Liseye geçiş sınavına dava açıldı: Sistem eşitsizlik ve kaos getiriyor!

Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi adına Av. Güney Akgül, 14 Şubat’ta Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve liseye geçiş sisteminde köklü bir değişiklik yapan yönetmeliğin iptali için dava açtı. Yeni sistemin eşitsizlik, ayrımcılık ve kaos yaratacağını öngören Av. Akgül, 'Yeni sistem eşitsizliği ve ayrımcılığı kural haline getiriyor' dedi.

Haber Merkezi

Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi adına Av. Güney Akgül, 14 Şubat’ta Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve liseye geçiş sisteminde köklü bir değişiklik yapan yönetmeliğin iptali için dava açtı. Yeni sistemin eşitsizlik, ayrımcılık ve kaos yaratacağını öngören Av. Akgül, "Yeni sistem eşitsizliği ve ayrımcılığı kural haline getiriyor" dedi. 

Hazırladıkları dilekçeyi Danıştay'a verdiklerini ve dava sürecinin başladığını belirten Av. Güney Akgül, niçin dava açtıklarını, yeni sistemin açmazlarını, getireceği eşitsizlik ve ayrımcılığı soL Haber'e anlattı. 

Liseye geçiş sınavına ilişkin belirsizliklerin halen devam ettiğini vurgulayan Av. Akgül, "Yönetmeliğin son maddesi, sınav sanki bu sene uygulanmayacakmış gibi bir madde. Yasaların açık ve belirli olması gerekiyor. Düzgün cümle kurmaktan bile acizler. Bu sistem halen belirsizlikler içeriyor ve kaosa yol açacağı şimdiden belli" dedi. 

Av. Güney Akgül'ün konuyla ilgili açıklamaları şöyle:

  • Yeni sistemde devlet kendi eliyle okulları nitelikli ve niteliksiz olarak ayırıyor. Nitelikli olanlar için sınav öngörülürken, diğerleri için ikametgaha bağlı olarak bir komisyon eliyle yerleştirmeler yapılacak. Gerçekçi olmayan, sınavın tamamen kaldırılacağına ilişkin iddia yine gerçekleşmedi. Ayrıca kayıt almak için devlet eliyle birçok kampanyanın yapıldığı imam hatip liseleri de niteliksiz okullar arasında.
  • TEOG yerine getirilen yeni yönetmelikte, liseye geçiş için beş farklı yerleştirme modeli belirlendi. Çocuklar liselere 

1) Merkezi sınav puanıyla,

2) Ortaöğretim alanı içindeki okullara tercihe bağlı olarak,

3) Ortaöğretim alanı dışındaki pansiyonlu okullara tercihe bağlı olarak,

4) Merkezi sınav ile birlikte yetenek sınavı puanıyla

5) Yetenek sınavı puanı olmak üzere farklı türlerdeki okullara farklı geçiş yöntemleri ile girecek.

Buna göre “nitelikli” olarak kabul edilen fen liseleri, sosyal bilimler liseleri, proje uygulayan eğitim kurumları ile mesleki ve teknik Anadolu liselerinin ve Anadolu teknik programlarının merkezi sınav ve puan üstünlüğüne göre öğrenci alacağı açıklandı. Bakanlık okul listesi açıklamasa da, “proje” kapsamında olmayan bütün Anadolu liseleri, açıklanan sistemle merkezi sınav yerleştirmesi dışında kaldı. Güzel sanatlar, spor, klasik sanatlar ve musiki, görsel sanatlar ve spor programı uygulayan Anadolu imam hatip liselerinin de yetenek sınav puanı ve Ortaöğretim Başarı Puanı (OBP) ile öğrenci alacağı belirtildi.

'OBP OBJEKTİF BİR DEĞERLENDİRME ARACI DEĞİL'

  • Yeni sistem eşitsizliği kural haline getiriyor. Sınavla göreceli olarak sağlanan eşitlik tarihe karışıyor. Sınavsız geçişlerde öğrenciler, hiçbir okulda aynı olmayan, müfredat düzenlemeleri ile zihin açmaktan ziyade öğrencilerin kafalarını bulandıran niteliksiz eğitim üzerinden aldıkları Orta Öğretim Başarı (OBP) puanları ile okullara yerleştirilecekler. OBP, objektif bir değerlendirme aracı değil, çünkü ülkede eğitim-öğretim birliği bulunmamakta. Buna dayanılarak yapılan yerleştirmeler eşitlik ilkesini açıkça ihlal edecek.

