Alin Taşçıyan Altın Portakal'daki sansürü kişiselleştirdi

Altın Portakal Film Festivali'nde ön jüri tarafından seçilen ve Haziran Direnişi'ni konu alan “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek” filmine uygulanan sansürle ilgili tartışma, sinema yazarları arasında kişisel suçlamalara dönüştü.

(soL - Kültür Sanat) Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Belgesel Yarışması Ön Jürisi, festivalde yarışmaya değer 15 film seçmiş, bu filmler arasında yer alan “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek” isimli belgesel, festival yönetimi tarafından “Türk Ceza Kanunu'nun 125. ve 299. maddelerine aykırı olduğu” gerekçesiyle veto edilmişti.

Ön jüride yer alan Berke Baş, Ayşe Çetinbaş ve Seray Genç'in Salı günü yaptıkları bir açıklamayla “sansür” olarak niteledikleri kararı tanımadıklarını duyurmalarının ardından başlayan tartışma, bugün ilginç bir hal aldı.

Festival yönetimi, bir açıklama yaparak sansür uygulamasını savunmuştu. Sinema Yazarları Derneği'ne (SİYAD) üye 71 isim, ortak bir açıklama yaparak, “sansür denilen çağdışı uygulamayı protesto ettiğimizi kamuoyuna duyuruyoruz” demişti.

Ancak SİYAD'ın başkanı olan Alin Taşçıyan, aynı zamanda sansürle suçlanan Altın Portakal Festival Komitesi'nin de üç üyesinden biri. Taşçıyan, bugün Star gazetesinde kaleme aldığı köşe yazısında, sansür konusunda somut bir yanıt vermeden önce karara karşı çıkan herkesi, ardından da gazeteci Sayım Çınar ve sinema yazarı Tolga Murat Şen'i aşağılamayı tercih etti.

'Gaza getirilebilirler'
Taşçıyan, önce sansüre karşı çıkanları “gaza gelmekle” suçladı: “'Ay Altın Portakal’da sansür varmış, haydi protestoya' diyenlerle polemiğe girmeye tenezzül edeceğim. Çünkü hemen hepsini tanırım, çoğunluğuyla dostane ilişkilerim vardır. Memleket ahvali nedeniyle hemen örgütlenip toplu hareket etme ve eylem yapma refleksleri çok gelişmiştir. Bunu bilenler tarafından çok kolay 'gaza getirilebilirler'.”

Yazısının devamında çeşitli hakaretamiz ifadeleri sıralamasına rağmen “işin aslı”nı anlatmayan Taşçıyan, şöyle yazdı: “Mesleki konumu tartışmalı bir kişiyle bir websitesinde yaptığı mülakatta, Türkiye’nin saygın ve kurumsallaşmış sinema yazarlarına hakaret etme olanağı sunduğu için Sayım Çınar ile polemiğe de tenezzül edeceğim. Çünkü bir iki hafta öncesine kadar kendisiyle dostane bir meslektaş ilişkisi içindeydim. Hatta bir keresinde benimle de mülakat yaptı. Son gördüğümde Adana Altın Koza Film Festivali’nde otel lobisindeydi, yanağından bir makas aldım. Son konuştuğumda ise röportajından dolayı gönül koydum, çıkıştım. Ben yine bu mesleği icra ederken, o meşhur bavuluyla gazeteleri dolaşır kitap satar, tanıtım yapardı. Son yıllarda film festivallerinde rastlıyorum, uygun röportaj alanı ne de olsa.”

Gazeteciye de sansür
Sayım Çınar, internethaber.com adlı sitede, sinema yazarı Murat Tolga Şen'le konuya ilişkin bir röportaj yapmıştı. Röportajın ardından Çınar, Altın Portakal'a katılmak üzere P&R sorumlusu Elif Tunca ile görüştüğümde veto yediğini, sebebin de Şen'le yaptığı röportaj olduğunu öğrendiğini duyurmuştu.

Taşçıyan'ın isim vermeksizin “mesleki konumu tartışmalı kişi” diyerek çattığı Öteki Sinema portalı editörü Murat Tolga Şen de bugün yazıya yanıt verdi. Şen de yanıtında Taşçıyan'a karşı birçok kişisel suçlamada bulunurken, “Altın Portakal sansürsüz bir film festivali ise, özür dileyip ön jüri kararına uymalıdır. Bunun mümkün olduğunu pek düşünmüyorum. O zaman, aydın kafalardan oluştuğuna inandığımız festival komitesi cuntacı tavrı sonlandırıp görevini bırakmalı... Hala bir şeyleri geri almak, durumu düzeltmek imkanı olduğunu düşünüyorum” dedi.

'Siz o kovanın kraliçesisiniz'
Şen şunları yazdı: “Ama bunun yerine, komitenin sözcüsü haline gelen sevgili Alin Taşçıyan, kendisini masum ilan ettirebilmek adına, Siyad açıklamasına imza atan eleştirmenlerle, gazeteci Sayım Çınar'la ve ismimi vermeden benimle bir polemiğe girmeyi tercih ediyor. Bugün Star gazetesine bir yazı yazmış, adı da çok manidar: "Arı Kovanına Çomak Sokuyorum" diye başlık atmış. Arı kovanına çomak sokmak? Alin hanım, siz kovanın kraliçe arısı değil misiniz? Ne çomağı Allah'ınızı severseniz. Zaten biz kovan sevmiyoruz, nerede bir ağaç kovuğu bulsak oraya petekleniyoruz. Kovana girmek isteyenlere neler yaptığınızı biliyoruz, uzak olsun ama orman bizim! Orman deyince aklıma Robin Hood'un Sherwood'u geldi, bizi oradaki çapulculara benzetebilirsiniz ve zaten benzetmişsiniz. "Çapulculara" tahammül etmek zor, hele de Şerifin adamları, hepten nefret eder.”

Şen, Taşçıyan'ın gazeteci Sayım Çınar'ı “Ben yine bu mesleği icra ederken, o meşhur bavuluyla gazeteleri dolaşır kitap satar, tanıtım yapardı” diye aşağılamasına da tepki göstererek, “Ben de gençliğimde bir sürü saçma sapan işlerde çalıştım. Hiç unutmam Amiga 500 modeli bir bilgisayar almak istiyordum, pahalıydı, ailemin parası yetmeyince E-5 karayolu kenarında üç ay Değirmendere fındığı sattım. Bir kenara not alın, ileride aşağılamak gerekirse kullanırsınız” dedi.