AKP'nin “yerel” bir figürü: Faruk Çelik

KENTIN SESI - Bursa Yazıları

Türkiye siyasi tarihinde kentlerle özdeşleşmiş politikacılar vardır. İlk aklıma gelenler, Adnan Menderes (Aydın), Süleyman Demirel (Isparta), Bülent Ecevit (Zonguldak), Necmettin Erbakan (Konya), Deniz Baykal (Antalya), Ferit Melen (Van), İsmet Sezgin (Aydın), Kamran İnan (Bitlis).

Verdiğim örneklerden Ecevit ve Erbakan dışındakiler, bu kentlerde doğup büyümüşler politikayla olan ilişkileri farklı şekillerde olgunlaşmış olsa da, hepsi kentlerini aşan bir siyasi kimliğe (devlet adamı) kavuşmuşlardır. Bu durumu bir olumluluk göstergesi olarak değil, bugünkü siyaset dünyası ile arasındaki nitelik farkını (kısmen de olsa ) ortaya koyması için belirtiyorum. Yoksa, özel bir örnek olan Demirel sülalesinin yetmişli yıllardaki hayali ihracaat ile başlayan maceralarını unutmamız mümkün değildir.

***
1980 sonrasında, neoliberal politikaların da etkisiyle, siyaset, ülke genelinde olduğu kadar, yerelliklerde de eskisinden daha farklı olarak yapılmaya başlanmış imar yetkilerinin belediyelere devri, bölgesel yatırım teşvikleri ve özelleştirme politikaları yerel siyaset düzlemini belirleyici etkenler olmuştur. Özal'dan sonra, yerelliklerdeki gücün edilebilmesi için her türlü yol denenmeye başlanmış bunlardan biri olan milletvekilliği önem kazanmıştır. Örneğin, Bursa'da patronların, Ali Osman Sönmez, Cavit Çağlar ve Bursaspor Başkanı İbrahim Yazıcı'nın doksanlı yıllarda milletvekili olmaları tesadüf değildir. Menderes döneminde de Sırrı Yırcalı (Balıkesir) özel bir örnektir.

Anlayacağınız, günümüzde ortalık müteahhit, patron, komisyoncu milletvekilleriyle dolmuş taşmıştır. Seçim harcamalarına 1 trilyon ayıran bir müteahhitin ne için bu parayı harcadığı sorulmamış, milletvekilliği bittikten sonra, servetinin ne kadar arttığı araştırılmamıştır. İnterbank'ın malî bünyesini zaafa uğratan ve bankanın günlük işlemlerinden doğan nakit ihtiyacını karşılayamayacak düzeye getiren ve çalışmasını tehlikeye düşüren siyasetçi patron hâlâ Bursa'dadır, TMSF'den geri aldığı medya gurubunu Valisinden Eminiyet Müdürü'ne herkes ziyaret edebilmektedir.

***
Faruk Çelik (aslen Artvinli), AKP iktidarının Bursa'daki en etkili figürlerinden biri olup, dört dönemdir milletvekilidir. Fazilet Partisi Milletvekili iken, AKP'nin kuruluşunda yer aldı. AKP iktidarının ilk döneminde Gurup Başkanvekili, ikinci döneminde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na getirildi. Gurup Başkanvekili olduğu dönemde İl müdürlükleri ve kamu kurumlarına akraba ve hemşehrilerini getirmesi il örgütünde rahatsızlıklara yol açtı. 2006 yılında silahlı saldırıya uğradı. Nedeni anlaşılmadı! Sırasıyla, daha sonra öldürülen dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Hikmet Şahin ve AKP İl Başkanı Sedat Yalçın ile gerilimli ilişkileri oldu. Son seçimlerde de Bursa'dan rotasyonla aday gösterildiği Urfa'dan milletvekili seçildi.

Faruk Çelik, AKP iktidarının yeni dönemde göstermek istediği “ustalığını” içselleştiremeyen “yerel” bir siyasetçi.

