TMMOB: Kanal İstanbul ve Akkuyu projeleri durdurulmalı, askeri anlaşmalar iptal edilmeli

TMMOB'dan yapılan açıklamada ekonomik krizin baş sorumlusunun 16 yıldır neoliberal politikaları uygulayan AKP iktidarı olduğu belirtilerek 'Kamu Özel İşbirliği projeleri iptal edilmelidir. Kanal İstanbul ve Akkuyu Nükleer Tesisi başta olmak üzere halkın öncelikli ihtiyaçları yerine sermaye kesimlerine rant aktarmayı amaçlayan projeler derhal durdurulmalıdır. ABD ve Rusya ile yapılan…

Haber Merkezi

Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları'ndan (TMMOB) Başkan Emin Koramaz imzasıyla yapılan yazılı açıklamada Türkiye tarihinin en büyük ekonomik krizlerinden birinin yaşandığı vurgulanarak "Yaşadığımız büyük krizi basitçe kur artışı olarak adlandırmak ve sebebini de dış güçlere bağlamak doğru değildir. Enflasyondan işsizliğe, yoksullaşmadan ekonomik durgunluğa kadar hayatlarımızı her alanda kâbusa çeviren kapsamlı bir ekonomik krizle karşı karşıya bulunuyoruz" denildi.

Bu krizin asıl nedeninin "1980’li yıllardan itibaren küresel sermaye güçlerinin güdümünde kesintisiz bir şekilde uygulanan özelleştirmeye, piyasalaştırmaya, kuralsızlaştırmaya dayalı neoliberal politikalar" olduğu belirtilen açıklamada 16 yıldır bu politikaları ısrarla uygulayan AKP iktidarının yaşanan krizin baş sorumlusu olduğu vurgulandı.

Açıklamada şöyle denildi:

'ÜLKEMİZ RANTİYE BATAKLIĞINA SÜRÜKLENDİ'

"Pervasızca yapılan özelleştirmelerle üretken kamu kuruluşlarımızın büyük bir kısmı elden çıkarılmış, elde kalan az sayıdaki kuruluş da idari bütünlükleri parçalanarak ve serbestleştirme uygulamalarıyla etkisizleştirilmiştir. Ülke ekonomisi yüksek oranlı borçlanma ve yoğun ithal girdi kolaycılığının üzerine oturtulmuştur.

Bu politikalarla ülkemiz rantiye bataklığına sürüklenmiş, üretim yeteneğimiz aşındırılmıştır. Üretim-yatırım-tasarruf politikalarının yerini tüketim politikaları almıştır. Tarım ve sanayi gibi üretken sektörler geriletilip, ülke kaynakları rant dağıtımı merkezli inşaat ve müteahhitlik işleri ile katma değeri düşük hizmetler sektörüne yönlendirilmiştir."

DIŞA BAĞIMLILIK

Türkiye ekonomisinin uzun yıllardan bu yana dışa bağımlı olduğu vurgulanan açıklamada, sıcak para akışının kesildiği her krizin halkın ve ülkenin birikimlerinin yok olmasıyla sonuçlandığı ifade edilerek, AKP'nin iktidar dönemi boyunca, merkez kapitalist ülkelerdeki parasal genişleme politikalarının yarattığı düşük kur ve düşük faiz olanaklarını sanayileşme, teknolojik gelişme ve üretimin artırılması yerine verimsiz inşaat projelerine aktararak ülkeyi krize sürüklediği belirtildi.

KİTLESEL İŞTEN ÇIKARMALAR BAŞLADI

"Yüksek ekonomik büyüme" söylemiyle aşırı borçlandırmaya ve kredi kullanımına itilen piyasa aktörlerinin bugün borçlarını ödeyemez duruma geldiği belirtilen açıklamada, reel sektörde para akışının durduğuna, ithal hammadde ve ara mal kullanılan sektörlerde üretim yapılamaz hale geldiğine ve kitlesel işten çıkartmaların başladığına değinildi. Açıklamada kur artışının sadece halkın alım gücünü düşürmekle kalmadığı geniş çaplı bir işsizleşme ve yoksullaşma yaşanmasına neden olduğu vurgulandı.

Açıklamada "Ekonomik krizle mücadeleyi bile aklıselim yöntemlerle değil, baskıcı-tehditkâr yöntemlerle örtbas etmek isteyen" AKP’nin bu yaşanan ekonomik krizi çözmesinin mümkün olmadığına işaret edilerek "Yaşadığımız krizin nedenini dış güçlere bağlayan ve yastık altındaki dövizlerin bozdurulmasıyla bu krizden çıkış sağlanabileceğini savunan AKP’nin krizle mücadele gibi bir yönelimi olmadığının en önemli delili açıklanan 100 Günlük İcraat Programı’dır" denildi.

Krizden çıkışın "emperyalist güçlerin, uluslararası tekelleri, çok uluslu şirketlerin isteklerine boyun eğmekle değil, halkın genel çıkarını gözeten, emekten yana kamucu bir anlayışı hayata geçirmekle" mümkün olduğu belirtilen açıklamada şöyle denildi:

  • "AKP bugün krizden çıkış için mali disiplin adı altında kemer sıkma politikasını hayata geçireceğini söylemektedir. Bugüne dek ekonomi her sıkıştığında eğitim ve sağlık başta olmak üzere sosyal harcamalardaki kısıntı devreye girmekte ve kemer, emeğiyle geçinen geniş toplum kesimleri üzerinde sıkılmaktadır. Kamuda asıl tasarruf yapılması gereken yer ise başta saray giderleri ve örtülü ödenek harcamaları olmak üzere AKP’nin siyasi çıkarları uğruna yaptığı geniş boyuttaki harcamalardır.
  • Halkın ve bütçenin üzerindeki yükü her geçen gün büyüten dövize endeksli alım garantisi olan Kamu Özel İşbirliği anlaşmaları yeniden düzenlenmeli ve henüz uygulamaya geçmemiş olan Kamu Özel İşbirliği projeleri iptal edilmelidir.
  • Kanal İstanbul ve Akkuyu Nükleer Tesisi başta olmak üzere halkın öncelikli ihtiyaçları yerine sermaye kesimlerine rant aktarmayı amaçlayan projeler derhal durdurulmalıdır.
  • 100 Günlük İcraat Programı tümüyle gözden geçirilerek, kamu kaynaklarını israf eden harcamalar ve projeler durdurulmalıdır.
  • Emekçilerin alın teriyle kurulan İşsizlik Fonu’nda toplanan paralar amacı dışında kullanılmaktan vaz geçilmeli ve kriz döneminde işsiz kalan emekçilerin ve ailelerinin hayatlarını sürdürebilmeleri sağlanmalıdır.
  • Ülkenin bütün kamusal varlıklarının kontrolüne verildiği Varlık Fonu’nun bütün faaliyetleri durdurulmalı, ülke kaynaklarının kriz gerekçesiyle yağmalanmasına engel olunmalıdır.
  • Son dönemde özellikle ABD ve Rusya ile yapılan milyarlarca dolarlık askeri anlaşmalar iptal edilmelidir.
  • Krizden çıkış, emperyalist güçlerin, uluslararası tekelleri, çok uluslu şirketlerin isteklerine boyun eğmekle değil, halkın genel çıkarını gözeten, emekten yana kamucu bir anlayışı hayata geçirmekle mümkündür."