Zor yazı...

“Ethem, Berkin’i sıkı sar, korkmasın”
(Ankara anmasından)

Bir yıldız daha kaydı Adı Berkin.

En küçükleri, en güzelleri…

İçim yanıyor. Öfkeyle doluyum.

Ethem, Abdullah, Mehmet, Ali İsmail, Hasan Ferit, Ahmet, Medeni evlâtlarımızın bizlerden sökülüp alındığı günlerdeki gibi.

Katillerin Erdal Eren’i, Uğur Kaymaz’ı, Ceylan Önkol’u, Serkan Erdoğdu’yu, Robotski’li çocukları, 7 TİP’li genci ve daha nicelerini darağaçlarında, kurşunlarla, kuytularda incecik boğazlarına sardıkları iplerle ve tellerle katlettikleri günlerdeki gibi.

Ve yazmak bir o kadar zor.

Bu genç insanlar, yıllardır, ağabeyleri Denizler, Mahirler, İbrahimler gibi, en önde, özveriyle, o güzel canlarını ülkenin önüne seriyorlar. Ve birer birer kayıp gidiyorlar elimizden. Faşist iktidarların hoyratça parçaladıkları dal gibi bedenlerini yeniye, güzele, umuda, gülün gülle tartılacağı o insanca, onurlu geleceğe siper ederken tadıyorlar onlara hiç ama hiç yakışmayan ölümü.

Bu köhne toplumun kendisi gibi çürümüş değerlerine sığmadılar, sığmıyorlar, sığmayacaklar da.

Çünkü polis, asker kurşunu, gaz kapsülüyle vurulmadan, özgürce yaşayabilecekleri, nefes alabilecekleri aydınlık bir toplum istiyorlar. Emeğin ürettiği tüm değerlerin üç beş zenginin refahı için değil, insan için, insanın yararı için kullanılacağı bir toplum hayal ediyorlar. R.T. Erdoğan ve benzeri sermaye diktatörlerinin değil emekçi halkın kendi kararlarını aldığı ve kendisini yönettiği bir toplumda yaşamak istiyorlar. Gezi’de başlattıkları komün günlerini sürdürmek, doğanın beton yığınlarına yenik düşmediği, insanların ve ağaçların, birlikte ve tek tek, hür ve kardeşçesine yaşadığı, sömürüsüz, sınıfsız, “yârin yanağından gayri her şeyde, her yerde, hep beraber” diyebilecekleri bir toplumun tohumlarını ekmek istiyorlar her yere.

Ne yazık ki bu güzel gelecek talebi için çok büyük bedeller ödüyorlar. Her zaman sahip çıkamadık onlara. Oysa bu kez durum farklı gibi.

Berkin’i yolcu eden yüzbinler ve birçok ilde yapılan anmalar Sami ve Gülsüm Elvan’ın acılı bedenlerini, yüreklerini ve Berkin’i sımsıcak sardı ve Gezi isyanı’ nın henüz bitmediğini gösterdi bizlere. Ama daha önemlisi, Türkiye tarihinde ilk kez, toplum kendi geleceğine sahip çıktı. Hakça bir düzeni, güzel bir dünyayı kuracak emekçi çocuklarını katleden bir sermaye iktidarına karşı evlâtlarının yanında yer aldı ve muhteşem bir dayanışma, bir karşı koyuş ve isyan sergiledi.

Bence gelecek güzel günlerin müjdecisi, acılardan sağaltılan umudun yeşermesidir bu dayanışma.

Çok mu iyimserim?

Olabilir.

Ama bir de bu milyonların örgütlendiğini düşünün.