Urfa'dan seçildiği halde gözü, kulağı hâlâ daha Bursa'da. AKP'de il kongreleri yaklaşırken uzun süredir yalıtıldığını düşündüğü Bursa'ya kamp kurmuş durumda ve önemlisi yerel basına ardısıra demeç vermekte. Bursa Hakimiyet gazetesinden Mustafa Özdal'a verdiği demeçte, “kendisiyle birlikte Şanlıurfa seçim çalışmalarına katılan AK Partililerin sorguya çekildiğini, partideki bir kesimin mevzi elde etmek için Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ı yanlış bilgilendirdiğini” belirtiyor. Çelik, hiçbir sorunu olmadığını söylediği Arınç’la arasının açılmasını isteyen bir güruhun olduğunu da öne sürerek, “3-5 kişinin dedikoduları nedeniyle test etmeden ve değerlendirmeden yanlış bir kanaat içinde olursa, bu beni üzer” diyor.

Söyleşinin geri kalanı, il kongresi öncesi yapılanlardan duyduğu öfkenin dışa vurumu.

***
Faruk Çelik, Bursa'dan uzaklaştırıldığı için öfkeleniyor ama Bursa'nın yaşadığı büyük “dönüşüm”ün yanında fazla “yerel” kaldığını anlamıyor! Ağabeyi Osman Çelik'in neden gözaltına alındığını da... 2006'dan bu yana, neden bu kadar hakkında şikayet olduğunu da...

Yeni dönemde, Bülent Arınç, Bursa'ya Binali Yıldırım İzmir'e atanıyor! Arınç “yerel” olmayan bir ağabey ve devlet adamı(!) olarak dönüşümün “güvenilir” yöneticisi oluyor. Binali Yıldırım da, iki milletvekilliği sayısı üçten ikiye düşen Erzincan'dan yeni bir görevle gittiği İzmir'de ödevine çalışıyor!

AKP, Faruk Çelik olmasa da Şanlıurfa'da kazanırdı! Erdoğan, Çelik'i silmiş değil ama ona bu dönemde o kadar önemli bir görev veriyor ki! Ya sınıfı geçecek ya da siyaseten elenecek! Faruk Çelik, Binali Yıldırım ve Recep Akdağ'ın performanslarını(!) izlememekte eski Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü ve Enerji Bakanı Hilmi Güler'in durumlarından ders çıkarmamaktadır! İlk ikisi, AKP'nin politikalarının “görünen yüzü” oldular. Son ikisi ise, Erdoğan'ın kendilerinden ne istediğini anlamadılar!

***
Bursa'nın yaşayacağı “dönüşüm” Faruk Çelik'in boyunu aşıyor! Daha önceki yazılarımda da belirttim Bursa'daki dönüşüm, toplumsal, sosyal, ekonomik ve kültürel olarak sert bir şekilde gerçekleşecek! Bu ölçek, tek başına yönetilebilecek bir ölçek değil. İzin vermezler! Faruk Çelik, direnebileceğini düşünüyor.

Bu dönüşüm, sadece Faruk Çelik için değil, Bursa'nın kimi “yerel” siyasetçileri, yerel yöneticileri, medya kuruluşları, belediye başkanları ve patronları için de zor geçecektir. Kimileri, bir vazgeçiş ve tercih noktasında, olmadık tercihlerde bulunabilecek. Pis kokuları duyulan ve bilinen ama çıkarlar çerçevesinde söylenmeyen ilişkiler, yeni çıkarlar ve çatışmalar sonucu açığa çıkacak. O zaman göreceğiz, Bursa'nın modern, çağdaş ve gülen yüzlerini!

***
Son söz: Bu yazı, sermaye sınıfının Bursa'daki üye ve temsilcilerinin yaşayacakları olası kimi durumlara dair öngörülere değinmiştir.

“Biz”, emekçi halklar ise, bu “dönüşüm”ün tek hedefiyiz.

Hedef olmak değil, hedefe yönelmek gerek.

[email protected]