Pandemi uluslararası dayanışmayı artırdı mı? Hayır!

Koronavirüs pandemisi ulus seçmeden hemen bütün dünyaya yayıldı. Vaka sayısı bir ay içinde milyonları bulacak muhtemelen. Ülkelerin iktisadi çöküşü de bulaşıcı ve hızla yayılıyor. Buldukları o kibar kavrama, “Resesyon”a aldırmayın, çöküş bütün ülkelerin şöyle ya böyle küçülmesiyle sonlanacak.

Ancak eşitsiz gelişim burada da kendini gösterdi ve bazı ülkelerin halkları hem hastalıktan hem iktisadi sorunlardan daha çok acı çekmeye başladı.

Dünya halklarını seçmeden ilerleyen bu kriz karşısında ulusların daha çok dayanışma içinde olması beklenirdi.

Öyle olmadı.

Bir tek küçük dev, sosyalist Küba kendini hiçbir hesap gütmeden ileri attı. İçinde salgın çıkan ve kimsenin limanlarına yanaşmasını istemediği turist gemisini bağrına bastı, hastalarını tedavi etti. Kübalı sağlıkçılara yine iş düştü, dünyaya dağıldılar. Yeni koronavirüs enfeksiyonuna iyi gelen biyoteknolojik ürünlerini insanlığın yararına sundular.

Öte yandan emperyalist hesaplar, kalleşlikler, arkaya dolanmalar hiç hızını kesmedi.

Venezuela ABD’nin ekonomik ambargo altında tuttuğu ülkelerden biri. Üstelik petrol fiyatının maliyetinin altına düşmesi ile daha da ezilmiş olmalılar. Ayrıca yeni koronavirüs salgını Venezuela’da ilerliyor.

Bu koşullar altında Venezuela IMF’den 5 milyar dolarlık acil kredi talep etti. Yanıt, sanki Trump karnından konuşuyormuş gibi oldu. “Kredi vermeyi reddediyoruz, çünkü Venezuela’nın uluslararası tanınırlığı bulunmuyor”.

Bir diğer acı içinde kıvranan ulus İran. 

Hastalık çok hızlı bir şekilde yayıldı, siz bu yazıyı okuduğunuzda muhtemelen resmi kayıp sayısı 2 bine yaklaşacak.

İran’da salgının bu kadar hızlı yayılmasında muhtemelen yönetimin hataları var, ama şimdi konu bu değil. İran halkının yardıma ihtiyacı var.

İran bir süredir ABD’nin ekonomik ablukası altında. 

Ve bu abluka sağlık cihazlarını ve ilaçları da kapsıyor. Saçma siyasi gerekçeleri bir kenara bırakalım, abluka bu haliyle insanlık dışı bir suça dönüşmüş durumda.

İran yönetimi, salgın esnasında en azından sağlıkla ilgili olarak ablukanın kaldırılmasını istedi, yanıt alamadı. Acil ihtiyaç listesi yayınladılar, içinde solunum cihazları var. Çünkü kritik safhaya giren hastalar, eğer solunum cihazı yoksa boğularak ölüyorlar.

Ama ablukanın delineceğine ilişkin bir kıpırtı yok.

İran, ne kadar zor duruma düştüğünü gösterecek bir talebi açıklamak zorunda kaldı ve IMF’den kredi talebinde bulundu.

İran’ın yardım çağrısına karşın batı emperyalizminden bu süreçte elde ettiği tek şey, İran’a karşı ekonomik yaptırımların artırılması oldu.

Bir de İtalya var. Kendini hâlâ emperyalist hegemonyanın üst liginde sanan İtalya!

Avrupa’da hastalık en çok İtalya’yı vurdu, insan kayıpları Çin’i geçti.

Yana yakıla Avrupa Birliği ülkelerinden solunum cihazı ve diğer önemli sağlık malzemelerini talep ettiler. 

Talepleri bir suskunlukla karşılandı.

Öyle büyük bir hüsran oldu ki İtalya’nın AB büyükelçisi şu lafı söylemek zorunda kaldı:

“Virüs gelip geçecek ancak geriye kayıtsızlığın ve bencilliğin kokuşmuş tohumları kalacak.”

Bir süredir AB içindeki bölünmüşlüğü ve emperyalist rekabetin parçalamaya başladığı birliği konu ediyoruz. Gerçekten İtalya’ya içinde solunum cihazları da olmak üzere tonlarca yardım Çin’den geldi. 

Böylece AB biraz daha bölündü.

Çin ve ABD arasında gerilim azaldı mı diye sorarsanız, hiç de öyle olmadı.

Trump virüsten bahsederken “Çin virüsü” diye konuşuyor. Daha önce bildirselerdi, bu kadar yayılmazdı diye yakındı geçen gün.

Virüsün kendinden evrimleştiği çok daha iyi anlaşıldı, ama Çinli bir yetkili ABD ordusunun bu virüsü Wuhan’a getirmiş olabileceğini söyleyiverdi.

Virüsle şu veya bu şekilde başa çıkmayı ve birlikte yaşamayı öğreniriz ama emperyalizmden kurtulmadıkça emekçi halklara rahat yok.

Bugün evlerde, yarın sığınaklarda!