Trump’ın yeni Ulusal Güvenlik Danışmanı nükleer savaş tehdidini artırıyor

Donald Trump’ın İran’a karşı savaş yanlısı söylemleriyle tanınan John Bolton’ı Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak ataması, İran’la yapılan 'nükleer anlaşmanın' Mayıs ayında sonlandırılması ihtimalini daha da güçlendirdi.

Haber Merkezi

ABD Başkanı Donald Trump’ın yeni Dışişleri Bakanı ve CIA Başkanı atamalarının ardından geçen hafta Ulusal Güvenlik Danışmanı General H.R. McMaster’ı görevden alıp yerine John Bolton’ı görevlendireceğini duyurmasının yankıları sürüyor.

Irak işgalini savunan, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’ne “önleyici saldırı” yapılmasını isteyen ve göçmen karşıtı söylemiyle tanınan Bolton’ın bu göreve getirilmesinin Cumhuriyetçi Parti içinde bile rahatsızlık yarattığı belirtiliyor.

IRKÇILIKTA TRUMP'LA YARIŞIYOR

Trump’ın seçilmesinde önemli bir rol oynayan Fox News’un düzenli katkıcılarından olan John Bolton, özellikle Müslümanlara yönelik ırkçı söylemleriyle tanınıyor. Bu çerçevede son olarak Bolton’ın Müslüman ülkelerden Avrupa ve ABD’ye göç eden mültecilerle ilgili “yalan haber” üreten Gatestone Enstitüsü adlı kurumdaki rolü gündeme geldi. The Intercept’te yer alan habere göre ABD’nin yeni Ulusal Güvenlik Danışmanı 2013’ten beri, amacı “orijinal yorum ve haberlerin üretilmesini desteklemek” olan kurumun başkanlığını yapıyor.

Gatestone’un desteklediği haberler arasında Almanya’da, büyük çoğunluğu “Afrika, Asya ve Ortadoğu’dan gelen” Müslüman göçmenlerin oluşturduğu çeteler nedeniyle tecavüz vakalarında büyük artış olduğu gibi “haberler” bulunuyor.

20 Mart’ta Gatestone Enstitüsü “kıdemli uzmanı” Soeren Kern imzasıyla yayımlanan “Almanya: Göçmen Tecavüzcülerin Neden Olduğu Kriz, Terör ve Yıkım Saçmaya Devam Ediyor” başlıklı “haber”, Alman Federal Kriminal Polis Dairesi’nin üç ayda bir yayımladığı bir rapora dayanıyor. Rapordan hareketle Almanya’da göçmenlerle bağlantılı cinsel suçlardaki artışa dikkat çekilirken, söz konusu istatistiklere giren suçları işleyenlerin kimlikleri raporda açıklanmamasına rağmen bu durumun Müslüman “tecavüz çetelerinin” işi olduğu savunuluyor.

John Bolton’ın başkanlığını yaptığı Gatestone, daha önce de mültecilerin Avrupa ve ABD’yle “cinsel yolla bulaşan hastalıklar taşıdığını”, mülteci krizinin bir halk sağlığı sorunu haline geldiğini savunan, Londra’da kiliseler kapanırken sürekli yeni cami açıldığını ileri süren yalan haberlere imza atmıştı.

Gatestone “haberlerinin” Avusturya, Almanya ve Hollanda’da göçmen karşıtı ırkçı siyasi gruplar arasında da yoğun bir şekilde paylaşıldığı belirtiliyor. Almanya’da son seçimlerde ciddi bir oy oranına ulaşan Almanya İçin Alternatif Partisi (AfD) temsilcilerinin sosyal medya hesaplarından sık sık Gatestone’un göçmen karşıtı “haberlerini” paylaştığı kaydediliyor. Hollanda’dan ırkçı siyasetçi Geert Wilders de sitenin “konuk yazarları” arasında yer alıyor.

NÜKLEER TEHDİT BÜYÜYOR

Trump’ın 9 Nisan’da göreve başlayacak yeni Ulusal Güvenlik Danışmanı, göçmen karşıtı ırkçı söylemlerinin yanı sıra Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’ne yönelik “önleyici saldırı” yapılmasını ve İran’a karşı sert önlemler alınmasını savunuyor. Bolton’ın da işbaşına gelmesiyle Trump yönetiminin İran’a yönelik yaptırımları yeniden gündeme getirmesi bekleniyor. ABD yönetimi 12 Mayıs’ta İran’la Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Daimi Üyeleri arasında imzalanan “nükleer anlaşma” uyarınca İran’a uyguladığı yaptırımların kaldırılması kararının uzatılmasını görüşecek. Trump yönetimin İran’a yeniden yaptırım uygulama kararı almasının, İran’ın “nükleer anlaşmadan” çekilmesini beraberinde getirmesi bekleniyor.

Geçtiğimiz günlerde İranlı yetkililer, John Bolton’ın İran’ın terörist örgütler listesinde yer alan “Halkın Mücahitleri” ile olan yakın ilişkilerini gündeme getirmiş ve böyle bir ismin Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak atanmasını “utanç verici” olduğunu belirtmişti.

NÜKLEER SAVAŞ TEHDİDİ ARTIYOR

“Nükleer anlaşmanın” sona ermesi İran’ın bir anda nükleer silah geliştireceği anlamına gelmese de Trump yönetiminin anlaşmanın bitişini bu ülkenin “nükleer bir tehdit oluşturduğu” propagandası için kullanmasına kesin gözüyle bakılıyor. Kaldı ki İran, ABD Savunma Bakanlığı’nın Şubat başında yayımladığı “Nükleer Durum Değerlendirmesi”nde potansiyel tehditler arasında sayılıyor.

Söz konusu rapor, “farklı tehditlere karşı etkisi düşürülmüş seçeneklerin devreye sokulmasıyla” ABD’nin nükleer silah envanterine “esneklik” kazandırılmasını öngörüyor. Yani Trump yönetimi, “etkisi düşürülmüş” nükleer silahlar geliştirerek “nükleer tehdit” olarak nitelediği ülkelere karşı bu silahların kullanılabilir hale getirilmesini askeri stratejisinin bir parçası haline getirmiş durumda.

Trump’ın Başkanlık koltuğuna oturmasından bu yana atadığı üçüncü Ulusal Güvenlik Danışmanı olan John Bolton, bu tehdidin dozunu daha da yükseltiyor.