No pasaran! ODTÜ geçilmez!

Serpil Güvenç'in "No pasaran! ODTÜ geçilmez!" başlıklı yazısı 29 Aralık 2012 Cumartesi tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

6 Ocak 1969 günü Güney Vietnam’da yirmi bini aşkın sivilin ölümüyle sonuçlanan pasifikasyon (sindirme) hareketini yöneten CIA casusu “Honcho” (kasap) Robert Commer’in makam arabası ODTÜ’de yakıldı.

Türkiye’ye büyükelçi olarak atanan ajanın kimliğine yönelik protestolar olay öncesinde başlamıştı. Ayağının tozuyla basına CIA’da 12 yıl çalıştığını açıklayan Commer devrimci gençliğin yoğun tepkisi nedeniyle Esenboğa yerine Mürted askeri havaalanına inmek zorunda kalmıştı. Çeşitli gençlik kuruluşları ve öğretim üyeleri elçiye agreman vermemesi için Cumhurbaşkanı Sunay’a başvurdular. Bu tepkilere karşın, rektör Kemal Kurdaş elçiyi ODTÜ’ye davet etti. Olay sonrasında, Türkiye egemenlerinin siyasal temsilcileri, muhalefetiyle iktidarıyla Commer’in yanında yer aldılar, birlikte resim çektirdiler ve gençleri kınadılar.

Arabanın yakılmasının ardından Kemal Kurdaş’ın polise ihbar ettiği on beş genç hakkında ABD ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki ilişkileri bozmak ve Türk devletine ve Türk vatandaşlarına karşı eylemlerde bulunulmasına neden olmak suçlarından ötürü dava açıldı. ODTÜ Forumu Direniş Komitesi’nin çağrısı üzerine aralarında Halit Çelenk, Niyazi Ağırnaslı, Erşen Şansal, Orhan İzzet Kök ve Türkây Çelen’in de bulunduğu 70 avukat gençlerin savunmanlığını üstlendi. Ayrıca 168 avukat vekâlet almak suretiyle destek verdi.

İlk toplu avukat katılımının yaşandığı davanın duruşması 12 Mart 1969 günü Ankara adliyesinin 1. Ağır Ceza salonunda yapıldı. Binada adım atacak yer kalmamış, izleyicilerin oluşturduğu kalabalığın ucu Samanpazarı’na ulaşmıştı. Avukatların sözcülüğünü yapan Halit Çelenk, elçinin ODTÜ’ye çağırılmasının açık bir tahrik olduğunu ve eylemin iki devletin ilişkilerini bozacak ya da düşmanca hareketlerin doğmasına neden olacak nitelikte olmadığını anlattı mahkemeye. İzmir’de Amerikalıların Türk bayrağını yırtması, bir Amerikan albayının aracıyla on bir eri çiğnemesi, U-2 casusluk olayı, Kıbrıs olayları nedeniyle ABD başkanının İnönü’ye yolladığı aşağılayıcı ifadeler içeren Johnson mektubu gibi bir çok olayı anımsatarak “Bütün bu olaylar, iki devletin ilişkisini bozamamış iken, Commer’in arabasının yakılması mı bu münasebeti bozacaktır?” sorusunu yöneltti. ABD hükümetinin emperyalist politikaları nedeniyle dünyanın her yerinde protesto edildiğini, 1947 yılından beri 97 Amerikan kütüphanesi ve eğitim merkezinin tahrip edildiğini, Roma’da ABD başkanı Nixon karşıtı gösterilerde ölüm ve yaralama olaylarına karşın ABD/ İtalya ilişkilerinin sorgulanmadığını belirtti.

Mahkeme öğrencilerin tahliyesine karar verdiğinde salon ayağa kalktı. Türkiye’de hâkimler vardı!

Sağ yumrukları sıkılı olarak ayakta kararı bekleyen Yusuf Aslan’ın, Taylan Özgür’ün, Tuncay Çelen’in, Sait Big’in, Seçkin İnceefe’nin, Mustafa Akgül’ün, İrfan Uçar’ın, Halil Çelimli’nin, Kasım Çelik’in, Coşkun Eroğlu’nun, İbrahim Seven’in, Bayram Yaşar’ın, Naci Başoğlu’nun, Mehmet Ünal’ın ve Ahmet Yıldırım’ın fotoğrafı hâlâ salonumuzun duvarında, baş köşede. Resmin altında “Alnımız açık, inancımız tamdır. Uğraşımız her gün daha da güçlenecektir. Bundan böyle tüm zaferler bağımsızlıktan yana olanlarındır” diye yazıyor.

Daha sonraki yıllarda gerici iktidarlar tüm çabalarına rağmen ODTÜ’yü gericileştirmeyi, Amerikancılaştırmayı başaramadılar. İtiraf, yıllar sonra Ufuk Güldemir’le konuşan Commer’den geldi:

“ODTÜ olayı… Amerika’nın meselenin siyasi boyutunu göremeyip başarısızlığa uğramasının göstergesi. Biz o yıllarda müfredatını teknik alanlara oturtmak suretiyle ODTÜ öğrencilerini politika dışında tutabileceğimizi sanmıştık… Halbuki üniversiteyi giderek politize olan Türkiye’nin dışında tutabilmek olanaksızdı”.

68’li yıllarda olduğu gibi bugün de birçok üniversitede öğrenciler dipdiri bir güç olarak siyasal iktidarın savaşa, gericiliğe, piyasacılığa kucak açan tüm uygulamalarına, ülkedeki haksızlıklara, emperyalizme teslimiyete karşı çıkıyorlar. Savaş politikalarına karşı bayrak açıyorlar.

12 Mart gençliği teslim alamadı.

12 Eylül ve YÖK gençliği teslim alamadı.

AKP saldırıyı sürdürüyor.

Birçok üniversite direniyor.

Teslim alınamayan kalelerin onurlu insanları olarak.

Devrimci gençlik direnişinin önemli simgelerinden olan ODTÜ direniyor.

Commer’in intikamını içinde taşıyan, dindar ve kindarların AKP’si boşuna heveslenmesin.

ODTÜ geçilmez!

Orası Taylanların, Sinanların üniversitesi! Orası Denizleri konuk eden üniversite!

Orası CIA görevlilerine, Amerikancı rektörlere geçit vermeyenlerin üniversitesi!

Selam olsun öğrencisiyle, öğretim üyesiyle, emekçisiyle direnen ODTÜ’ye ve direnen tüm üniversitelere!