Umut, Para, Baykuş, Zafer

Bir arkadaşım bu yaz denize girmek istemediğini söyledi, zaten yosundan, derinden korkar, neden diye sordum. “Denize girdiğimde ceset çıkmasından korkuyorum” dedi. 2016’ya dair beklentileri özetlemiş oldu. Korkular, dehşet, savaş olasılığı, gerici terör…

Ama her şey zıddıyla birlikte bulunur. Umutsuz durum umudu, dehşet zaferi çağırır.

Ne demek istediğimi anlatabilmek için sizi biraz tarih içinde dolaştırmama izin verin.

***

Sümerlerden bu yana en genel eşdeğer olarak altın ve gümüşün nasıl kullanılacağı devlet tarafından belirlenmiştir. İlk sikke ise, demir devrinin başında, yani topluma üretim ve ticaretle uğraşan sınıfların damga vurmaya başladığı MÖ 600’lerde, Lidya devleti tarafından basılır.

Bakalım aşağıdaki sikkeyi tanıyabilecek misiniz?


 

Baykuşu görüp para bastığımızı sananlar yanıldı! Bu bir Atina sikkesi, MÖ 400-500 yılları arasında Atina’nın Akdeniz’de egemenliğini simgeleyen para.

Eğer bana kapitalizmin bir aşamasının değil de, bütün sınıflı toplumlar tarihinde emperyalizmin tanımını sorarsanız, şöyle yanıtlarım.

Bir devletin meta üretimini, ticaretini ve maliyesini diğer uluslara donanması ile dayatması.

Atina tam da böyleydi ve Attik Delos Birliği adı altında donanma gücüne yaslanarak parasını diğer şehir devletlerine ve kolonilerine dayatmıştı.

Çapı Atina hegemonyası ile karşılaştırılamayacak kadar büyük de olsa İngiliz emperyalizmi aynı yolu izledi, donanmasının koruması altında bütün dünyadan para Londra’ya aktı bir dönem.

İki Dünya Savaşı arasında hegemonya ABD’ye kaymaya başladı ve 1944’de Bretton Woods anlaşması ile perçinlendi. Bu anlaşmayla dolar altına çevrilebilir tek para birimi olarak kabul ediliyor, IMF ve Dünya Bankası bu hegemonyayı sürdürmenin iktisadi ve siyasi araçları olarak ileri sürülüyordu.

1971’e gelindiğinde kapitalizmin yapısal krizi mali bir kriz olarak yüzeye çıktı. ABD altın stoklarını eritmiş, diğer kapitalist ülkelere borçlanmıştı. Nixon 1971’de dolar ve altın arasındaki ilişkiyi kaldırdıklarını ilan etti. Artık altından bağımsız,  dolar dünyanın rezerv parası olarak ABD emperyalizminin hegemonya aracıydı. Bütün dünya ticareti ve mali işlemler dolara bağlı olarak yapıldığı için 1970’ten 2000’e dolar hacmi %2900 kez arttı.

ABD hükmettiği bankaların aracılığı ile iktisadi bir terör estirdi, Küba, İran ve Rusya gibi ülkelere mali ambargo uygulayabildi.

Şimdi ise dengeler büyük bir hızla değişiyor. Çin’in üretim gücündeki artış biliniyor. Çok yeni olarak Asya Altyapı Yatırım Bankası Çin’in öncülüğünde kuruldu. Bankaya ABD’nin itirazlarına rağmen İngiltere, Almanya gibi ülkeler belli bir hisseyle katıldılar. Çin para birimi Renbinmi dünya rezerv paralarından biri haline geldi.

Artık ABD’nin ülkeleri ekonomik abluka altına almak için kullandığı para transfer sistemine karşı (Swift) Çin kendi sistemini geliştiriyor.

Ve Çin ikinci uçak gemisini inşa ettiğini açıkladı.

21. Yüzyılın en azından ilk yarısının eşitsiz gelişim dinamiğini, ABD emperyalizminin çözülen hegemonyasına karşın hala güçlü bir orduya sahip olması belirleyecek gibi gözüküyor.

Şimdi gelelim karanlığın içindeki umuda ve zafere giden yola…

Bahsettiğimiz eşitsiz gelişim dinamiği ABD hegemonyasındaki büyük bir coğrafi kuşağı sosyalist devrimlere taşıyabilir. Diyelim ki geçen yüzyılda sosyalist bir iktidara kavuşamamış Türkiye’den Yunanistan, İtalya, İspanya, Portekiz’e,  Meksika ve Orta Amerika ülkelerinden  Endonezya ve Filipinlere  uzanan ve kapitalist dünyayı ortasından sıkan bir sosyalist kuşağın olasılığı var.

Sizi bilmem, bunları okuduktan sonra çocuğunuzu Çince kursa göndermek isteyebilirsiniz belki! Bense 21. Yüzyılın ilk yarısını umutla ve zaferle doldurmak için zamanımı örgütlenerek geçireceğim.

Bu rezil ve ölüm kokan dünyada umut ve zafer için örgütlenme dolu bir yıl diliyorum.