Vo Nguyen Giap’tan kalan…

35 yıl bu. Dile kolay.

35 yıl boyunca üç emperyalist ülkeye, Japonya, Fransa ve ABD’ye karşı kurtuluş savaşı vermiş ve onları yenmiş bir halk Vietnam halkı.

Ekim’in dördüncü günü, bu halkın kahraman evlatlarından birisini, Vo Nguyen Giap’ı, askeri ve siyasi aklını halkının hizmetine sunmuş bir komünist savaşçıyı, Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti Başkanı Ho Chi Minh ve diğer yoldaşlarının yanına yolcu ettik.

Bir köşe yazısına sığmayacak kadar dolu bir yaşam Giap’ınki ama yine de bugüne ışık tutacak bazı yönlerini paylaşmak istedim sizlerle.

Fransız emperyalizmine karşı eylemleri nedeniyle okuldan atıldığı halde Hanoi Üniversitesinde hukuk ve ekonomi-politik okumayı beceren Giap, 13 yaşında katıldığı bir yeraltı örgütünde bilimsel sosyalist düşünceyle tanıştı ve 1931’de, 19 yaşında Çin Hindi Komünist Partisi’ne üye oldu. 1941 Mayıs’ında Japonlara karşı mücadele etmek üzere Komünist Parti öncülüğünde Vietnam Ulusal Birlik Cephesi “Viet Minh”i örgütleyen Giap, birçok zor görevi omuzladı. 1942’de Viet Minh’in askeri kolunun örgütlenmesi, 1943’te bir avuç insanla Vietnam Halk Ordusu’nun oluşturulması ve hızla on binlere ulaşan bu orduyla 1945’te Japonya’nın, Fransa’nın ve daha sonra ABD’nin dize getirilmesi. İçişleri ve savunma bakanlıkları…

Japon zaferinin ardından, 2 Eylül 1945’te Vietnam lideri Ho Chi Minh, Vietnam Demokratik Cumhuriyeti’nin (VDC) kuruluşunu ilan etti ve 19 Aralık 1946’da VDC bu kez Fransız emperyalistleriyle savaşmaya başladı. 7 Mayıs 1954’te General Giap’ın komutasındaki halk ordusu, Dien Bien Phu muharebesi sonunda bölgede Fransız sömürgeciliğine noktayı koydu. Zamanlama çok önemliydi çünkü tarafların Cenevre’de masaya oturduğu gün “güçlü” Fransa, savaş alanında beklenmedik bir yenilgiye uğruyor, Vietnam halkı bir diplomasi zaferi kazanıyor, Fransa savaşı sürdüremeyeceğine inanarak havlu atıyordu. Bu kazanımın ardındaki bir başka gerçeği de Giap şöyle betimlemekteydi:

“Geniş ve sağlam bir Ulusal Birleşik Cephemiz vardı ve bu cephe, işçi sınıfının partisi olan Çin Hindi Komünist Partisi ve Vietnam Komünist Partisi tarafından örgütlendi ve yönetildi”.

Amerikan hükümeti savaş süresince Fransızlara silah ve uzman yardımı yaptı ve onların çekilmesinden sonra Güney’deki işbirlikçi Diem hükümeti döneminde Vietnam’a iyice yerleşti. 1962 Haziran’ına gelindiğinde 9 bin 700 askeri danışman ve çok sayıda CIA görevlisi Diem’in askerlerini eğitiyor ve onlarla birlikte savaşıyordu. Amaç, Kuzey Vietnam’daki komünist halk iktidarını yıkmaktı. Kuzey Vietnam birliklerinin 4 Ağustos 1964’te ABD’nin Maddox adlı destroyerine saldırdığına ilişkin bir askeri yalan sorunu çözdü ve 500 binin üstünde ABD askeri Vietnam’ı işgal etti. Ülke toprakları tonlarca bomba, napalm ve diğer kimyasal silahlarla yerle bir edildi. Halk işkenceden geçirildi ve öldürüldü. Ne var ki, bu savaşın da dönüm noktası, tarihe “Tet Saldırısı” olarak geçen muharebe oldu. 30 Ocak-28 Mart 1968 arasında Vietnam Kurtuluş Cephesi ve Vietnam Halk Ordusu’na mensup 85 bin savaşçı, ABD, Güney Vietnam, Güney Kore, Tayland, Avustralya ve Yeni Zelandalı askerlerden oluşan emperyalist orduya saldırdı. Güney Vietnam’ın başkenti Saygon ve birçok kent, askeri üsler, ABD Büyükelçiliği ve Başkanlık Sarayı bombalandı. Sonuç askeri açıdan başarılı değildi ama bir dizi siyasal kazanç işgalin bitişini hızlandırdı. Hükümetin uydurma zafer haberleriyle onca yıl avutulmuş olan Amerikan halkı şoka girmiş, savaş karşıtı hareket güçlenmişti. İzleyen günlerde, barış görüşmelerinin başlayacağı açıklandı ve Johnson seçim yarışından çekildi. Giap’ın değerlendirmesi ise şöyleydi:

“Biz Amerikalılara tükenmediğimizi, onların cephaneliklerine, iletişim birimlerine, hattâ karargâhlarına ve savaşın ardındaki beyinlere saldırabileceğimizi göstermek istedik… Savaşı Amerikan ailelerinin evlerine taşıdık…”

ABD, 1973’te 55 bin asker ve büyük bir prestij kaybıyla Vietnam’dan ayrıldı. Kuzey ve Güney’in birleşmesiyle Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti kuruldu.

Gerek Dien Bien Phu gerekse de Tet, birer başarı öyküsüdür. Askeri kazançların yanında siyasal ve moral kazanımlar söz konusudur. Her iki harekâtın da, içerde ve dışarda, emperyalistlerin yenilebileceğini göstermek açısından büyük psikolojik getirisi olmuştur. Savaşın bütünü düşünüldüğünde ise, zaferin ardındaki güç, Vietnam Komünist Partisi öncülüğünde güçlü bir “cephe” hareketi, örgütlü akıldır.

Gezi tam da bu nedenle her geçen gün biraz daha karanlığın batağına saplanan Türkiye toplumu için büyük bir kazanç ve bir başarı öyküsüdür. Ama tek kalmamalı, sönmemeli ve etkisizleşmemeli. AKP’nin geriletilebileceği ve yenilebileceğine dair yeni somut kazanımlara ve buna eşlik edecek örgütlü akla duyulan gereksinim kendini her gün biraz daha hissettirmekte.

Bir kez daha yineleyelim. Büyük toplumsal dönüşümler, muharebelerle kazanılıyor ve bu kazanımlar halk kitlelerinin yaşanası bir geleceğin kurulabileceğine dair umutlarını ve mücadele azimlerini ayakta tutuyor.

O halde Giap ve Vietnam devriminden bize kalan, daha fazla Gezi, daha fazla örgütlülük ve daha fazla birliktelik.