'KOMİSYONLAR, ÖĞRENCİLERİ İSTEDİKLERİ GİBİ İMAM HATİPLERE YERLEŞTİREBİLECEK'

  • Burada çok açık bir şekilde çocukların imam hatip liselerine yönlendirilmeleri söz konusu olacak. Her mahallede pıtrak gibi açılan ya da mevcut okulların üzerine çöreklenen imam hatip liseleri, komisyon eliyle çocukların yerleştirilecekleri okullar haline gelecek. Örneğin sınava girmemiş bir öğrenci, bölgesindeki imam hatip dışındaki okullardan birini seçse dahi, o okulların kontenjanlarının dolu olduğu gerekçesiyle imam hatip lisesine yerleştirilebilecek. Tek başına bu durum bile anayasayı kevgire çeviriyor. İmam hatip liselerindeki laikliğe aykırı eğitim göz önüne alınırsa 13-14 yaşındaki bir çocuğun yaşayacağı travma ve bu tür durumların yaratacağı sosyal felaketleri tahmin etmek hiç de zor değil. Tabii bu dinsel zorlama ve propagandanın ters tepeceği örneklerle de sıkça karşılaşacağız.
  • Ayrıca değişikliğin gündeme geldiği ilk günlerde sıkça dillendirilen, iyi okulların bulunduğu yerlerdeki emlak rantı da cabası. Böyle adaletsizlik, böyle eşitsizlik, böyle gözü dönmüşlük olur mu? Malesef oluyor... Biz de buna dava ile karşılık veriyoruz, daha fazlasını yapmalıyız.
  • AKP bu sistemi, ne kadar uğraşırsa uğraşsın öğrenci bulamadığı imam hatip liselerini beslemek için getirdi. AKP daha etkin bir propaganda yapabilmek için çocuklarımızı felç ediyor, kaosun içine atıyor.

'KOMİSYONLARIN KİMLERDEN OLUŞACAĞINA VE YETKİLERİNE DAİR HİÇBİR DÜZENLEME YOK'

  • Sınav dışındaki yerleştirmelerde çok önemli yetkilere sahip olacak komisyonun kimlerden oluşacağına, yetkilerinin ne olacağına dair hiçbir düzenleme yok. Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi adına açtığımız davada, bunun özellikle altını çizdik. Dilekçemizde, günümüzde imam hatiplere öğrenci devşirmeye odaklı sistemi işaret ederek, bu komisyonların bu işlevi yerine getirmek üzere oluşturulduğunu söyledik.

'YENİ SİSTEM EĞİTİMİ GERİCİLEŞTİRME SALDIRISINDA ÖNEMLİ BİR UĞRAK'

  • Bu son yönetmelik 4+4+4’ten bu yana hız kazanan "eğitimi gericileştirme" ayağında bir önemli uğrak... 2017-2018 eğitim-öğretim yılında okullarda mescidi zorunlu kıldılar, imam hatiplerin yaygınlaşması için birçok yasal düzenleme yaptılar, çok sayıda imam hatip açtılar, pek çok okulu imam hatibe dönüştürdüler, seçmeli din derslerini dayattılar, müfredatı bulunduğu yerden daha geri bir noktaya götürdüler, içini hurafelerle doldurdular, 15 Temmuz propagandasını anaokullarına kadar götürdüler. Eğitimde pervasız bir saldırı yürütüyorlar. Buna karşı çıkan bilinçlilik ve toplumsal mücadele oldukça sinik. Henüz birçok veli, zorunlu din derslerine karşı dava açmaktan dahi imtina ediyor. Kimsenin işinden olmak istememesi, çocuğuna zarar gelmesini istememesi çok anlaşılır bir durum. Ama mücadele etmek demek, ateşe atlamak değildir. Bunu anlatmamız gerekiyor... Aydınlanma Hareketi'nin verdiği mücadele, Aydınlanma Hareketi'nin hukukçuları, kimse ateşe atlamak zorunda kalmasın diye var. Eğitimdeki gerici ve piyasacı saldırılar devam edecek. İnsanların, yırtıcılara yem olmadan ormanı örgütlemenin, ormanda örgütlü olmanın bir yolunu bulması gerekiyor.
  • Biz son olarak "Aydınlanma Hareketi burada, siz neredesiniz sevgili veli" diyoruz..