlik ve kaosa yönergenin de çözüm olmadığı kısa sürede anlaşıldı. 

Konuyla ilgili olarak soL'a açıklamalarda bulunan Aydınlanma Hareketi hukukçuları, dava sürerken çıkarılan yönergenin hukuksal ve meşruiyet sorunları olduğunu söylediler.

'YÖNERGE, YÖNETMELİĞİN TÜM HUKUKSUZLUK VE EŞİTSİZLİKLERİNİ İÇİNDE BARINDIRIYOR'

Hukukçular, söz konusu yönetmeliği şöyle değerlendirdi:

"Tartışmalı, sorunlu ve belirsizliklerle dolu bir metin. Eşitsizlik ve ayrımcılık yaratan, yürürlük tarihinde bile belirsizlik olan, bir yandan seçkin öğrenciler için paralı eğitime diğer yandan sınava giremeyen ya da girip de kazanamayan öğrenciler için imam hatipleşmenin yolunu açan bir metin. Biz de zaten bu gerekçelerle, laik hukuk devleti ve eşitlik ilkelerine aykırılığından dolayı dava açtık. Şimdi de yönerge yayımlandı. Yönerge, yönetmelikte yazanları açan bir metin olmakla, aslında yönetmeliğin tüm hukuksuzluklarını taşıyor. Yargının değerlendirmesine sunulan bir konuda ısrar etmek, onu uygulamaya sokmak, eşitsizliği ve kaosu artırmaktan, yapılacak sınavı daha da şaibeli hale getirmekten başka işe yaramaz. Hem hukuksuz olur hem de meşru olmaz.”

'DAVAYA MÜDAHİL OLMAK İSTEYEN VELİLER HAKLI'

Aydınlanma Hareketi hukukçuları, davaya katılma talepleri olan velilerin haklı olduklarını belirterek şunları söyledi:

“Veliler müdahil olma taleplerinde haklılar. Çünkü nitelikli-niteliksiz okul ayrımının neye göre yapıldığı belli değil, özel dershanelerden devşirme yeni özel liseler için bile 'anadolu lisesi' tanımı kullanılıyor, köklü anadolu liselerinin en iyi öğretmenleri uzaklaştırılmış durumda. Niteliğin tanımı yapılmadan sınav içeriği belirlenemeyeceğinden, dolayısıyla sınavın içeriği hakkında bir sorun ve bilinmezlik varken, böylesine bir sınavın yapılması tartışmalıdır. Veliler bu yönleriyle taleplerinde haklılar."

'SINAVA AZ KALDI AMA BELİRSİZLİKLER SÜRÜYOR'

Hukukçular, yeni yayımlanan yönergeyle ilgili şu değerlendirmelerde de bulundular: 

"Bir başka sorun ise din dersinden kaynaklamıyor. Kimi veliler, nüfus cüzdanlarında din hanesi boş olmasına rağmen sınavda 10 adet din sorusu çıkacağı duyurulduğu için din sorularının sınavdan dışlanması gerektiğini talep ediyorlar.

Usul yönünden de ciddi sorunlar var. Sınava az bir süre kalmasına rağmen sınav uygulaması hakkında belirsizlikler sürüyor. Açıklanan yönerge bu belirsizlikleri gideremiyor. Hâlâ kayıt işlemi hakkında bile bilgi sahibi olunmadığından yakınılıyor. Aynı belirsizliği eğitimciler de yaşıyor.

Bu kaostan asıl etkilenecek olanlar ise çocuklar olacak. Öngörülen sınavın çocuğu, 'çocuğun üstün yararı' ve 'eşitlik' ilkelerine aykırı olarak onu bilişsel ve davranışsal olarak olumsuz etkileyeceği,  'ayrımcılık' baskısı altında kalacağını, laik/bilimsel düşünceden uzaklaştıracağı açık."