Türkiye'nin “Yalancı Bahar”ı

Sanırım, başka bir il yoktur bu kadar düzenli(!) bir şekilde, her şey “olan”!.. Sürekli olarak, Bursa hakkında öyle bir algı oluşturulmakta ki... Sanki Bursa, AKP iktidarında öpücüklere boğulan “uyuyan bir güzel”!

Alın size bir öpücük daha!.. Bursa, 2013'te “Arap Kültür Başkenti” olacakmış.

Vali Şahabettin Harput, diyor ki, "Arap Birliği heyeti Bursa'yı 2013 yılı için turizm başkenti yapmayı teklif etti. Bu konuyu görüşmek üzere bizi davet ettiler. Arap Birliği Turizm Başkanlığı heyeti ile bu konuları görüşeceğiz. Bu proje gerçekleştiği takdirde, Bursa için hayati bir poje gündeme gelmiş olacak" dedi.

“Arap Kültür Başkenti” tanımı, Arap Birliği ve UNESCO tarafından desteklenerek, Arap kültürünü tanıtmak ve yaygınlaştırmak için oluşturulmuş ve 1996'dan bu yana, birliğe üye ülkelerin şehirleri seçilmektedir. Bir istisnası, Kudüs'tür de facto İsrail'e ait olsa da, Birlik tarafından temsilen Filistin kenti sayılmıştır. Peki, yerel basında yer alan haberlerin hemen hepsinde neden Bursa'nın böyle bir payeye uygun görüldüğü haber olarak yapılmıştır. Haberin içinde Vali'nin ağzından “turizm başkenti” yapılması belirtilirken, bu ısrar niye? Hadi muhabir sormadı diyelim, bir genel yayın yönetmeni ya da haber müdürü de mi merak edip, araştırmadı?

Bu, sıradan bir cehalet mi yoksa bilinçli bir tercih midir? Birincisi zaten var ama bana göre, ikincisi...

***
Geçtiğimiz günlerde Bosna Hersek'e yaptığı ziyarette “Bosna Hersek’in Türkiye için ne kadar önemli olduğu aynı zamanda Türkiye’nin de Bosna Hersek için ne kadar önemli olduğu bir kez daha net bir şekilde ortaya çıktığını” belirten Vali Harput, “vatandaşlarımızın çok iyi bilmesi lazım ki Türkiye’de ki her vatandaşımız huzur içerisinde yatıyorlarsa Bosna Hersek'deki bizim kardeşlerimizin oradaki varlığı bunda çok önemli etkendir” dedi.

“Bursa Valiliği olarak Bosna Hersek'te çok ciddi bir proje çalışması içerisinde olduklarını” ifade eden Vali Harput, “inşallah Türkiye’mizle, Bursa’mızla, Bosna arasında yeni bir dönemi başlatmak istiyoruz” diyor. Görüşmelerde eğitim, sanayi, tarım ve turizm alanlarında Bursa ile Bosna Hersek Federasyonu arasındaki işbirliğinin geliştirilmesinin konuşulduğu belirtiliyor.

Bursa Milletvekili ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, dokuz yıllık AKP iktidarında hükümetin izniyle ülke topraklarındaki üslerden kalkan uçakların bombalarıyla ölen Arap halkları aklımızdan çıkmıyorken, emperyalizmin neden olduğu büyük bir trajedinin parçası olan Srebrenitsa'daki anma törenleri için Bosna Hersek'e gitti.

Arınç ve Harput, ziyaretlerinde Fetullah Gülen'in “bilge” sıfatını taktığı, gerici, nazi işbirlikçisi ve Amerikancı İzzetbegoviç'e övgüler yağdırmaktan da geri kalmadı.

Dünya basınında ve akademik çevrelerinde Yugoslavya'nın parçalanma sürecinin yeni birçok detayı tartışılıp ortaya çıkarılmış durumda. 1992-1995 arasında olanları “Boşnaklar Müslüman, Sırplar Ortodoks, Hırvatlar ise Katolik'ti” diyerek açıklayamayız. Emperyalizmin enformatif saldırısı ve manipülasyonu karşısında sağlıklı durmak istiyorsak, bunları okumak ve araştırmak Bosna Hersek'in nasıl bağımsızlığını ilan ettiğini bilmek ve iç savaş sürecinde İzzetbegoviç'in rolünü, hangi ülkeler tarafından desteklendiğini bilmek o dönemde, Türkiye'deki faşist ve gerici güruhun nasıl bir hezeyan ve işbirliği içinde olduğunu hatırlamak zorundayız.

***
Bir önceki yazımdan hareketle, Bursa'nın Yeni Osmanlıcı ve ikinci Cumhuriyetçi Türkiye'nin prototip ve ikinci büyük kenti olmaya doğru gittiğini tekrarla belirtmek durumundayım.

Emperyalizmin “Arap Baharı”nda eyyamcı konumuyla ne yaptığını bilmeyen Arap Birliği ile ilişkiler üzerinden bir “tanım”ı zorlamak “Mustafa Kemal'i, İslam davasına ihanet etmiş bir hain” olarak gören gerçek hain, işbirlikçi İzzetbegoviç ve Bosna Hersek üzerinden Yeni Osmanlıcı ve ikinci Cumhuriyetçi ideolojik tahkimata destek sağlamak ve bununla yetinmeyip, piyasacılık üzerinden sermayenin yayılmasını ve yağmasını planlamak...

Hedef bu ve daha fazlası...

Bir örnek ve bir öneri... Yerel basında “Osmanlı Payitahtı'nın Balkanlar'daki eserleri ayağa kaldırdığı” belirtilen Bosna Hersek ziyaretinde, Saraybosna’da 130 yıl önce Avusturya Macaristan İmparatorluğu döneminde yıkılan Bakırbaba Camii, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin girişimleri ve Durmazlar Makina'nın ekonomik desteğiyle yeniden inşa edilerek hizmete açıldığı dile getirildi.

Durmazlar Makina'nın, Wikileaks belgelerine göre, ABD’nin ulusal güvenliği için hayati derecede önemli olan tesislerden biri olduğu Bursa'daki en “ucube” oteli (Hilton) inşa ettirdiği Bir süre önce bu inşaatta bir işçinin düşerek öldüğü biliniyor.

Yerel basındaki acar muhabirlere önerim: Durmazlar Holding'in Bosna Hersek'teki olası yatırımları konusunda bir araştırma yapmalarıdır.

***
Bursa'daki yerel bir gazetecinin köşe yazısındaki (yazım hatası içeren) cümlesi ile bitirelim: “Türkiye, ne kadar güçlendikçe, Dış Türkler ve Müslümanlar, kendilerini o kadar daha bir güvence içerisinde hissediyorlar. Manevi desteğin de ötesinde, şimdilerde sermaye girişi ve yatırımlar da bekleniyor. ”

İşte Yeni Osmanlıcı Türkiye vizyonu bu!

Bu da Türkiye'nin “yalancı baharı”

[email protected]